GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Tayfun MARO
YAZARLAR
14 Temmuz 2020 Salı

Tabuları yıkmanın putları kırmanın zamanıdır

Osmanlı’da ekonominin kapitalist sisteme göre örgütlenmesi iki dönemde gerçekleşir:

1839-1908 dönemi; yapısal değişim yavaş ve yüzeyseldir.

1908-1922 dönemi; yapısal değişim hızlı ve kapsamlıdır.

Ancak uluslararası sisteme entegrasyon tamamlanamadan İmparatorluk çöktü.

Ve sanayi devrimiyle ortaya çıkan yeni Dünya düzenine entegrasyon, 1923’ten sonra, Cumhuriyet rejimi tarafından gerçekleştirildi.

Bu durumu şöyle anlamak da mümkün; Türkiye Cumhuriyeti’nin uluslararası kapitalist sisteme entegrasyonu, Mustafa Kemal Atatürk öncülüğünde gerçekleşti. (Entegrasyonun getirdikleri ayrı bir tartışma konusudur.)

CHP’nin Kemalist ve sol cenahı kusura bakmasın. Sermaye birikimi yetersizliğinden devlet kapitalizminin öne çıktığı dönemi çok zorlarsanız, nasyonal sosyalizm etkileri falan çıkar…

Sonuç olarak, Türkiye, kapitalist sistemin periferisinde yer aldı. Ve hep orada kaldı.

Ellili, altmışlı yıllarda ağır sanayi altyapı yatırımlarına yönelen Türkiye’nin önü, 60 darbesi, 71 muhtırası ve 80 darbesiyle kesildi. Sovyetler Birliği ile merkez sağın arasında gelişen işbirliği, Batı tarafından hoş karşılanmadı.

Cumhuriyet’in kuruluşunu izleyen yıllarda Batı blokuyla ilişkileri enikonu güçlenen Türkiye’nin, hukuktan kamu yönetimine, demokrasiden insan haklarına bütün norm ve kurumlarıyla Batı’yı benimsediği bir vakıadır.

İşte bu Türkiye’de, seksen darbesiyle birlikte, ülkeyi bütün kurum, kuruluş ve kurallarıyla islama yönlendirecek süreç başlatıldı.

Ve bugün o süreci Erdoğan liderliğinde hedefe ulaştırmak için son hazırlıklar yapılıyor.

Sembollerin ve anlamların yapı bozuma uğradığı bir çağdayız. Büyük çözülme başladı.

Dünyada üretilen gayrisafi hâsılanın tam üç katı borç yaratan sistem krizde; dengeden çıktı ve dengeye dönemiyor. Buna bir de iklim krizini ekleyin…

Yeryüzü yönetilebilir olmaktan hızla uzaklaşıyor. Bu durum, otoriter yönetimlere ilgiyi artırıyor. Ve böyle bir zamanda, Türkiye, İslamcı kadrolar tarafından yönetiliyor.

Müslüman Kardeşler almış başını gitmiş… Ortadoğu yangın yeri… Doğu Akdeniz ısınıyor…

Bu da muhalefete dert olsun.

Bu günlere durduk yerde gelmedik. Türkiye’de toplumsal mutabakatın çökmesine ve kırk yıldır yaşanan ayrışmaya yol açan gelişmeleri tetikleyen, seksen darbesine yeşil ışık yakan NATO ve Pentagon’dur.

Ve şimdi, ellerini yıkayıp kenara çekilmekle meşhur Batı, Türkiye’nin izlediği İslamcı siyaseti eleştiriyor…

Yeni bir Dünya kuruluyor. Eski Osmanlı, Yeni Osmanlı ve Türkiye Cumhuriyeti; Bu tarihi mirasın ve Cumhuriyet’in getirdikleriyle yeni bir çağa gireceğiz.

Din gruplarının, etnisite gruplarının ve cemaat gibi hareket eden siyasi grupların postmodern misyonu son buluyor.

Devletlerin ve sınırların anlamsızlaşacağı bir çağın başındayız. Yeni uygarlığı, yeni toplumu, yeni devleti, yeni güvenlik politikalarını konuşacağımız günlere geldik.

Eleştiri adı altında yıkmaktan vazgeçmek lazım… Ezberleri bozmaktan korkmamak lazım… Yoksa sistemde başlayan çöküşün altında kalacağız. “Bize bir şey olmaz” kafasının iş yapacağı günlerde değiliz.

İllaki yeni bir dil kuracağız ve her şeyi yeniden söyleyeceğiz.

Tabuları yıkmanın, putları kırmanın zamanıdır.