GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ümit YALDIZ
YAZARLAR
11 Eylül 2013 Çarşamba

Binali bey İzmir’e aday olmamalı!

Başlığa bakarak bu düşüncenin bana ait olduğunu sanmayın sakın.
Hâşâ!
AK Parti’nin içişlerine karışmak haddime değil.
Sadece AK Parti’nin değil hiçbir partinin içişlerine karışmayı sevmem. Doğru da bulmam. Siyaset yazmakla yapmak arasındaki ince çizgiyi ihlal etmemeye çalışan bir kardeşinizim.
Diyeceksiniz ki, bu düşünce sana ait değilse kime ait.
Uzun etmeden söyleyeyim.
Bu düşüncenin sahibi Selçuk Sert…
‘O da kim?’ diyenleriniz olabilir.
Ama bilenler bilir.
Selçuk Sert İzmir’de Bakan Yıldırım’a en yakın isimlerden biridir.
Türkiye Denizcilik Müsteşarlığı Bünyesi’nde yaptığı üst düzey görevleri yahut uluslar arası ödüle layık görülen İZBAN’ın kurucu Genel Müdürü olduğunu duymasanız da Binali Yıldırım’la özdeşleşen 35 Proje’yi sivil bir derneğe dönüştürüp, o derneğin de halen başkanlığını yürüttüğünü duymuş olmalısınız.
Tabi ki politikayla biraz ilgiliyseniz…
Selçuk Sert’le biraz söyleştik.
35 Proje’nin tamamlanması halinde İzmir’in neler kazanacağını anlattı uzun uzun…
Dernek başkanı olarak zaten görevini yapmış diyebilirsiniz.
Ama laf dönüp dolaşıp Bakan Yıldırım’ın İzmir’den aday olma meselesine geldi.
35 Proje Derneği’nin asıl misyonunun Bakan Yıldırım’ı İzmir’den aday yapmak olduğunu düşünüyorsanız Selçuk Sert’in sözlerini daha dikkatli okuyun derim.
Başbakan Erdoğan’ın daha birkaç gün önce ‘Bazı iller bizim için çok önemli… O yüzden bazı bakan arkadaşları istifa ettirip oralardan aday yapabiliriz’ ifadesinden sonra Bakan Yıldırım’ın İzmir adaylığı biraz daha netleşmiş kabul ediliyordu.
Çünkü Başbakan Erdoğan yıllar önce hangi illerin kendisi için ‘çok önemli’ olduğunu alenen ifade etmiş, listenin başına da İzmir’i koymuştu.
Haliyle, İzmir önemliyse, teşkilatın gönlündeki isim olan Bakan Yıldırım’ın adaylığı biraz daha yakın olmalıydı.
35 Proje Derneği Başkanı Selçuk Sert’e bunu açıkça sordum.
Ve aldığım yanıttan sonra bu konudaki düşüncesinin son birkaç ayda değişmediğini öğrendim. Çünkü aylar öncesinde de buna yakın bir cevap vermişti aynı soruya.
Ona göre Bakan Yıldırım’ın İzmir’den adaylığının İzmir’e de kendisine de bir faydası olmaz.
Halen THY-TAV iştiraki TGS (Yer Hizmetleri A.Ş) bünyesinde ‘başmüdür’ olarak görev yapan, İZBAN Yönetim Kurulu üyeliği devam eden Sert,  Bakan Yıldırım’ın bürokratı kabul edilebilir.
Ve İzmir’den adaylığa çok da sıcak bakmayan Yıldırım’ın yakın çevresi üzerinden bu mesajı yaymak istediği düşünülebilir. Lakın kazın ayağı burada öyle değil…
Çünkü Selçuk Sert 35 Proje Derneğini kurduğu günden bu yana aynı noktada duruyor.
Bakan Yıldırım’ın ‘günü geldiğinde bakarız, hayırlısı’ yanıtı verdiği günlerde bile Sert, ‘İzmir için en doğrusu Bakan Bey’in koltuğunda kalmasıdır’ diyordu.
Aynı noktada olduğunu görünce sordum.
Kaybetmesinden mi korkuyorsunuz?
Yanıtı hazırdı.
Kazansa da fark etmez.
**
Çünkü diye başlayan Selçuk Sert şöyle devam ediyordu.
“Sayın Binali Yıldırım’ın geleceği hakkında yorum yapmak haddim değil. Ancak bir İzmirli olarak şunu belirtmek istiyorum; Sayın Binali Yıldırım’ın Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme bakanı olarak bir gün daha fazla görev yapması bile İzmir’in projeleri açısından, İzmir’de belediye başkanlığı yapmasından daha faydalıdır. Şunu net bir şekilde ifade etmek isterim ki; Sayın Yıldırım’ın İzmir için yaptıkları ve yapacaklarının bir yerel yönetici tarafından yapılabilmesi mümkün değildir.
Örneğin İzmir’in ve Türkiye’nin kaderini değiştirecek olan ve yaklaşık bir milyar euroluk bir yatırıma sahip Çandarlı Limanı projesi bir belediye başkanı tarafından başlatılabilir miydi?
25 milyonun yaşadığı bölgeye hitap eden İzmir-İstanbul otoyolu projesinin İzmir’den de başlaması mümkün müydü? İzmir-Antalya, İzmir-Ankara ve Kuzey Otoyolları projeleri İzmir’den yürütülebilir miydi?
Şuanda yıllık 10 milyon yolcu sayısına hizmet eden bir havaalanı varken,Türkiye’nin önümüzdeki yıllardaki havaalanı ihtiyacını karşılayacak bir havaalanı bu kadar kısa sürede başarılabilir miydi?
Diğer yandan demiryolu ve hızlı tren projelerinin İzmir’e ulaşmasını, yat limanlarını, balıkçı barınaklarını, Sabuncubeli ve Konak tünellerini saymıyorum bile.
Bu projeler yapılsın diye talimat verilerek başarılacak projeler değil, her bir proje teknik, bürokratik ve hukuki sorunları aşmak için emek ve güç isteyen projeler.
Bu projelerin sağlıklı yürüyebilmesi için İzmir’i sahiplenen ve bu projeler için gerekli olan emeği harcayabilecek güçlü siyasetçilere ihtiyaç vardır ki İzmir bunun avantajını bu dönem yaşadı. Sayın Yıldırım’ın belediye başkanlığı yapmasının İzmir’i geleceğe taşıma sürecini çok kısaltacağını düşünüyorum. 
Duble yollarla illeri birleştiren, Cumhuriyet tarihimizin en büyük demiryolu ağını kuran, denizcilikte ülkemizi kara listeden ak listeye çıkartan, havayolunu halkın yolu yapan, haberleşme sektöründe Avrupa’nın zirvesine doğru ilerlememizi sağlayan, şu anda bile 3 bin 800 projeyi bir arada götürebilen bir bakanın görev yaptığı her gün ülkemizi daha da ileriyle taşıyacağına inanıyorum… Tüm bunlara bakıldığında Sayın Yıldırım’ın mevcut görevini devam ettirmesi İzmir açısından çok daha avantajlıdır. Diğer yandan İzmir’de kalmasının hem İzmir hem de ülkem açısından kayıp olacağını düşünüyorum”
*
35 Proje Derneği Başkanı Selçuk Sert’in sözleri gayet açık. ‘Yıldırım İzmir’e başkan olarak değil bakan olarak lazım’ diyor. Ve İzmir’den adaylığın kente de bakan beyin kendisine de bir faydasının olmadığına inanıyor.
*
Selçuk Sert’in sözleri AK Partili dostların bazılarını üzmüş olabilir.
Özellikle de Kordon’da keyif çatıp bütün yaz  Çeşme’de yayılan ve Bakan Yıldırım rüzgârıyla yerel seçimde kendini bir koltuğa atmayı hayal edenleri üzer bu ifadeler.
Ama bana sorarsanız da Selçuk Sert doğruyu söylüyor.
Bir bürokrat, bir dernek başkanından öte bir dost olarak konuşuyor.
Acı da olsa doğruyu söylüyor.

