GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ümit YALDIZ
YAZARLAR
16 Aralık 2015 Çarşamba

İki cepheli bir kongre…

Kritik il kongresine sayılı günler kala fotoğraf netleşmeye başladı. “Taraf değilim, ikisini de ben çıkarmadım” dese de Büyükşehir Belediye Başkanı Kocaoğlu’nun nerede duracağı belli. Aslında durduğu da belli ya! Neyse… İlçe başkanlarını ayrı, belediye başkanlarını ayrı toplayacaksın… İl başkanı kim olsun diye telefonla anket yapacaksın. Ondan sonra da ‘Ben karışmıyorum’ diyeceksin. Biz de inanacağız. Yanlış anlaşılmasın.
‘Alaattin Yüksel’i Aziz Kocaoğlu çıkarmıştır’ demiyorum. Hatta Yüksel’i çıkaranın Kocaoğlu olmadığını da biliyorum. Siyasi kariyerinde İzmir gibi bir kentte iki kez il başkanlığı, Genel Başkan Yardımcılığı, MYK üyeliği bulunan hatta kimileri için yakın geçmişte ‘genel başkan adaylığı’ potansiyeli taşıyan ve halen PM üyesi sıfatını taşıyan biri yeniden başladığı yere dönmek ve de ‘il başkanı’ olmak için makamı-mevkisi kim/ne olursa olsun, birinden icazet-izin bekliyorsa, yazılacak-çizilecek-söylenecek bir şey kalmamış demektir zaten.
Birileri Kocaoğlu-Yüksel ilişkisini Hasan Karabağ-Cemalettin Alper ilişkisiyle karıştırıyor anlaşılan…
Öte yandan ilçe kongrelerinde başta Bornova ve Buca olmak üzere ilçe kongrelerinde Yüksel ile Kocaoğlu’nun çok da aynı yerlerde durmadığını biliyoruz. Her ne kadar 40 yıllık dostlukları, siyaset yoldaşlıkları olsa da zaman zaman bazı hususlarda ayrı düştükleri de sır değil. Ama birilerinin yaptığı gibi “Kocaoğlu nerede durur?” sorusuna yanıt aramak da abesle iştigal sayılır. 
İzmir siyasetinin son 15 yılında var olan, inişli çıkışlı süreçler yaşasalar da son dönemin siyasi kontrolünü ellerinde tutan yapının iki temel taşından söz ediyoruz. Kocaoğlu ve Yüksel’den…
*
Kongre kulislerinde neler yaşanıyor derseniz, ‘süreç kendi doğrultusunda yürüyor’ derim. İlçe başkanlarının resmini çizip, belediye başkanlarının adını koyarak öne çıkardığı Yüksel’in öne çıkışıyla birlikte Nevzat Kavalar’ın çekilebileceğini düşünenler oldu. Hatta Dr. Ülkümen Rodoplu’nun Yüksel’le öğle yemeyi yedikten 3 saat sonra adaylığını ilan etmesini yadırgayanları da duydum.
An itibariyle ne Kavalar çekildi yolundan ne de Rodoplu
İl Başkanı Bedri Serter de rotasından şaşmış değil. 
Ufukta dört adaylı bir kongre görenler varsa da ‘adaylık için gerekli 60 küsur imza şartını’ unutuyor demektir. Kendi adıma iki adaylı bir kongre görüyorum. Üçüncü aday bile sürpriz olur. Çünkü bu kongrenin iki cephesi var. Birincisi Aziz Kocaoğlu-Alaattin Yüksel cephesi… İkincisi de bu cepheye muhalefet cephesi... İçine Hasan Karabağ’dan başlayarak istediğinizi yazın. Önceki birkaç yazıda da altını çizdiğimiz gibi Yüksel’in adaylığı kongreyi cephe savaşına dönüştürebilir. Kıran kırana bir mücadeleye…
Herkes hesabını ince yapıyor mutlaka… Ama unuttukları bir şey var. Siyasetin matematiği… Bu sütunlardan defalarca yazdık. Siyasetin matematiği farklı işler. İki kere iki dört etmez mesela. Bazen beş eder bazen de sıfır.
Tavşan adaylara ve de tavşan avcılarına duyurulur.

