GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ümit YALDIZ
YAZARLAR
7 Ağustos 2013 Çarşamba

İzmir Aziz’dir ama…

Ülkemizde vicdanlarda karşılık bulmayan mahkeme kararları tartışıladursun…
‘özel’ mahkemelerin ‘özel’ sanıkları çok özel cezalara çarptırılsın…
İntikamlar alınsın, kanlı hesaplaşmalar yapılsın, hesap görülsün…
Devletin bağırsaklarını temizleme operasyonu filan tarikatın, falan siyasetçinin intikam/öç savaşına dönüşsün…
Ordu komutanları, teröristlerin, sapıkların ve ne idüğü belirsiz kimselerin tanıklığında ömür boyu hapse mahkum edilsin.
Zaman tersine dönsün…
Suçlularla-masumlar aynı kefeye konsun. Aynı suçtan, aynı örgütten yargılansın.
At iziyle it izi karışsın…
Çayın taşıyla kuşu vurulsun…
*
Biz kendi çöplüğümüzde en iyi bildiğimiz yolda yürüyelim.
Yani yerel siyaset yorumlarıyla oyalanalım.
İzmir’i kimin yöneteceği sorusunun etrafında kalem oynatalım.
Gezi Parkı olaylarından sonra İzmir’i hangi partinin yöneteceği sorusu kesin olarak yanıt bulmuştur.
Halk bir kez daha tercihini ana muhalefet partisinden yana kullanacak, memnun olmayanlar bile ‘kerhen’ sırf birilerine ders olsun diye gereğini yapacaktır.
İzmir’in iradesine ipotek koymak değil niyetim.
Artık alenileşen ve bize görünen köy kadar yakınlaşan yerel iradeyi öngörmeye çalışıyorum. 
*
Bana göre aday olma yahut gösterilme ihtimali en yüksek isim tartışmasız Aziz Başkan’dır.
Başvursa da başvurmasa da…
Genel başkan yardımcılarının tamamı karşısında dursa da…
Önceki yazıda uzun uzun anlatmaya çalıştım.
En başta bürokratlarıyla birlikte 400 yılla yargılandığı dava olmak üzere Kocaoğlu’nun aday gösterilmesini zorunlu kılan önemli faktörler var.
Ama siyaset ihtimaller üzerine kurgulanır. Ve herkesin bildiği gibi siyaset söz konusu olduğunda 1 gün uzun, yüzde 1 büyük bir ihtimaldir.
*
Bugün Aziz Kocaoğlu’nun aday gösterilmeme yahut aday olmama ihtimalini irdeleyeceğiz.
Ya da ‘adaylık topu’ Aziz Başkan’dan sekerse kimin ayağına düşer sorusuna yanıt arayacağız.
Öyle ki şimdiden 2 resmi aday adayı söz konusu Kocaoğlu’nun koltuğuna…
Kulislerdekileri de sayarsak bu rakam 10’u buluyor.
Peki, Kocaoğlu’nun aday gösterilmeme ihtimali var mı?
Kılıçdaroğlu söz konusu olduğunda bence var.
Her ne kadar yaklaşık bir yıldır her fırsatta Kocaoğlu’nu yere göğe sığdıramıyorsa da Kılıçdaroğlu’nun sağı/solu belli olmaz yorumu hem Ankara’da hem İzmir’de geniş bir kesim tarafından yapılıyor.
Dediğim gibi yüzde 1’le ifade edilse de böyle bir ihtimal her zaman var.
Ama bence Kılıçdaroğlu’nun aday gösterilmemesinden daha büyük olan Kocaoğlu’nun aday olmama ihtimalidir. Eylül’deki ‘çete’ davasının sonucu bu ihtimalin yüzdesini doğrudan etkileyecektir.
 
