GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ümit YALDIZ
YAZARLAR
12 Kasım 2015 Perşembe

Delican haklı…

Bir tarihte dellenip İzmir’in Ankara’daki yalnızlığına dokundurmuştum kalemimi. 16 Eylül 2014’te… O tarihte İzmir ne kabinede vardı ne CHP’nin MYK’sında…
Yani ‘Ne İsa’ya ne Musa’ya dönemiydi’ bir nevi. İçlenmiş; dertlenmiştim.
İzmir’in kabinedeki yalnızlığından çok CHP MYK’sından dışlanmasına gocunmuştum.
Bir kent düşünün…
Türkiye’nin üçüncü büyüğü olsun nüfusta…
Ana muhalefet partisini 15 yıldır sırtında taşısın. Ana muhalefetin elindeki en büyük metropol olsun.
İktidarın yanından bile geçmesin yani. Ama ana muhalefet partisinin yönetim kademesinden dışlansın. O tarihte öyleydi. 
Peki, şimdi nasıl?
Aşağı yukarı yine öyle…
Sesimizi duymuş olacak ki Genel Başkan Kılıçdaroğlu bizzat gelip İzmir’den aday oldular.
Hatta yanlarında bir de ‘yardımcılarını’ getirip onu da aday/vekil yaptılar.
Yani CHP MYK’sında İzmirli yok diyemeyiz şu anda. 
İzmir milletvekili sıfatını taşıyan bir genel başkan bir de yardımcısı var. ‘CHP MYK’sında İzmirli yok’ diyemeyiz ama ‘İzmir yok’ diyebiliriz pekala. Çünkü zat-ı alilerinin ‘İzmir milletvekili’ sıfatı taşıyor olmaları İzmir’i oraya taşımıyor.
15 ay önce kaleme aldığım ‘İzmir neden yok’ başlıklı yazıda AK Parti’nin İzmir’e uygun gördüğü bakanları Prof. Mehmet Aydın’dan başlayarak tek tek ayrıntılarıyla anlatmıştım.
Ve orada demiştim ki;
Mesele kentle bütünleşmektir. İzmir’in bakanı olmaktır. İzmir’e bakmaktır mesele.
Meseleye buradan bakarsak İzmir’in son bakanı Işılay Saygın’dır. Kentin bağrından çıkıp tam 5 hükümette bakanlık yapmış bir isim… Adının önünde kah turizm kah çevre kah devlet bakanı yazsa da o önce ‘İzmir’in bakanı’ olarak anılmış bir siyasetçiydi. Ve yeri hala boştur. Kimse kusura bakmasın. Çünkü Işılay Saygın İzmir’e, İzmirliye dokunmuştur.
(Bu arada Işılay Hanım’ı yeni görevi için de kutlayalım. Kendileri Gediz Üniversitesi’nin Mütevelli Heyet Başkanlığını bir dönem ANAP’ta birlikte siyaset yaptıkları Abdullah Kavuk’tan devraldılar)

Hem iktidar hem muhalefet tarafından fazlasıyla ihmal edilen, görmezden gelinen sadece İzmir değildi son dönemde. Ülkenin Batı’sının Ege’nin ortak kaderiydi yok sayılmak.
Yerel seçimden sonraki kabinede koca Ege’yi tek bir isim temsil ediyordu. Denizli Vekili Nihat Zeybekçi… CHP MYK’sında da Ege’den tek bir isim vardı. Aydın’dan Bülent Tezcan…
Hadi hükümet, ‘ağırlıklı olarak muhalefetle dans eden’ Ege’yi dikkate almamıştı diyelim. Kemal Bey’in oylarının yarısını aldığı Ege’ye şaşı bakışını nasıl anlatacağız diye sormuştum o tarihte.
Gelinen noktada değişen çok da bir şeyin olmadığı görülüyor. Bir dönem Türk siyasetine istikamet çizen, başbakanlar çıkaran Batı, bugün siyaset sahnesinde esamisi bile okunmayan bir noktaya nasıl geldi?
Yahut bu durumu tersine çevirmek mümkün müdür?
Evet, mümkündür. AK Parti İl Başkanı Bülent Delican’ın parti teşkilatına teşekkür konuşmasında Ankara’ya seslenip ‘En az 3 bakan istiyoruz’ demesi bir an içimdeki ‘ihmal edilmiş kentin/bölgenin sesi olma’ refleksini harekete geçirdi. Aslında CHP ve MHP’deki kurultay kazanını kaynatmaya devam edecektim bugün.
Ama Delican’ın İzmir için açık talebi hepsinin önüne geçti. Delican’ın konuşmasında saydığı 3 isim Binali Yıldırım, İbrahim Turhan ve de Nükhet Hotar