Uzun süre adaylığı gündemde olan İl Eski Sekreteri Yücel Özen’in ‘Tire ve çevresini de yanına alarak’ rotasını Alaattin Yüksel’den yana çizdiği biliniyor. Çiğli-Karşıyaka aksındaki gücünü korumaya çalışan Ali-Abdullah Engin’in de yakın geçmişte olanları unutup/unutturup dümeni Yüksel’e kırmış görünüyorlar. Hatta bu hususta Tire Üyesi, Tunceli Vekili Gürsel Erol’un da ‘araya girdiği’ konuşuluyor. Ancak Engin kardeşlerin Yüksel’e yönelik yakın markajları ekibin diğer unsurlarında rahatsızlık yaratıyor. Özellikle Bedri Serter’in atanma sürecinde yaşananlar Kocaoğlu-Yüksel cephesinde büyük bir hayal kırıklığına sebebiyet vermişti çünkü…
Diğer yandan Rodoplu ile Kavalar’ın hatta Serter’in de bir araya gelme ihtimalinden söz edenler var. Böyle bir ittifakın olup olmayacağını olursa hangi ismin başkanlığında söz konusu olacağını önümüzdeki 48 saatte öğrenmiş oluruz.

Menemen Belediye Başkanı Tahir Şahin’in tecrübesini konuşturduğu süreçte hala kafası karışık olan bazı belediye-ilçe başkanları için ekiplerin tamamı seferber.

Gelelim en netameli konuya…
Çarşaf mı blok mu?
Böylesine keskin bir cepheleşmenin yaşandığı süreçte çarşaf listenin sıkıntı yaratacağından hareketle blok listenin daha iyi olacağını savunanlar çoğunlukta. Sadece Yüksel cephesinde değil…
Karşı taraf da üç aşağı beş yukarı aynı noktada görünüyor.
Çarşaf liste ile gidilen son seçimde ortaya çıkan beş benzemezli fotoğraf ve sonrasında ‘yönetim ve de disiplinde’ yaşanan sancı adayları kara kara düşündürüyor. Kuşku yok ki çarşaf liste en demokratik olanı… Ama aynı zamanda da en zor olanı… En azından bu koşullar altında. Davul birinde tokmak birinde kalabilir.
Kim seçilirse seçilsin. Adaylıklarını açıklayanlar kentin/örgütün tanıdığı bildiği simalar…
Lakin kentin/örgütün önüne konulacak olan yönetim belki de kongrenin sonucunu belirleyecek.
Çok ortaklı bir cepheden ‘o alınmasın-bu darılmasın’ endişesiyle çıkan heterojen bir yönetimin kongrede daha iyi performans sergilemesi beklenebilir. Lakin kongrenin ardından sıra politika üretmeye geldiği vakit herkes kendisini önerenin önceliğini gözeteceğinden senfonik bir manzara hayali erkenden suya düşecektir. Heterojen yapı bugün olduğu gibi kakofoniye mahkûm edebilir ‘iktidara koşması beklenen’ CHP’yi…
Ya da tersini söyleyelim. Blok liste tüm denge endişelerinden uzak ‘dik bir yönetim’ yapmak isteyen adayın daha çok işine gelir.

Öte yandan… İl başkan adaylarından asıl beklentiye gelince; Partilerinin iktidara yürümesi için ne yapacaklar? Nasıl bir eylem planı düşünüyorlar? Kılıçdaroğlu ve yönetimini başarılı buluyorlar mı? Son 6 seçimde yüzde 25’e demir atan CHP’nin kurtuluşu için bir reçeteleri var mı? Yoksa 2019 ayarlı bir yerel koltuk kavgasının ilk raundunu mu izleyeceğiz bir 20 Aralık’ta?
Yüksel’in önderlik ettiği meşhur Çeşme Zirvesi bu konuda biraz olsun fikir veriyor.
Ama yetmez. Bu konuda hem Yüksel’in hem de rakiplerinin biraz daha somutlaşmalarını bekliyorum. Son seçimde kalesi İzmir’de bile sahillere sıkışan partilerinin dolayısıyla da Türk demokrasisinin kurtuluşu için İzmir İl Başkanlığı çok önemli bir mevzidir.
Bu yarışı 2019’da Bornova’da, Bayraklı’da, Buca’da, Konak’ta hatta Büyükşehir’de mevki elde etmenin parçası olarak görüyorlarsa, ‘yazık’ der başka da bir şey demem.

ŞİMDİLİK BU KADAR…