GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ümit YALDIZ
YAZARLAR
14 Aralık 2015 Pazartesi

20 Aralık sancısı…

CHP İzmir il kongresine sayılı günler kala cepheler netleşiyor. Sanıldığı gibi ideolojik yahut eskiden olduğu gibi ‘genel başkan-genel sekreter’ ve hatta genel başkan adayları üzerinden şekillenen cephelerden söz etmediğimi biliyorsunuz.
Belediye başkanlarının 2019 hesabıyla oluşturduğu cephelerdir kastımız.
Aday kulislerinde pek çok isim var.
Ama son sürecin flaş ismi dün de altını çizdiğim gibi Bornova İlçe Başkanı Nevzat Kavalar…
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun telefonla yürüttüğü ‘il başkanı kim olsun’ anketi ve de Konak İlçe Başkanı Şakir Başak’ın ‘Genel Başkan’la görüşerek’ ilçe başkanlarını bir araya getirme çabası, sürecin önemli hamleleri arasındaydı kuşkusuz.
Tabi ki Kocaoğlu’ndan hem önce hem de sonra Bayraklı Belediye Başkanı Hasan Karabağ’ın da çok sayıda belediye başkanı mevkidaşını arayarak, ‘İl başkanı… olsun. Çünkü…’ dediğini de biliyoruz.
Konak İlçe Başkanı Şakir Başak’ın üzerine vazife alarak yürüttüğü ‘ilçe başkanları’ toplantısı katılım yönüyle Bedri Serter’in il başkan adaylığı açıklamasından farklı olmadı. Hatta daha da beter oldu diyebiliriz. Başak’ın niyetini bilemeyiz. Lakin 30 ilçe başkanı arasından Başak’ın davetine sadece 3 ilçe başkanının (Bayraklı, Menemen, Selçuk) icabet etmesi her açıdan manidardı.
*
Çok sayıda adayın hala kol gezdiği süreçte Nevzat Kavalar’ın ‘uzlaşı adayı’ olarak öne çıkmasına itiraz edenler de var. Zaten sancı da burada başlıyor. Kocaoğlu cephesinde itiraz edenlerin ilk gerekçesi Kavalar’ın ‘karşı tarafın’ projesi olduğu iddiası. 
Aziz Başkan’ın tele anketinde Hasan Karabağ ve Tahir Şahin’in açıkça ‘İl Başkanı Nevzat Kavalar olsun’ şeklindeki yanıtları, Kocaoğlu cephesinin diğer unsurlarında rahatsızlık yarattı. Ayrıca Karabağ’ın öteki başkanları arayıp, ‘Kavalar’ı tercih edelim. Çünkü…’ demesi de yaşanan sancıyı bir parça arttırmışa benziyor. Truva atı tartışmalarının eşliğinde bir ara Alaattin Yüksel’in aday olma ya da başka bir aday çıkarma aşamasına kadar geldiği konuşuldu.
Başından bu yana ‘Genç bir aday çıkaralım’ önerisiyle başta son kurultaydan itibaren öne çıkarmaya çalıştığı Sevda Erdan Kılıç olmak üzere etrafında kümelenen genç siyasetçileri motive eden Yüksel, Kavalar’ın öne çıkmasıyla birlikte bir anda ibrenin kendisine döndüğünü de fark etmiş oldu.
Şimdilerde bu yapının pek çok unsuru Kavalar masadan kalksa da kalmasa da kendileri için doğru adayın Yüksel olduğunu söylüyor. 
Bunu söyleyenler her ne kadar geçmişte bazı kongrelerde karşı karşıya gelseler de Kocaoğlu’nun son süreçte omuz atarak ilçe başkanı seçilmesine destek verdiği Kavalar’dan vazgeçme lüksünün olmadığını da biliyor. Zaten sancıyı büyüten de bu sıkışmışlık tablosu. Yukarı tükürsen bıyık aşağı tükürsen sakal durumu…

