GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ümit YALDIZ
YAZARLAR
7 Şubat 2012 Salı

60 yaş kıyametindeki siyasal vahamet!

İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin 1 Şubat itibariyle ‘iptal’ ettiği ya da etmek zorunda kaldığı 60 yaş kartları yerel siyasetin birinci polemik malzemesine dönüştü. Her şey Büyükşehir Belediyesi’nin ESHOT yönetmeliğini Sayıştay’a sormasıyla başladı.
Sayıştay, yönetmelikle yer alan ‘''İzmir Büyükşehir Belediyesi sınırları içinde ikamet eden ve 60 yaşını dolduran kişilere toplu ulaşımdan ücretsiz veya indirimli yararlanmaları için 60 yaş kartı verilir'' ibaresini içeren maddenin yasal dayanağı bulunmadığına hükmetti.
Ve İzmir’de 12 yıldır uygulanan ’60 yaş kartı’ tarih oldu!
*
Büyükşehir Belediye Meclisi’nde başlayan ’kavga’ bir anda yerel siyasetin birinci gündem maddesine dönüştü. Verirdin, veremezdin kavgası…
Kısa sürede meseleye topyekun dahil olan AK Parti, Aziz Başkan’ın topu taca attığını savunuyor. Aziz Başkan ve CHP’liler ise bakanlar kurulundan ‘özel izin’ istiyorlar. Ve ekliyorlar: Henüz kesinleşmemiş Sayıştay raporları yüzünden kamuyu zarara uğrattığımız gerekçesiyle hakkımızda çete davası açıldı. Arkadaşlarımız tutuklandı.
AK Partili vekiller ısrarlı: İstanbul’da ve Ankara’da nasıl uygulanıyorsa, İzmir’de de uygulanır. Başkan, Sayıştay’ın görüşünden sonra yasal zemini İzmir’de hazırlayabilir. Alacağı bir meclis kararı bunun için yeterlidir. Bizler 60 yaş kartlarını tartışırken, tıpkı ‘vapur ihalesi’ meselesinde olduğu gibi gündem ustaca değiştiriliyor.
Büyükşehir Belediyesi’ne yapılan operasyon, hazırlanan iddianame, aylardır tutuklu yargılanan bürokratlar güme gidiyor.
Herkesin dilinde 60 yaş kartları…
*
Peki, nedir bu 60 yaş kartı meselesinin özü… Yeniden verilecek mi? Verilecekse, nereden/kim tarafından verilecek? Bakanlar kurulu izniyle mi İzmir Büyükşehir Belediyesi Meclis kararıyla mı?
AK Partililer, Kocaoğlu’nu sıkıştırıp bu işi İzmir’de yaptırmak istiyor. CHP’liler ise topu bakanlar kuruluna atıp meseleyi hükümete çözdürmeye çalışıyor. İki partinin günü kurtarma savaşında olan bu kartları kullanan İzmirliye oluyor. 12 yıldır yararlandığı bu haktan  7 gündür yararlanamayan 45 bin 384 kişiye..
Siyasal zemine indirgenen pek çok mesele gibi bunun da aslında suyu çıkarılıyor. Kimse olayın özünü konuşmuyor. Aziz Başkan’ın da AK Partililerin de haklı oldukları noktalar var. Ve ne yazık ki adeta 26 ay önce seçim sath-ı mahalline sokulan İzmir’de kimse otak doğrularda birleşmeyi denemiyor, düşünmüyor.
Kocaoğlu haklı; Çünkü Sayıştay’ın İzmir’e bakışıyla Ankara ve İstanbul’a bakışı arasında bariz fark var. Ve hazırlanan 325 sayfalık çete iddianamesinin yarısı Sayıştay raporlarındaki kamu zararlarından oluşuyor.
AK Partililer de haklı… Bu iş istenirse İzmir’de çözülebilir. Sayıştay ‘yasal dayanağı yok’ demişse yasal dayanak oluşturulur. Sayıştay’ın bu yorumundan sonra oluşan asıl garabet ise İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin 12 yıldır yasal dayanaktan yoksun bir uygulamaya imza attığı gerçeğidir.
Kavga, polemik alabildiğine sürüyor. Anlaşılan o ki bu pilav daha çok su kaldıracak. Kimin haklı olduğundan çok ihtiyaç sahibi vatandaşın mağduriyeti var benimse gündemimde. Hepi topu 45 bin kişinin yararlandığı kart meselesinin bu denli büyütülmesinin esbab-ı mucibesine kafa yoralım biraz da. Nüfusa oranladığınızda yüzde 1,5'e tekabül ediyor. Ne yüzde 37’lik AK Parti’yi İzmir’de iktidar yapar bu oran ne de 43’lük CHP’yi koltuğundan eder.
Ama mesele 60 yaş kartı kullanıcılarını çoktan aştı.
AK Partililer, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin kararını ‘yaşlıya saygısızlık, vefasızlık’ gibi ince ve hassas bir cepheden anlatmaya çalışıyor. Ve olay yaşlılara verilen kartların iptal edilmesine indirgendiğinde işi rengi değişiyor.
