GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ümit YALDIZ
YAZARLAR
7 Ağustos 2012 Salı

Yerel seçim ateşi!

Başbakan Erdoğan’ın ‘yerel seçimler altı ay öne alınabilir’ açıklamasıyla birlikte gözler bugün itibariyle 13 ay kalan seçimlere çevrildi. Çünkü Erdoğan’ın ‘alınabilir’ diye yaptığı açıklama AK Parti’nin TBMM grubu için bir talimat niteliğinde…
Her ne kadar ‘yerel seçimi öne almak için’ Anayasa değişikliği gerekse de AK Parti bu konudaki hazırlığını 1 yıldır sürdürüyor.
Bir yandan Yeni Anayasa çalışmalarını hızlandıran TBMM bir yandan da hükümetin önüne koyacağı ‘iki maddelik’ paketle 1980 Anayasası’nda birkaç maddeyi daha değiştirmek istiyor. Çünkü 2014’deki Cumhurbaşkanlığı seçimleriyle yerel seçimi yakın bir tarihte yapmak istemiyor.
Haklı olarak…
Haklı olarak diyorum çünkü normal takviminde yapıldığında yerel seçimler 2014’ün Mart’ında Cumhurbaşkanlığı seçimi ise 2014’ün yazında…
Arada birkaç ay gibi kısa bir süre var. Birbirinden tamamen farklı iki seçimin birleştirilmesi mümkün olmayacağına göre mantıklı olan iki seçimin arasını açmak.
Hem ülkeyi birkaç arayla iki kez seçim sathı mailline sokmamak hem de iki seçimin birbirine etki etmesini engellemek için…

İki seçimin karakteristiği düşünüldüğünde de mantıklı olan ayırmak tabi ki... Çünkü birinde yerel idareciler (mahalle muhtarı, belediye başkanı, meclis üyesi) seçilirken öbüründe ülkenin 1 nolu koltuğu için seçim yapılacak. İki seçimin birbirini etkilemesinin en azından iktidar açısından ciddi bir risk taşıdığı da ortada…
Çünkü 2009 yerel seçim deneyimi yaşayan Başbakan, oylarının yüzde 38’lere düşmesi gibi ikinci bir şokta cumhurbaşkanlığı yarışını riske atmak istemeyecektir.
Hem milyonlarca kişiyi birkaç ay farkla sandık başına taşımamak hem de olası riskler nedeniyle yerel seçimin öne alınması bugün itibariyle garanti gözüküyor.
Peki, AK Parti TBMM’deki sandalye sayısı itibariyle Anayasa değişikliğini hayata geçirebilecek güçte mi?
İşte bu yüzden muhalefet partileriyle görüşmeler sürüyor.
Hem de uzun süredir.
Değişiklik paketinde muhalefetin ilgisini çekecek iki önemli madde var.
Biri Bütünşehir Yasası olarak da tanımlanan Büyükşehir Belediyeleri’ne çok ciddi imtiyazlar tanıyan, bir nevi federatif yönetim modelinin yani başkanlık sisteminin önünü açan yasa…
Ülke genelinde yapılacak çalışmalarda pek çok il Büyükşehir dolayısıyla da ‘bütünşehir’ yapılmak isteniyor. Büyükşehir Belediyesi’nin sınırlarını ‘il sınırları’ olarak değiştiren yasa Ekim’de meclis gündemine gelecek. Hatta gündemin ilk sırasında olduğu bile söylenebilir.
Bu düzenleme BDP’nin ilgisini çekiyor.
Büyükşehir Belediye Başkanlığı için kentin tamamının oy kullanması BDP’ye Doğu-Güneydoğu’da başta Mardin olmak üzere yeni kapılar açıyor.
Ve de tam yetkili Büyükşehirler nedeniyle BDP’nin iştahı kabarıyor.
Her ne kadar AK Parti cephesinde ‘bütünşehir yasası’na bu nedenle gizli ve büyük bir muhalefet olsa da Başbakanlık sisteminin ön çalışması olduğundan olsa gerek Başbakan Erdoğan’ın bu konuda geri adım atmayacağı konuşuluyor.
Gelelim CHP ve MHP’ye…
MHP’nin Bütünşehir Yasası’na sıcak bakmayacağı ortada…
Hatta CHP’nin bile elindeki bazı metropolleri kaybetmesi yüksek ihtimal… (Antalya, Mersin hatta Eskişehir gibi)
Ama yerel seçimin 6 ay öne alınması paketinin yanı sıra genel seçimin 1 yıl ötelenmesi gibi ilginç bir maddeyle muhalefet milletvekillerinin de iştahı kabartılmak isteniyor.
AK Parti döneminde 5 yıldan 4 yıla indirilen ‘genel seçim’ yeniden 5 yıla çıkarılmak isteniyor. Bunun anlamı şu… Mevcut vekiller 1 yıl fazladan görev yapacak. Normal koşullarda 2015’te yapılması gereken genel seçimler 2016’ya ertelenmiş olacak. Tamamı için olmasa da bir daha seçilmeme/aday gösterilmeme ihtimali bulunan pek çok vekil için ceylan derisi koltuklarda bir yıl fazladan oturmak önemli.
Muhalefetin farklı kanatlarına hitap edecek ‘küçük rüşvetlerle’ birlikte iktidarın yerel seçimi altı ay öne almasına ise Ankara kulislerinde kesin gözüyle bakılıyor.
Siyasi partilerin genel merkezleri harekete geçti bile…
AK Parti genel merkezi şu anda İzmir’in MR’ını çekiyor.
İl genelinde genel merkezin başlattığı anket çalışması tüm hızıyla sürüyor.
30 ilçeye dağılan anketörlerin üzerinde durduğu 3 konu var.
1-Mevcut başkandan memnun musunuz?
2-AK Parti’ye oy vermeyi düşünür müsünüz?
3-Belediye Başkanı olarak kimi görmek istersiniz?
 
