GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ümit YALDIZ
YAZARLAR
17 Aralık 2015 Perşembe

20 Aralık’a çarpıcı bir bakış!

Aşağıdaki satırların yazarını İzmir kamuoyu çok yakından tanıyor. O gözünü CHP’de açmış bir siyaset adamı. Gençlik kollarında başlayan siyaset yaşamını 3 dönem ilçe başkanlığı 4 dönem il meclis üyeliği yaparak sürdüren Özel İdare’nin karar organı İl Genel Meclisi’nin kapatılmadan önceki son başkanı olarak da tarihe adını yazdırmış bir isim. Özel İdare’nin, İl Genel Meclisi’nin ‘Son Mohikan’ı…’
Menemenli Serdar Değirmenci’den söz ettiğimi pek çoğunuz anlamıştır.
Menemenli ve CHP’li Değirmenci’nin İzmir’in tüm köylerinde emeği vardır.
Dile kolay, köylere hizmet götüren özel idarenin meclisinde 20 yıl görev yapmışlığı var. Hoş bu kadar hizmet etmiş olmak ‘ön seçimde’ çok da işine yaramadı. Ve koca bir ömür mücadele ettiği CHP’nin ‘tek başına iktidarını’ da göremedi muhtemelen.
Belki de ona bu satırları yazdıran da bu duygu patlamasıydı. Kim bilir? Sosyal medya hesabından paylaştığı satırlarda bakın ne diyor İzmir siyasetinin tecrübeli ağabeyi Serdar Değirmenci:
"Batı Cephesinde Yeni Bir Şey Yok…"
 Erich Maria Remergue'nin 1. Dünya Savaşını anlattığı ünlü romanındaki gibi, CHP cephesinde de değişen bir şey yok. Sadece ve sadece seçme, seçilme savaşı var. Son 5 yılda; 3 genel seçim,1 referandum,1 yerel seçim, 1 cumhurbaşkanlığı seçimi kaybetmiş bir partinin kongrelerinde çıt yok. Kongreler adeta Taziye Çadırları gibi sus- pus...
- CHP neden Türkiye’nin sadece bazı kıyılarına hapsolmuş?
-Neden 34 ilde milletvekili yok?
-AKP 7 Haziran genel seçimlerinden hemen sonra 5 aylık dönemde 1 Kasımda oylarını 4,5 milyon arttırıp, 258 olan milletvekili sayısını 317 ye çıkarıp yeniden tek başına iktidar olurken, biz neden 134 milletvekilinde kaldık?
- Gırtlağına kadar yolsuzluklara batmış, içte ve dışta itibar kaybetmiş bir iktidarın karşısında CHP, neden % 25’e mahkûm oldu, çakılı kaldı?
Bunu soran, sorgulayan, özeleştiri yapan, tartışan, çözüm yolları öneren var mı?
Genel Merkezin bu yönde bir çalışması, araştırması, yorumu, analizi, önerisi var mı?
Yok...Yok...Yok...
-Peki, bu şartlar altında gidilen il kongresinden yeni bir şey çıkar mı?
Nerdee…?
- O çoktan pişirilip önümüze kondu, sonuç şimdiden belli. Pişmemişlerin hiç şansı yok...
Genel Başkanın; "Örgüt işlerine belediye başkanları karışmasın" talimatına aldıran olmadığı gibi, atadığı il başkanının ( kendisi dâhil) arkasında duran da yok...
İzmir İl Kongresi kulislerinde Tunceli milletvekili var, İzmir Milletvekilleri yok...
İl Başkan adaylarının hepsi genel başkana bağlılıklarını bildirdikleri için, il kongresinde de yeni bir şey yok... Velhasıl CHP cephesinde yeni bir şey yok... Yeni bir heyecan, yeni bir ruh, yeni bir arayış, yeni bir atılım, yeni bir kadro, yeni bir genel başkan, yeni bir başlangıç, yeni bir umut arayışı yok... Onun için kurultayda da bir şey değişmez... Genel Başkan da değişmez... CHP de değişmez, oyu da değişmez, makûs talihi de...
**
Daha güzel anlatılamazdı herhalde… Günlerdir altını çizdiğimiz hususların bir özeti yapan Değirmenci’ye söylenecek tek bir söz var. Ellerine, kalemine sağlık!
*
Gelelim madalyonun öteki yüzüne… Hiçbir şey değişmeyecekmiş gibi de görünse şunun şurasında kritik il kongresine 3 gün kaldı. Ve 20 Aralık'ın fotoğrafı artık daha da netleşiyor. Bornova İlçe Başkanı Nevzat Kavalar, beklenen adaylığını Konak ilçe örgütü ile Bayraklı Belediye Başkanı’nın açık desteğiyle açıkladı. Alaattin Yüksel cephesi ise Kavalar’ın resmileşen adaylığına 25 ilçe başkanının irade beyanı ile yanıt verdi. Yani rakamlar konuşuyor artık.
