GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ümit YALDIZ
YAZARLAR
21 Ekim 2015 Çarşamba

2 Kasım senaryoları (2)

‘1 Kasım nasılsa belli… 2 Kasım’ı konuşalım’ diyerek sazı ele almış ve Gül’ün bu süreçte oynayacağı rolü anlatmaya çalışmıştım dün...
Bu sabah Taraf Gazetesi’nin de aynı konuya yoğunlaştığını gördüm.
Devlet Bahçeli’nin ‘5. Parti’ çıkışıyla şekillenen gündemde Ankara kulislerinden derlenen yorum haber tam da Abdullah Gül’ün AK Parti cephesinde yaratacağı büyük depremin sinyallerini veriyordu.
Bizim de “Yeni yolcular” derken kastımız aynıydı.
Mesele aslında Abdullah Gül-Tayyip Erdoğan hesaplaşmasından da derin…
Bana göre bir dönemin sonuna gelindi. Uzatmalar oynanıyor şu sıralar...

Sadece AK Parti’yi kast ettiğimiz de anlaşılmasın.

‘Dönem’ diyorum… Dönem!
İktidarı ve muhalefetiyle… 10-15 yıllık bir dönem…
Yeni şeyler söylemek gerekiyor artık…
Millet yoruldu, usandı, yıldı. Kutuplaştırma siyaseti ve yaşanan yüksek gerilimli yıllar Türkiye’yi ‘Ankara’daki büyük patlamada bile birleşemeyen’ bir ülkeye dönüştürdü.
Siyaset çözüm değil daha çok sorun üretmeye başladı.

İşte o yüzden 4 partiye mahkûm olduğumuz/edildiğimiz 1 Kasım’ı kurtuluş için yeterli görmüyorum, görmüyoruz.
Yani 1 Kasım’da ‘şapkadan tavşan çıkmayacağını’ hepimiz biliyoruz.
Ama umutluyuz, umutluyum.
Çünkü 2 Kasım’dan itibaren yeni bir dönem başlayacak.
Kimin iktidar olduğu, kimin koalisyon ortağı olduğu da çok önemli değil…
Hatta AK Parti tek başına iktidar olsa da durum değişmeyecek.
AK Parti’nin önünde de iki yol var. Ya fabrika ayarlarına dönüp 2001’i yakalayacak. Ya da bölünüp kendi alternatifini doğurmaya çalışacak.
Bu iki yoldan birine girmezse üçüncü yol çıkmaz sokak!
Tabi ki 2 Kasım’dan itibaren tasfiye olacaklar, olması gerekenler de var iktidar partisinde.
Ağırlıklarından kurtulması şart! Yoksa son dönemde çokça su alan bu geminin batması kaçınılmaz.

Abdullah Gül ve arkadaşları olsa da olmasa da…
Bu hesaplaşma içten içe başladı.

CHP için de 2 Kasım çok önemli…
Çok iyi idare edilen bir sürecin ardından CHP hala yüzde 25’lerde kalırsa 2 Kasım’dan sonra taşlar yerinden kesin kez oynayacaktır.
Anket şirketleri Kılıçdaroğlu’nun ‘görev onayının’ partisinin oyundan fazla olduğunu söylüyor. Birkaç yıl öncesinde CHP seçmeninin bile yarısının onaylamadığı Kılıçdaroğlu’nun son bir yılda attığı sağlam adımlarla partisinin de üzerinde bir halk desteğini ulaşmış olması elbette anlamlı.
Ama o kadar…
1 Kasım sandığından çıkacak sonuç CHP seçmeni için tatmin edici olmazsa Kılıçdaroğlu için de yolun sonu göründü demektir. Muhtemelen böyle bir tablo da ‘değişim için’ düğmeye bizzat Kılıçdaroğlu basacaktır.
MHP’ye gelince…
Her halükarda kazanın kaldırılacağı parti MHP… Devlet Bey’in özellikle son süreçteki politikalarını, hamlelerini anlamakta zorlanan teşkilat yurdun her noktasından sinyal vermeye başladı. İşte İzmir’in emektarlarından Eski İl Başkanı Müsavat Dervişoğlu’nun ‘Turpun büyüğü heybede’ diyerek yaptığı uyarılar son derece yerinde… İnanıyor ve görüyorum ki, son kurultayda Bahçeli’ye rakip olma yürekliliğini gösteren Dervişoğlu’nun sözlerinin altına İzmir teşkilatının yüzde 90’ı imzasını atıyor. Attı da.
HDP’yi bilemem… Onların ova-dağ denkleminde 2 Kasım’dan itibaren nasıl/nereye evrileceklerini göremiyorum. Ama son süreçte oynadıkları kilit rol nedeniyle bir süre daha ülke siyasetinde etkili olacakları kesin…

1 Kasım için şu kadarını söyleyebilirim.
7 Haziran’ı yerel mahkeme kararına benzetirsek…
1 Kasım Yargıtay kararıdır.
Yargıtay bu… Onar da bozar da!

Not: Şimdilik bu kadar diyelim. Gerisini 2 Kasım’dan itibaren ‘itinayla’ kaleme alacağız.