Adaylığı kent için kendisi için doğru olur ya da yanlış olur…
Bunu bakan beyin kendisi de günü geldiğinde mutlaka değerlendirecektir. Ama şurası da gerçek… AK Parti’nin en iddialı ve en hazır adayı yine de Yıldırım…
İl teşkilatının gönlünden geçen de o…
Neden mi? Çünkü yerel seçimlerde Büyükşehir adayları lokomotif gibidir.
İlçelerse vagon… İyi bir lokomotif çok sayıda vagonu da çeker…
2009’da Aziz Kocaoğlu’nun yaptığı gibi…

AK Parti’nin bulabileceği en hazır lokomotif kuşkusuz Binali Yıldırım’dır.
Kamuoyu hazır, bütçe/yakıt sorunu yok!
Üstelik cumhuriyet tarihinin en uzun soluklu ve en fazla iş üreten ulaştırma bakanı…
Büyükşehir kaybedilse bile 10-15 arası ilçeyi rahatlıkla çekebilecek bir lokomotif…
Bir nevi hızlı tren...
Diyeceksiniz ki Başbakan Erdoğan 1994’ten bu yana yanından ayırmadığı Yıldırım’ı İzmir gibi riskli bir bölgeye gönderir mi?
Yani katrilyonlarca bütçeyi kullanan, ülke genelinde binlerce projeyi aynı anda yürüten Yıldırım’a kıyar mı?  İşte ondan emin değilim.
Söz konusu olan kendi gelecekleri olduğunda liderlerin kimleri ateşin altına atabileceğini tahmin etmek güç değil.
Ve Erdoğan için Cumhurbaşkanlığı seçiminin çok önemli olduğu ortada… Ve ortada olan bir diğer gerçekse Cumhurbaşkanlığına yani köşke giden yolun 30 Mart 2014 sandığından geçtiği…
Başka ne diyeyim ki… Gerisini anladınız siz.