Çünkü, İzmir’de 60-65 yaş aralığında 169 bin 583 kişi yaşıyor. Yani hararetli tartışmaların merkezindeki sayı bu… Başka bir deyişle 169 bin 583 seçmen. Ve olay hazır ‘yaşlılara saygısızlık, vefasızlık, hürmetsizlik’ boyutuna indirgenmişken karşımıza daha da korkutucu bir rakam daha çıkıyor. 519 bin 055
Bu, İzmir’de 60 yaşın üzerindekilerin sayısı…
Ya da İzmir’deki 60 yaşın üzerindeki seçmen sayısı… Kent genelinde 2,5 milyon seçmen olduğuna göre toplam seçmen sayısının 5’te biri. Başka bir deyişle yüzde 20’si…  
Sanıldığının aksine İzmir’de AK Parti’ye karşı duran oyların önemli bölümü bu yaş grubundan. Çoğunlukla meseleye ideolojik pencereden bakan bu kesimin fikirlerini değiştirmek kolay değil. Hem de bu fikirler İzmir gibi Kemalist/ulusalcı bir iklimde yeşermişse…
Görünen ve anlaşılan o ki ‘kart tartışmalarında’ birilerinin amacı üzüm yemek! Hatta bağcıyı dövüyormuş gibi görünenler, salkım salkım üzümü iştahla yemeye başlamış bile.
AK Parti’nin algı yönetme uzmanları meseleye sosyo-psikolojik açıdan yaklaşıyor.
Siyaseten haklılar da…Sonuçta siyaset yapıyorlar ve gereğini yapıyorlar. (Burada sorguladığım CHP'li yönetimin tüm bu siyasi hesaplara zemin hazırlayan duruşu)
’60 yaş kartlarını iptal eden bir CHP’li belediye algısı' sadece bu kartları kullanan 45 bin 384 kişi üzerinde değil bu yaş grubunda yer alanların hemen tamamına yayılıyor. AK Parti, işin üzerine gidip bir yandan çözümsüzlüğün altını çizerken son tahlilde de
‘çözümü biz ürettirdik’ demeye çalışıyor.
Yarım milyonun üzerinde bir kitleye hitap etiklerinin bilinciyle… Bu rakama 55-60 yaş aralığındaki ’60 yaş kartı almaya yakın’ on binleri de ekler, ‘yaşlılara bu yapılmamalıydı’ diye düşünen gençleri de sayarsanız, durumun siyasi vahametini anlamak zor olmaz. Mesele, sadece bu kesimin oyunu almak da değil. Oyunu alamasalar da CHP’li belediyeyi bu kesimin gözünden düşürmek asıl amaç… Çoğunluğu ‘militan’ düzeyinde atadan/dededen CHP’li ya da demokrat olan bu kesimin nezdinde Büyükşehir Belediyesi’ni savunulmaz hale getirmek!
Ne kadar modern, demokrat ya da çağdaş olursak olalım, Türk milletinin genetiğindeki bir gerçekle yüzleşmek zorundayız. O gerçek hala pek çok ailede oyun hangi partiye/adaya verileceğine aile büyüğünün karar verdiği gerçeğidir.  Ya da çocuklar, en azından anne/babasının tavrından, duruşundan bir nebze de olsa etkilenir. 60 yaş kartı için verilen siyasi mücadele, işte tam da bu nedenlerle 45 bin 384 kişinin meselesi olmaktan çoktan çıkmıştır. Son dönemde operasyonlar yüzünden sancılı/sıkıntılı bir dönemden geçen Aziz Başkan’ın meseleye bir de bu gözlükten bakmasını tavsiye ediyorum.
Mandalina, şal, atkı alımı hatta okullara süt dağıtımı gibi sosyal belediyecilik uygulamaları sorgulanan Kocaoğlu’nun İzmirliyle kurduğu sosyal bağları koparmak ve 2014 yarışından erken kopmamak adına bu adımlar gerekli.
Bana sorarsanız… Ben de özünde 60 yaş kartlarına karşıyım.
Tabi ki Türkiye’de emeklinin, yaşlının durumu belli… Yoksul olanlara tabi ki bu hak verilsin. Hatta bedava bile yapılsın. Ama toplu ulaşımdan ücretsiz ya da indirimli yararlanmak için tek koşul 60 yaş olmasın. Adam gelmiş 60 yaşına… Unu elemiş, eleğini asmış. Durumu vasatın üzerinde... Ama 60 yaş kartını alıp indirimli ulaşımdan yararlanabiliyor.
Madalyonun öbür yüzüne bakıyorsunuz. Adam/kadın henüz 30’larında… Asgari ya da geçim standardının altında bir ücretle çalışıyor. Ulaşım gideri bütçesinde önemli bir yer tutuyor. Ben olsam hali vakti yerinde 60 yaşındakinden önce hayatının başında olan yoksul gençleri tercih ederdim.
Çünkü onun otobüs biletinden arta kalan her lirasının çocuğunun eğitimine, sütüne, çukulatasına ya da Bahçeli’nin deyişiyle Püskevit’ine dönüşeceğini bilirdim.
Belki de Kocaoğlu’nun yapması gereken budur.
Ne dersiniz?
Haa bir de 65 yaş kartı meselesi var. Bakanlar kurulu kararıyla ‘yaşlılık aylığı’ alanların yararlandığı kartlar. Sanıyorum bu sırada onlar da güme gitti. Umarım gitmemiştir.