Şu ana kadar 20’ye yakın ilçede anket çalışmalarını tamamlayan AK Parti cephesinden ilginç sesler yükselmeye başladı. İzmir Milletvekili Aydın Şengül, kutsal topraklara gitmeden önce yaptığı açıklamada İzmir’de en az 15 ilçede iddialı olduklarını açıkladı.
Ardından İzmir Milletvekili Hamza Dağ da Şengül’le aynı rakamı telaffuz ederek ‘15 ilçeyi alacağız’ dedi.
Vekiller açıklar da il başkanı durur mu?
Ramazan ayı boyunca kurdukları iftar ve sahur sofralarıyla ‘gönülleri fethetmeye’ çalışan Akay, vekillerin verdiği rakamları arttırdı. Önceki gün yaptığı açıklamada İzmir’de 20 ilçede iddialı olduklarını dile getirdi.
Sordum, soruşturdum…
Yapılan açıklamalarla saha çalışması devam eden anket arasında bir bağ yok.
Yapılan açıklamalar daha çok genel seçim sonuçlarına dayandırılıyor.
Ve de teşkilatı erkene alınacak seçime motive etmek amaçlanıyor.
Sonuçta 12 Haziran Genel Seçim verileri önümüzdeki yarışa yönelik baz alınacak önemli bir faktör. Her ne kadar yerel ve genel seçim arasında ciddi bir karakter farkı olsa da AK Parti’nin 11 ilçede önde 3 ilçede başa baş çıktığı genel seçim sandıkları CHP’nin kalesi İzmir’in 2009 öncesinin havasından çok uzakta olduğunu ortaya koymaya yetiyor.
Belki Başkan Aziz Kocaoğlu’nun adaylığında Büyükşehir için sorun yaşamayabilir CHP. Ancak AK Parti’nin şimdiden başlattığı ‘sağlıklı çalışma’ sonrası ortaya çıkarılacak ‘doğru adaylarla’ pek çok ilçede CHP’nin tahtı sallanacaktır.
 
Hakkını teslim etmek gerekirse Baykal’ın son döneminde ortaya koyduğu eylem ve söylemler İzmir seçmenini etkiliyordu. Ve Deniz Baykal’ın İzmir ölçeğinde yaptığı en önemli doğru ise muhalifi olmasına rağmen Başkan Kocaoğlu’nu aday göstermekti.
CHP 2009 öncesinde pek çok doğrunun birleşmesiyle oluşan sinerjiyi yakalayıp İzmir’i silip süpürürken AK Parti tam aksine hemen hemen İzmir’in tamamında yanlış adaylarla seçmenin karşısına çıkıyordu. Sonuç malum… AK Parti sadece Bayındır’da 3-5 oy farkla (CHP’nin zafiyeti nedeniyle) seçim kazanırken CHP tarihi bir oyla kentin tamamını sahipleniyordu.
Aradan geçen 3,5 yılda çok şey değişti.
CHP’li başkanların pek çoğu oturdukları koltuğu dolduramadıklarını ortaya koyarken AK Parti ‘akıllandığını’ genel seçimdeki ‘aday tablosuyla’ fazlasıyla ortaya koydu.
Ve Deniz Baykal’ın aksine Kılıçdaroğlu’nun eylem ve söylemleri İzmir seçmeninin kafasını karıştırmaya başladı. Son dönemde toparlanmış gözükse de Kılıçdaroğlu’nun 2 yıllık dönemde kentin hassasiyet noktalarını dikkate almayan üslubunun hatta yönetim biçiminin kentte karşılık bulmadığı genel seçimlerde ortaya çıktı.
CHP kendini toparlar, koltuğu dolduramayan başkanları gözden geçirirse İzmir’de yine de sorun yaşamayabilir.
Ancak kente yönelik yaklaşım dilini tamamen değiştiren AK Parti’nin şimdiden saha çalışmalarına başladığı İzmir’de kalenin pek çok burcunu düşürmesi sizi bilmem ama en azından benim için sürpriz olmaz.

DEVAM EDECEK…

Not1: ‘KSK’da neler oluyor?’ dizisinde basketbol şubesinde görev alacak sürpriz isim olarak adı geçen CHP İl Başkan Yardımcısı Barış Erel açıklama yaptı. Kendisine bu yönde bir teklifin olduğunu ve görev almayı bir süre düşündüğünü ancak ortadaki ‘siyasi algı’ nedeniyle vazgeçtiğini söyledi. Tabi ki siyasi algıdan kastı KSK’yı AK Parti’nin kontrol ettiği algısıydı.
 
Not2: ‘KSK’da neler oluyor?’ dizisinde adı geçen yöneticilerden biriyle uzun bir sohbet etme şansı buldum. Yönetimin iyi gitmediğini itiraf eden ‘adı bende saklı’ yönetici, kendisi için KSK defterinin kapandığını, pek çok kişinin de rahatsız olduğunu aktardı. Anlaşılan o böyle giderse KSK’da kongre kapıda görünüyor.