Zaten kabine kulislerinde de bu üç isme şans veriliyor. Delican üç ismin de kabinede yer alması gerektiğini savunuyor.
Bence son derece haklı… Siyaseten de doğru bir hamle.
Binali Yıldırım’a zaten garanti gözüyle bakıyoruz. Başbakan Davutoğlu ile kongre dönemlerinden baki bir soğuk savaştan söz etsek dahi Erdoğan’a oldukça yakın olması Yıldırım’a kabine bileti aldırmaya yetiyor. Ancak sadece kabine biletinin Binali Bey’i keseceğini sanmıyorum artık. Ona uygun görülen bir koltuk daha var. Başbakan Yardımcılığı…
Böylece Büyükşehir Belediyesi’nin tam karşısındaki başbakanlık çalışma ofisi de işlevsel hale gelebilir.
*
Bazıları müstakbel kabineyi Erdoğan-Davutoğlu koalisyonu olarak tanımlıyor.
Bu görüşe büyük ölçüde katılıyorum. İşte İzmir’den kabine bileti almaya yakın isimlerden biri de bu çerçevede akla geliyor. Kendisini Davutoğlu’nun talebesi olarak tanımlayan ve Borsa İstanbul Başkanlığından ayrılarak 7 Haziran seçimlerinde İzmir’den aktif siyasete atılan İbrahim Turhan… Milli Görüş geleneğinden gelen Turhan deneyimli bir ekonomi teknokratı. 7 Haziran öncesi Ali Babacan’ın koltuğunu dolduracak adam olarak kayıtlara geçirilmişti ismi. Babacan’ın dönüşüyle birlikte daha çok ‘Kalkınma ya da Ekonomi bakanı’ olarak ismi ön plana çıkıyor.
Ve Nükhet Hotar… Çalışma profesörü.
AK Parti’nin en uzun soluklu genel merkez yöneticisi. Yaklaşık 13 yıldır Sosyal İşlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı olarak hizmet veriyor. Ve adı daha önceki pek çok kabineden önce olası Devlet Bakanı (Kadın ve Aileden Sorumlu) olarak geçmişti. Bu kez ismi yine gündemdeki sıcaklığını koruyor. Ancak sadece ‘kadın ve aile bakanı’ olarak değil… 
Hotar’ın adı bu kez potansiyel Kültür ve Turizm Bakanı olarak da anılıyor.
İzmir’in bir türlü kullanamadığı Kültür ve Turizm potansiyeli için ilaç bir koltuk aslında. Mesire yerlerini saymazsak ancak Mardin kadar turist çeken bir kent için…
Medeniyetler Müzesi için yıllardır çözüm bekleyen bir kent için…
Yarım milyonu aşkın kurvaziyer turist potansiyelini giderek kaybeden bir kent için…
Dört bir yanı antik kentlerle çevrili denizi, doğasıyla pek çok alternatif turizm potansiyeline sahip bir kent için… 

Umarım ve de dilerim olur. İzmir için…
Ne kadar bakan o kadar yatırım demektir çünkü.
Meseleye biraz da bu pencereden bakmak da fayda var artık.

-Efendim bunlar o kadar bakan verirlerse İzmir’e… Kentin aklını çelerler, 2019’da İzmir’i alırlar.
-Olabilir. Bu sizin ya da benim değil CHP’nin ve de CHP’li belediyelerin sorunudur artık.
Gördüğünüz gibi üç bakanın adı bile yetti.
Heyecan yaptık. Çünkü en son 15 yıl önce 57. Hükümette görmüştü İzmir üç bakanı yan yana…
Ve o dönem Ankara’dan ne istediyse almıştı. Yere göğe sığdıramadığımız İZBAN yatırımlarının büyük bölümü o yılların ulaştırma Bakanı Oktay Vural tarafından yaptırılmıştı.
Sanayi Bakanı Kenan Tanrıkulu her hafta İzmir’deydi. Kah bir açılış kah bir müjde…
Ve diğerleri…
İnanıyorum ki AK Parti İl Başkanı Bülent Delican’ın İzmir için talep ettiği ‘en az 3 bakan’ talebi iş dünyasından da kentin öteki dinamiklerinden de hak ettiği desteği görecektir.