Gelelim Aziz Başkan olmazsa/gösterilmezse ihtimaline…
Resmi adayları ve kulislerin adaylarını alfabetik sıralamayla kaleme alırsak…
Alaattin Yüksel, Aytun Çıray, Birgül Ayman Güler, Canan Arıtman, Cemal Zafer Gürbüz, Cevat Durak, Kamil Sındır, Hakan Tartan, Hüseyin Aslan, Mehmet Ali Susam ve Tunç Soyer şeklinde sıralandıklarını görürüz. Başvuru yapan diş hekimi Cemal Zafer Gürbüz ve kulislerdeki potansiyel adaylarla birlikte 11 kişilik (yedekleri hariç) bir futbol takımı kadar insandan söz ediyoruz.
Yedekleri hariç ama taraftarı oldukça fazla…
*
10 yıllık Aziz Kocaoğlu döneminin ardından kentin de örgütün de partinin de ‘değişim’ sözcüğüne sarılması, değişim beklentisine girmesi yadırganmamalı…
Lakin değişimin zamanı ve zemini iyi hesaplanmalı…
Yaptığımız alfabetik sıralamaya dönersek…
Alaattin Yüksel’in aday olacağına/gösterileceğine dair yorumlar yeni değil. Ama Kocaoğlu’nun çekilme ihtimaline göre yakın siyaset arkadaşı Yüksel’in bu önemli görevi kabul edebileceği konuşuldu son birkaç yıldır bu kentin siyasi kulislerinde…
Bir ara ‘Yüksel her halükarda aday olabilir’ dendiyse de bu yorumları yapanların Kocaoğlu-Yüksel arasına ‘kara kedi’ sokmayı hedeflediği anlaşıldı kısa süre içinde…
Aytun Çıray’ın adı bir ara çok konuşulsa da bana yaptığı açıklamada “bizzat genel başkanın uhdesindeki bir kente aday olmayı siyasi terbiyeme yakıştırmam” diyerek ‘ancak görev verilirse’ şartını ortaya koymuştu.
Sıraladığım isimler arasında en hararetlilerinden biri Prof. Dr. Birgül Ayman Güler…
İzmir’den vekil adayı gösterildiğinde ‘ithal’ damgası vurulan Güler, kısa süre içinde bu damgayı üzerinden atıp, radikal çıkışlarla gündeme oturup İzmir’in karış karış turlayarak adaylık sinyalini uzun süredir yanık tutuyor.
Ve 2 Eylül’de ‘başvuru yapması’ beklenen isimlerin başında Prof. Güler geliyor.
Kılıçdaroğlu’nun bir dönem ‘parti sözcülüğü’ gibi önemli bir görev verdiği Güler’i aday gösterme ihtimali var mı?
Doğrusu ‘Kürt-Türk’ çıkışının ardından zor görünüyor. Dahası “bir oy fazla alacak isimle yola çıkacağım” diyen Kılıçdaroğlu’nun Kürt kökenli örgüt üyelerinin bile tepki gösterdiği bir isme sıcak bakmasını beklemiyorum.
Dr. Canan Arıtman’a gelince…
İzmir’in sansasyonel siyasetçilerinden biriydi. Herkes onu ‘silahlarıyla, köpekleriyle’ hatırlasa da bazı kesimleri derinden yaralayan, dava konusu olan çıkışlara imza atmaktan geri durmamıştı aktif siyaset yıllarında. Haklı da olsa haksız da olsa derdini iyi anlatabildiğini sanmıyorum.
Ve gelinen noktada ‘büyükşehir adaylığının’ yarınlara dönük bir ‘isim parlatma’ operasyonundan ibaret olduğu yorumları yapılıyor siyasi kulislerde.
Bense adaylık başvurusundaki bir ifadeye takıldım.
Kocaoğlu’dan daha iyi yaparım ifadesine… Dahası Arıtman gibi tecrübeli bir siyasetçinin ‘Kocaoğlu’dan daha iyi yaparım’ sözünün rakibin ekmeğine yağ sürmek olduğunu anlamamasına…
Elbette ki daha iyi yapacağınıza inanacaksınız. Yoksa neden başvuru yapasınız ki…
Ama bunu her fırsatta yüksek sesle dile getirirseniz, partinizin aday gösterilme potansiyeli en yüksek ismini yaralayarak rakibe hizmet etmiş olmuyor musunuz?
Arıtman’ın şahsında tüm aday adayları için geçerli bu sözüm…
Mevcut başkanları yıpratacak sözler yerine kent için düşündüğünüz projeleri kamuoyuyla paylaşırsanız daha doğru olmaz mı?
 
DEVAM EDECEK…