GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ümit YALDIZ
YAZARLAR
24 Şubat 2012 Cuma

Sınırı aştılar, çizgiyi geçtiler!

TBMM Başkanı Cemil Çiçek’in özel yetkili mahkemelere ilişkin yaptığı açıklama önemli.
‘Yetkilerini aştılar, çizgiyi geçtiler, kaldırılması doğru olmaz ama alanlarının daraltılması gerekir’ diyor Çiçek.
Çiçek’in bu sözleri kanun koyucu meclisin başkanı olması kadar Eski bir Adalet Bakanı olarak da önemli. Anlaşılan ve görünen o ki ‘Şike ve MİT operasyonu’ gibi hükümeti doğrudan rahatsız etmeye dahası ‘Başbakan’a bile’ dokunmaya çalıştığı izlenimi yaratan özel yetkili mahkemelerin, adalet sistemi içinde yarattığı sancı ayyuka çıktı.
Yeni yargı paketinde özel yetkili mahkemelerin alanlarını daraltacak adımların atılacağını vurguluyor TBMM Başkanı Çiçek.
Yargı paketinde alanları ne kadar daraltılır bilmem ama iktidarıyla muhalefetiyle herkesi rahatsız eden ‘özel yetkili mahkemelerin’ yetkilerinin sınırsız olmadığını anlaması için bu sözlerin bile yeterli olduğunu düşünüyorum.
*
Ve meseleye İzmir’den bakıyorum tabi ki.
İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne yönelik operasyonlar ve 3 Nisan’da ilk duruşması yapılacak ‘çete’ davasından… Belki de TBMM’de atılacak adımların ardından, kamu zararı iddialarına dayandırılan bu dava özel yetkili mahkemelerin alanından çıkarılacak.
Çıkarılmalıdır da!
Çünkü CMK 250 ve 251. maddelere dayandırılan ‘çete’ iddialarıyla düğümlenen sürecin bir an önce çözülmesi gerekmektedir.
Ortada silah, cebir ve şiddet görünmüyor.
KİK operasyonundaki gibi trilyonluk hesap hareketleri, peşkeş, zimmet, kişisel zenginleşme ve zimmet de yok!
En azından iddianamede yok! İşte tam da bu nedenlerle özel yetkili mahkemelerin İzmir’de de sınırı aştığı düşüncesi hakim. İddianameyi inceleyen bağımsız hukukçuların da görüşleri bu yönde siyasetçilerin de…
Esasen kamuoyu da ‘çete ve maddi menfaat’ iddialarına inanmış değil.
Bu nedenle Çiçek’in altını çizdiği noktadan bakılarak yapılacak düzenlemenin ardından İzmir Davası’nın ‘özel yetkili’ mahkemeden alınıp normal bir mahkemeye kaydırılması kenti normalleştirecek en büyük adımdır.
Herkes yine yargılansın tabi ki.
Normal mahkemelerde, diğer belediyelerde olduğu gibi hesabını versin yaptıklarının!
Aklanan aklansın, cezası olan çeksin.
Ama menfaat çetesi gibi zorlama bir iddianamenin altını doldurmaya çalışmasın kimse.
İzmir’deki durumun normalleşmesi, aylardır hükümlü muamelesi gören tutukluların serbest bırakılması başta İzmir için ama herkes için önemli.
Tamamen kilitlenen belediyeler, yeniden hizmete odaklanabilir.
Ve iktidar partisi, anormal iklimde anlatmaya çalıştığı projelerini daha sağlıklı koşullarda uygulayabilir.
2014’deki çetin yarış öncesi…
Siyaset maçının her iki tarafı eşitlenir en azından.
Adalet ve mağduriyet söylemleri ortadan kalkar.
Kent kendi gündemine döner ve seçmen daha sağlıklı değerlendirmeler yapma şansı bulur.
*
Dönelim Özel Yetkili Mahkemelerin alanlarının daraltılması meselesine…
Belki bugün Aziz Kocaoğlu’nun ‘çete liderliğini’ konuşuyoruz ama ‘özel yetkili mahkemeler’ sınırı daha önce de aşmıştı İzmir’de.