Daha önce 18 ilçe başkanı ve 18 de belediye başkanının adını öne çıkardığı Yüksel’e destek artmış görünebilir. Ve bugün ortaya çıkan fotoğraf üzerinden herkes 20 Aralık kongresinin sonucuna dair bir çıkarımda da bulunabilir. Hatta 400 oyla Yüksel alır diyenleri bile duyuyorum. Ama dün de altını çizdiğim gibi siyasetin matematiği farklı çalışır. Ve iki cepheli kongrede bıçak bir sırtı bir yarışın bizi beklediğini düşünüyorum.
Şu anki manzaraya bakarak Alaattin Yüksel’in favori olduğunu söylemek mümkün. Lakin ilçe ve belediye başkanlarının açık desteğine rağmen kapalı kapılar ardında oy kullanacak olan delegenin iradesini kestirmek çok kolay olmayacaktır.
Tarih onlarca örnekle doludur. Mesela… Tarih 4 Eylül 2005…
İl Başkanı Alaattin Yüksel’in görevden alınmasından sonra atanan Ekrem Bulgun genel merkezin adayı… Önder Sav, Deniz Baykal ve dahi tüm genel merkez arkasında…
24 ilçe başkanı il başkanlığına gelip adaylık açıklamasına destek veriyor. 16 milletvekilinden 9’u Bulgun diyor. Bornova’dan yola çıkıp Konak’ın, Karşıyaka’nın desteğini alan Selçuk Ayhan kıran kırana bir mücadelenin ardından 4 oyla ipi göğüslüyor. Ayhan’ı zafere taşıyan kurguyu da İzmir’deki Baykalcılar yapıyor. Kocaoğlu’nun da Ayhan’a destek verdiği biliyor.
O kongrenin ardından kaç kişinin ters köşeye yattığını, kaç senaryonun çöktüğünü, İzmir siyasetinin bir anda nasıl istikamet değiştirdiğini unutamam. Eğer Ayhan 2007’de vekil adayı olmayıp 2009’a kadar sabretse daha çok şey değişebilirdi.
Şimdi Yüksel’in arkasındaki destek hiç kuşku yok ki önemli. Hatta Kocaoğlu’nun tüm gayretini/desteğini Yüksel’e verdiği de aşikâr. Lakin kongrenin sonucuna dair bir tahminde bulunmak o kadar da kolay değil. En tulum çıkması beklenen Karabağlar’ın bile 20 fire verdiği konuşuluyor. Buca ve Balçova’daki sancıyı da dikkate almak lazım mesela…
Karşıyaka’nın da nerede duracağı çok net değil sanki.
O yüzden 10 yıl sonra benzer bir tabloyla karşılaşmak işten bile değil… Yüksel’i favori olarak görsem de ‘uzak ara’ bir seçim beklemiyorum. Yarış çarşaf listeyle olursa, karma bir yönetimin bizi beklediğini söyleyebilirim hatta.
Tabi ki burada iş adaylara düşüyor. Ortaya çıkacak liste çok şeyi değiştirecektir.
Yüksel’e destek olmayı düşünen yapıların en büyük korkusu, listesinin bilindik isimlerden oluşma ihtimali… Yerel siyaseti dar bir ekiple yapmakla eleştirilen Yüksel, delegenin karşısına ‘bilindik simalarla’ çıkarsa, özellikle kafası karışık büyük ilçelerin delegeleri bu tabloya reaksiyon gösterebilir.
O yüzden ‘nasıl bir il başkanı olacağına’ dair yeni mesajlar vermesi şart Yüksel’in… Bunu da kuracağı ekibiyle ortaya koyacak ilk olarak.
Aksi takdirde delege diğer listeye yönelebilir.
Tecrübeli siyasetçi Yüksel’in bu reaksiyonları dikkate alacağını düşünüyorum.
Tabi ki Nevzat Kavalar’ın da Kocaoğlu’na yakın bir isim olması, ciddi bir siyaset geçmişinin olması, öte yandan yıllara dayanan tecrübesi hatta Rumeli kökenliliği bile çok şey ifade edecektir.
Öteki adaylar mı?
Şu anki fotoğrafa bakarak üçüncü bir adayın 60 küsur imzayı bulabilmesi çok da mümkün görünmüyor. En üzücü olansa Bedri Serter’in durumu… 11 ay önce davul-zurnayla atandığı kentte Serter’in içine düştüğü/düşürüldüğü yalnızlık siyaseten ders alınacak türden… Kendisini o koltuğa atayan Kılıçdaroğlu da yok ortalıkta ‘Bedri iyi çocuktur, biz önerdik’ diyen Hasan Karabağ da… Sahi 11 ayda bu derece erimek için ne yapmış olabilir Bedri Serter? İşte bu soruya yanıt bulamadım. Bulabildiğim tek yanıt varsa o da sorunun Bedri Serter’de değil partinin genetiğinde olduğu… Bir genel başkan düşünün… 11 ay önce göreve getirdiği il başkanının arkasında durmuyor, duramıyor. Başka ne diyebilirim ki!