GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ümit YALDIZ
YAZARLAR
20 Ekim 2015 Salı

2 Kasım senaryoları (1)

Kritik 1 Kasım seçimlerine dair geri sayım başladı. 18 ayda 4. kez sandığa gitmeye hazırlanan Türk seçmeni ülkenin içinde bulunduğu iklimin de etkisiyle heyecansız görünüyor. Yahut seçim psikolojisi henüz istenilen dozda sokağa yansımadı.
Liderler, adaylar harıl harıl çalışıyor.
Binali Yıldırım mesela…
Bir televizyondan öbürüne koşuyor. Hem alanda hem salonda konuşuyor.
Ama şu ana kadar arzu edilen geri dönüşü aldığını sanmıyorum.
İyi de konuşuyor aslında... NTY’nin Türkleri ‘Nobel de birleştiremedi Ankara’daki patlama da’ haberine yaptığı yorum şahaneydi mesela.
Bu yorum için ‘Acı ama gerçek’ dedi Yıldırım… Tam da duymak istediğimiz gibi…
Beklendiği üzere yüksek bir tondan, “Sen kimsin ki… Hadi ordan!” diye bir hamasi nutuk da patlatabilirdi. Ama yapmadı. Tam 12’den bir teşhisin hakkını teslim etti. 
Bizim de birkaç gün önce “80’e giden yol” başlıklı yazıda anlatmaya çalıştığımız buydu.
Öte yandan daha dün bir canlı yayında 7 Haziran’da HDP’nin barajı geçmesine sevindiğini söyledi pat diye... Sanıyorum bunu alenen, bir canlı yayında söyleyen ilk AK Partiliydi. En azından benim duyduğum…
“Barajı geçtiğine sevindim ama 7 Haziran’dan sonraki çıkışlarına/duruşlarına üzüldüm” dese de ‘sevindim’ itirafı o cephe için ezber bozan cinstendi.

Biz profesyoneller yani gazeteciler, politikacılar bu konuşmaları fark ediyoruz. Ama seçmenin aynı durumda olduğunu sanmıyorum. 7 Haziran’daki tercihin sorgulanmasını ziyadesiyle sorgulayan seçmenin önemli bir kısmı mesaja kapalı görünüyor.
Granitleşmiş tabanlar 1 Kasım’ı beklerken ne kendi partilerinin ne de rakiplerinin ne dediğiyle çok ilgilenmiyor.
Seçmenin önemli bir kısmı 7 Haziran’daki kararında direniyor.
En çok yüzde 10’luk bir kesim için tercih değişikliği söz konusu…
Tüm kampanyalar da o yüzde 10’a hitaben yapılıyor.
Tabi ki bu yüzde 10 blok değil, oldukça hareketli bir parça…
AK Parti’den MHP’ye gelen de var içinde MHP’den CHP’ye, AK Parti’ye kayan da…
Batı’da yani İzmir ve çevresinde MHP’den CHP’ye doğru gözle görünür bir hareketin olduğu gözlenirken az da olsa HDP’den CHP ve AK Parti’ye akıştan da söz edilebiliyor.
Tüm bu hareketin toplam büyüklüğü en çok yüzde 10 ediyor.
Yani yüzde 10 bir partiden kopup ötekine gitmiyor. Dört parti arasında ‘MHP-HDP varyasyonu’ dışında tüm seçeneklerde farklı oranlarda geçişler söz konusu…
**
Gelelim 2 Kasım senaryolarına… En popüler senaryo 5. Parti...
Siyaset çevreleri MHP Lideri Bahçeli’nin adını koyduğu bir ihtimali daha yoğun tartışsa da kulislerde aylardır bu ihtimal farklı şekilde zikrediliyor.
AK Parti’nin tek başına iktidarı kaybetmesi halinde tam ortadan olmasa da bölüneceği, ‘içerideki liberallerin’ dışarıda kalan üç dönemliklerle birleşmek suretiyle alternatif bir siyaset yolu çizebileceği son bir yıldır üzerinde en çok konuşulan senaryo… Ki ben bu yolu, 13 yıldır alternatifsiz siyaset yapan AK Parti’nin kendi alternatifini doğurması olarak tanımlıyorum.