Vali Cahit Kıraç’ı bile ‘töhmet’ altında bırakmışlardı birkaç sene öncesinde.  
Kentin siyasi aktörlerinin neredeyse yarısını çete soruşturmasından tutuklayan Süper Savcı Murat Gök’ü hatırlarsınız. Hani şu Kordon’da güneş gözlükleriyle poz verip, artistik demeçler veren özel yetkili savcıyı… Yetkileri sökülmeden önce onlarca operasyona imza attı.
Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı, vali yardımcısı, belediye başkanı, emniyet müdürü, jandarma komutanı demeden geniş bir kitleyi hapse attırdı.
AK Partili Belediye Başkanları Cemil Şeboy’u ve Mustafa Karagülmez’i de hapse gönderdi. Urla’ya, Güzelbahçe’ye, Alaçatı’ya da operasyonlar düzenledi.
Belediyelere düzenlediği operasyonların tamamına yakını ‘fos’ çıktı.
Olan o süreçte hapse giren, çete suçlamalarıyla yıpranan, aylarca tutuklu yargılanan başkanlara, bürokratlara oldu.
Neredeyse tamamı tahliye oldu, beraat etti çünkü.
Kaynaklar Belediye Başkanı Karagülmez için 629 yıl hapis istemişti Süper Savcı.
Adam bir yıl sonra beraat etti.
Cemil Şeboy hakkında neler yazıldı, çizildi hatırlayın.
Sadece 15 gün kaldı cezaevinde… Yaşadığı mağduriyet kaldı yanına sadece.
Urla Belediye Başkanı Selçuk Karaosmanoğlu aylarca tutuklu kaldı Buca’da…
Halen çete davasından yargılanıyor.
Ancak 4 yıl önce Karaosmanoğlu için ‘çete reisi’ diyen savcılık daha iki gün önce ‘çete davasından’ beraatını istedi Urla’nın Başkanı’nın..
Alaçatı Belediye Başkanı Muhittin Dalgıç, yüzlerce yılla yargılanıyor halen.
Neyse ki görevinin başında…  
Güzelbahçe’ye düzenlenen ‘çete operasyonu’ iki yıl sonra bu kapsamdan çıkarıldı. Ama olan iki yıla yakın hapis yatan ve sonrasında salıverilen dönemin Belediye Başkanı Ertan Avkıran’a oldu. Siyasi yaşamı büyük bir yara aldı Avkıran’ın…
Şeboy’un da öyle…
AK Parti’den Büyükşehir Adayı olacaktı ama operasyon nedeniyle insan içine bile çıkamadı uzun süre.
Sadece bu kadar da değil!
Vali Kıraç’ı da alacaktım’ diyen Süper Savcı Gök, dönemin AK Parti İl Başkanı Aydın Şengül’e de kanca atmıştı. İfadesine başvuruldu birkaç kez. Şengül’ün de ‘alınacaklar listesinde’ olduğunu giderayak açıklayan Süper Savcı’nın mesleki ömrü İzmir’i daha fazla germeye yetmedi neyse ki!
Ama Şengül’ü il başkanlığından etmeye yetti bu açıklama.
Belki özel yetkili mahkemeler silahlı mafyayı çökertmeye devam edebilir.
Terör örgütleriyle, şiddet örgütleriyle, kaçakçılıkla mücadeleyi de sürdürmelidir hatta…
Ama ‘belediyelerdeki’ mandalina ihalesine, şal ihalesine, Şevval Sam konserine girdiler mi işin içinden çıkamıyorlar.
En bariz örneği ise ilk duruşması için geri sayım yapılan Büyükşehir Davası’dır.
Bu süreçte atılacak yasal adımlarla dava ‘çete’ kapsamından çıkarılırsa başta biz gazeteciler olmak üzere iktidarı da muhalefeti de rahat eder.
Hatta töhmet altında kalan yargıçlar ve savcılar da!