GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ümit YALDIZ
YAZARLAR
5 Ocak 2016 Salı

Eski yıla dair…

Yeni yıl, eski yıl derken epey zaman geçti.
Birçok açıdan acılarla dolu bir yıldı 2015… Pek de hatırlamak istemeyeceğimiz türden… Her açıdan uzun, kara, yorucu ve de yıpratıcı bir yıldı. Mütemadiyen ağladık.
Şehitlerimize ağladık, sahile vuran mülteci bedenlere ağladık.
Ankara’da, Suruç’ta hatta Paris’te canlı bombalara hedef olan yüzlerce masuma…
Acımasız bir erkek terörünün kurbanı olan 19 yaşındaki Özgecan’a ve tüm Özgecanlar’a… Bir muhasarada doğup henüz 80 günlükken nereden geldiği belirsiz bir kurşuna hedef olan Cizreli bebeğe…
Ve şahit olduğumuz onlarca ölüme, zulme…
*
Üzüldük… Demokrasi ve basın özgürlüğü konusunda geldiğimiz noktaya… Basın özgürlüğü konusunda ‘Muz Cumhuriyetleri’nin bile gerisine düşmek yetmiyormuş gibi haber yapanların tutuklanmalarına, canlı yayında gazete-televizyon basıp, yayın kesmelere…
Yorulduk… Siyasetin çözüm üretmiyor oluşundan. Seçmenin korkularının esiri oluşundan…
Bıktık… Onlarca yenilgi alıp, ileriye dönük umut vermiyor olmalarına rağmen siyasetin önünü tıkayan muhalefet liderlerinden…
Korktuk… Bağımsız yargı, hukukun üstünlüğü kavramlarının göreceli hale gelişinden… Kişiye özel mahkemelerin kişiye özel kararlar alıyor olmasından… Dün kahraman olanların bugün terörist ilan edilişinden…
Endişelendik… Siyasal ve toplumsal kutuplaşmanın varacağı noktadan… Mesela bir iç savaştan…
*
Umutlandığımız olmadı mı? Hiç mi hatırlanacak tarafı yoktu 2015’in?
Tabi ki vardı.
Gururlandık… Kimya dalında Nobel’i kaldıran Aziz Sancar Hocamız’dan…
Kendi adıma Başbakan Davutoğlu’nun 1 Kasım sonrası yaptığı ‘normalleşme’ açıklamalarından…
Ve bu ülkede adam gibi mücadele edildiğinde, yolun zafere çıkacağını gösteren Kütahya Simav’a bağlı Kuşu Beldesi’nin kapatılmalarına, köye dönüştürmelerine karşı, tüzel kişilikleri için verdikleri amansız mücadelenin mutlu sonla bitmesi... Kayıtlarımıza yüzyılın sivil itaatsizliği olarak geçen ve 30 Mart 2014’ten itibaren tam 5 seçimde sandıklara tek bir oy bile atmayan, AK Partili, CHP’li, MHP’li demeden yumruğu aynı noktaya vuran Kuşuluların Danıştay’dan aldıkları müjdeli karar, ‘umut hala var’ dememiz için sağlam bir gerekçeydi.
*
2015’e dair söylenecek daha fazla bir şey olduğunu sanmıyorum. Kurumsal açıdan 2015’in son üzücü haberi yazarımız Ekrem Pakdemirli’nin vefatıydı. Onunla 6 yıl önce Torbalı’daki çiftliğinde bir röportaj sırasında tanışmıştık. O ana dek Özallı yılların en kudretli devlet adamlarından biri olarak tanıdığımız Pakdemirli’nin tecrübesi, bakış açısı ve de enerjisinden çok etkilendiğimi hatırlıyorum.
100 dönümü aşkın alanda organik üzüm ve zeytin yetiştirmeye çalışan aynı zamanda üniversitelerde ders veren, bitmek tükenmek bilmeyen enerjisiyle yeni kapılar aralamaya çalışan Pakdemirli o tarihten sonra Ege’de Sonsöz’e haftada bir yazı göndermeye de başlamıştı. Bazıları politik açıdan eleştirilse de bir kısmı ulusal gündeme konu olan önerileri ve anılarıyla bize zenginlik katan isimlerden biriydi Ekrem Hoca… Cenazesinde gördüğüm ise Pakdemirli’nin partiler üstü kimliğiydi. Uzun yıllar merkez sağda siyaset yapmış olmasına rağmen hemen her partiden, dernekten, odadan kişinin bizzat katılımı onun aslında göründüğünün çok ötesinde bir insan olduğunun kanıtıydı. 76 yaşında kendi ürettiği zeytin toplama aygıtının tanıtımını yaparken geçirdiği elim bir kaza sonrasında uzun süren hayata dönme mücadelesini kaybetti Ekrem Pakdemirli…
Ama arkasında sağlam bir devlet adamı, başarılı bir akademisyen, iyi bir çiftçi ve aile babası kimliği bırakarak… Mekânı cennet olsun.

Ve 2016… İlk günlerinden itibaren ‘Hitler Almanyası’ üzerinden başlatılan başkanlık sistemi tartışmaları hayra alamet görünmüyor. Dilerim Başbakan Davutoğlu’nun ‘normalleşme’ çağrısı başta yönettiği partinin teşkilatları olmak üzere geniş kesimlerce kabul görür.
Başta Güneydoğu’da yaşanan anormallikler olmak üzere Türkiye’de ‘iklim değişir’ Akdeniz olur.
Gerginliğin, kutuplaşmanın, alt kimlik siyasetinin, ayrışmanın azaldığı, ölümlerin ve de zulümlerin bittiği, her alanda özgürleşmenin yaşandığı bir döneme gireriz.
Ne diyelim… İnşallah’tan başka…