Yerel siyaseti şekillendirme konusunda yaptığı hamlelerle son yıllarda adından söz ettiren Bayraklı Belediye Başkanı Hasan Karabağ, Kocaoğlu’nun asla hayır diyemeyeceği bir ismi ortaya atarak, süreci kilitlemeyi başarmış görünüyor. Aziz Başkan’ın ortak geçmişlerinin hatırına Kavalar’a karşı çıkma lüksü yok! Ama ‘Truva atı’ tartışmaları onun da kafasını bir parça bulandırmış olabilir. Kocaoğlu’na yakın ekibin bir bölümünde oluşan bu sancı bir şekilde çözümlenmezse 20 Aralık’ta Kavalar’ın karşısına dik bir örgüt listesinin çıkma ihtimalinden de söz ediliyor.
Sürecin kilit isimlerinden Alaattin Yüksel’in de önünde çok seçenek kalmadı. Ya Bornova kongresinde destek vermediği Kavalar’ın ‘denge adaylığını’ kabul edecek. Yahut bizzat paçaları sıvayıp topa girecek. Yani aday olacak…

Yüksel’in aday olarak öne çıkması/çıkarılması 20 Aralık’ı şenlendirmeye yeter. 2019 ayarlı keskin bir cephe mücadelesi yaşar CHP İzmir’de… Bıçak sırtı bir kongreye şahit oluruz.
Peki, Kavalar Yüksel’in karşısına çıkar mı? Bayraklı-Menemen aksından ciddi bir baskı görse de Kocaoğlu’na rağmen çıkacağını sanmıyorum. Peki, çıktı diyelim… Kocaoğlu ne yapar böyle bir ihtimalde? 2010 Bornova kongresinde yaptığı yapar muhtemelen… Var gücüyle topa girer.
Gördüğünüz üzere çarşı biraz karışık. Hem bugün-yarın netleşebilecek hem de son 24 saatte bile değişebilecek bir tablodan da söz ediyoruz.
Peki, Kocaoğlu’nun tele anketinden ne çıktı dersiniz?
Açıklamaya mezun değilim. Lakin duyduğuma göre kurt siyasetçi Kocaoğlu’nun tele-anketi biraz karışık. Dahası herkese aynı soru sorulmuş değil.
Alınan cevapların da aynı titizlikle not edildiğini duydum.
Doğrudan aday ismi önerenleri ayrı ‘olmazlarını söyleyenleri’ aynı ‘siz ne derseniz o’ diyenleri ayrı ayrı not etmiş Başkan Kocaoğlu… Tabi ki siyasette her ihtimali hesaba katmak lazım… Ve ‘siz ne derseniz o’ diyenlerin sayısı hiç de yabana atılmayacak kadar fazlaymış duyduğuma göre. 
Tabi ki İzmir’in başkanları yerel seçime 3 yıldan fazla varken Büyükşehir Belediye Başkanı’yla karşı karşıya gelinmeyeceğini bilecek kadar tecrübeye sahip.

Öte yandan vekiller cephesi yaklaşan kongre öncesi son derece sessiz.
Genel Merkez desen esamisi okunmuyor. Uzaktan izliyorlar süreci…
*
Gönül isterdi ki CHP’nin yönetimindeki en büyük kentin il başkanını tartışırken belediye başkanlarının adını bu kadar zikretmeyelim. Sanki il başkanı değil de belediye şirketlerine ‘genel müdür’ seçiyoruz. Lakin İzmir’in ve de CHP’nin gerçekliği bu…
Hatta yaklaşan kurultay öncesi CHP tüzüğüne bir madde öneresi geliyor insanın…
Tek partili yıllarda olduğu gibi madem başkanlar bu işe bu denli hevesli… O zaman tüzüğe bir madde ekleyin. CHP’nin iktidar olduğu kentlerle belediye başkanları aynı zamanda ilçe/il başkanı da olsun. Böylece başkanlar olmadık manevralarla elemanlarını/adamlarını/yakınlarını seçtirmek için olmadık varyasyonlara girmek zorunda kalmazlar.
Ne dersiniz?