Sancılı bir doğum olacağı kesin…
Bu ihtimalin canlanması için 7 Haziran benzeri bir siyasal tablonun ortaya çıkması da gerekmiyor artık.
Tabi ki yüzde 40’ın altındaki bir sonuç kırılmayı hızlandıracaktır.
AK Parti tek başına iktidar olsa dahi ‘yeni yolcular’ için geri dönüş yok bence...
Saflar netleşti çünkü…
Bu yolun baş mimarının Abdullah Gül olacağını söylemek için de kâhin olmaya gerek yok.

Siyaseten son sözünü henüz söylemediğini her fırsatta dışa vuran 11. Cumhurbaşkanı, selefi Erdoğan’la kapışmak için adeta fırsat kolluyor. Bu uğurda AK Parti’ye kendi eliyle getirdiği Başbakan Davutoğlu’nu da karşısına almaktan geri durmuyor.
Geçtiğimiz Mayıs ayında ‘2013’de Davutoğlu’nun Dışişleri Bakanı olarak Fethullah Gülen’i ziyaret kriziyle’ karşı karşıya gelen ikili son olarak Ankara’daki patlama sonrası yaşanan ‘taziye kriziyle’ bir kez daha karşı karşıya geldi.
Davutoğlu’nun dönemin Başbakanı Erdoğan’la katıldığı ABD ziyareti sırasında Fethullah Gülen’le görüştüğüne dair haberlerin yayınlandığı sırada dönemin Cumhurbaşkanı Gül, ‘o görüşmeden haberim yoktu’ açıklaması yaptı.
Ve günlerce Türk siyaseti bu konuyu konuştu.
Şu sıralar ‘paralel’ denilerek linç edilmeye çalışılan yapının başıyla Davutoğlu’nun dışişleri bakanı olarak 2013’te Pensilvanya’da yaptığı görüşmeyi Gül’den habersiz gerçekleştirdiğinin ortaya çıkması çok şey anlatıyordu aslında...
Gül’ün o sırada devletin başında bulunması olayı ‘devlet krizi’ olarak tanımlamamızı gerektirse de asıl olan Davutoğlu’nun parti içinde ‘Gül Grubu’na’ yakın olduğu tezi de önemli bir darbe alıyordu.
Tabi ki Gül’ün bir anda ‘Bu görüşmeden benim haberim yoktu’ açıklamasını yapma gereği duyması da ayrıca manidardı.

Son krize yani taziye krizine dönersek…
Barış mitingi öncesi yaşanan patlamada Gül’ün o mitinge yoğun şekilde destek veren HDP’nin Eş Başkanı Selahattin Demirtaş’ı arayıp ‘taziye iletmesi’ normal şartlar altında kriz bile sayılmazdı. Ama Türkiye normal şartların uzun süredir hakim olmadığı bir ülke olduğundan ‘bir taziye’ en büyük siyasal krize dönüşebiliyor.
Krizin birkaç boyutu var.
Öncelikle katliamın ardından yaptığı açıklamalar nedeniyle Davutoğlu Demirtaş’ı dışlamıştı. Yani patlamadan sonra CHP lideriyle görüşüp MHP liderinden randevu istediği süreçte Demirtaş’ı aramayacağını kamuoyu ile paylaşmıştı. Gül, Davutoğlu’nun dışladığı, siyaseten sürece ortak etmek istemediği birine taziye iletti.
Mesele tabi ki diplomatik değil…
Bence mesele siyasi…
*
7 Haziran öncesi Saray’ın gölgesinden kurtulamayan, vesayet altında siyaset yapmaya çalışan ve mümkünse 1 Kasım’da siyasal bağımsızlığını değilse de özerkliğini ilan etmeyi düşünen Davutoğlu için bu taziye ‘uzaktan gelmeyen bir taştan’ farksızdı.
Bir nevi dostun gülüydü.
Ama farklı bir açıdan baktığımızda parti içinde hala ‘Gül’e yakın’ olarak tanımlanan listede hala adı bulunan Ahmet Davutoğlu, kendisini partiye getiren, siyasete kazandıran Gül’le karşı karşıya geldikçe Saray ve çevresine karşı da elini güçlendirmiş oluyor.
Anlayacağınız Davutoğlu şu sıralar iki cephede birden savaşıyor. Ve 2 Kasım itibariyle işi hiç de kolay değil…

DEVAM EDECEK…