GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ümit YALDIZ
YAZARLAR
19 Aralık 2015 Cumartesi

Olmak ya da olmamak…

Ne demiştik?
İki cepheli bir seçim… Bakmayın siz 3-5 aday göründüğüne… Aday sayısı ikiye düşecek demiş miydik?
Demiştik.
Düştü mü?
Düşmek üzere… Düşmese de kongre salonunda düşecek. Yani böylesi bir ortam iki adaydan fazlasını kaldırmaz.
CHP il kongresine saatler kala baş döndürücü gelişmeler yaşanıyor.
25 ilçe başkanı, 18-20 belediye başkanının ‘Alaattin Yüksel’ demesi ve tabi ki de Kocaoğlu’nun desteği sadece İzmir’de değil iddiaya göre Ankara’da da yankı uyandırmış görünüyor.

*

‘Kara kutu’ namıyla matuf, Tire Üyesi CHP Tunceli Milletvekili Gürsel Erol’un ‘fink attığı’ süreçte bir-iki ilçe kongresini saymazsak esamileri bile okunmayan İzmir milletvekillerini il kongresine 24 saat kala harekete geçiren neydi? Hatta kimilerinin ‘genel başkanın adıyla arıyoruz’ diyerek yaratmaya çalıştıkları algı ne işe yaradı?
30 yıllık siyaset arkadaşı Nevzat Kavalar ile yarım asırlık yoldaşı Alaattin Yüksel arasına sıkışan Kocaoğlu’nu resmen sahaya indirmek dışında...
Diyeceksiniz ki tarafı zaten belliydi Kocaoğlu’nun...
Haklısınız. Lakin, üç gün önce Bornova’ya ilçe başkanı seçtirdiği, geçmişte Bornova’da yardımcılığını yaptığı Kavalar’a karşı kartlarını açık oynayamıyordu.
Hatta Yüksel’in adaylığının resmen söz konusu olmadığı günlerde ‘Bir oyum var onu da götürüp Nevzat’a veririm’ bile demişti.
Ne değişti?
Kimi vekillerin 2019 kaygısı ve yerel siyasete hâkim olma iştahıyla, genel merkezi de alet ederek dâhil olduğu süreç, cephe savaşına yeni bir boyut kazandırdı.
Ve mesele Kocaoğlu açısından da ‘olmak ya da olmamak’ meselesi haline geldi.
İstanbul programını iptal ederek telefonun başına geçmesi beklenen Aziz Başkan, 2010 Bornova psikolojisiyle sürece müdahil olacak gibi görünüyor. Hatta ilk telefonu Kavalar’a açıp, “Kusura bakma arkadaş…” diyebilir. Sonra da başta belediye başkanları olmak üzere tanıdığı/bildiği herkesi arayıp kongreye ne oranda müdahil olduğunu ve gerekçelerini anlatacaktır.
Nereden mi biliyoruz?
Şu ana kadar böyle yaptı çünkü…
2010’da da böyle yaptı 2013’teki Ali Engin kongresinde de…
Kocaoğlu’nun bu denli sahaya inmesi, sağa-sola zıplamaya çalışan kimi belediye/ilçe başkanlarının hareket alanını daraltacaktır.

Peki, başta Tuncay Özkan olmak üzere kimi vekillerin “Genel başkan adına arıyoruz” diyerek Yüksel’in yanında saf tutan ilçe/belediye başkanlarını taraf değiştirmeye zorlamalarının altında ne yatmaktadır?
Adı geçen vekillerin tamamının isminin çoktandır 2019 Büyükşehir adaylık kulislerinde geçtiğini bilmemize rağmen ben yine de ‘ateş olmayan yerden duman çıkmaz’ diyorum. 
 
Ancak görünen odur ki, Yüksel’in göreceli olarak daha rahat bir liste yapmasını sağlayacak olan bu kongre kritik de bir hal almıştır.
Ve mesele İzmir olamayacak kadar büyüktür.

Ve her ne kadar vekillerin telefona sarılıp, ‘genel başkan adına’ ilçe başkanlarını bilgilendirdiği sırada, Yüksel de Kılıçdaroğlu ile görüşüp kendisini rahatlatacak bazı cümleler duymuşsa da, duyduklarının onda tam bir rahatlama hissi yarattığını sanmıyorum.
Bir ince kurt düşmüştür içine… Ve o andan itibaren Yüksel-Kocaoğlu cephesi Bayraklı-Konak ölçeğinin çok da ötesinde bir yapıyla karşı karşıya olduklarını anlamışlardır. 
Peki, ne mi olur?

Zor bir yarış… Her iki cephe açısından da olmak ya da olmamak meselesi… Sonuçları itibariyle de kritik bir kongre bekliyor bizi. Hem kurultay süreçleri açısından hem de önümüzdeki süreçte yapılacak seçimler açısından önemli sonuçlar doğurması beklenen bir kongre izleyeceğiz.
Çekişmesi bol, rekabeti yüksek, gerilimi hat safhada bir kongre bekliyor bizleri.
Ne diyelim.
İyi olan kazansın.