GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ümit YALDIZ
YAZARLAR
30 Ağustos 2013 Cuma

Kaybeden İzmir oldu!

Dünya her an yanı başımızda patlayacak bir savaşa kilitlenmiş durumda… Arap Baharı’nın kara kışa döndüğü coğrafyada olan bitenler bir dünya savaşının ayak izlerine benziyor.
Türkiye’yi her açıdan tehdit eden bu gelişmelere paralel olarak içeride ertelenen demokrasi talebinin yeniden su yüzüne çıkmaya yüz tuttuğu şu günlerde, iktidarından muhalefetine herkesin sırat köprüsü testinden geçtiğini düşünüyorum.
Suriye’ye müdahale kaçınılmaz görünüyor.
Sadece Ortadoğu’nun haritasını değil Türkiye’nin asırlık istikrarını da tehdit eden sıcak gelişmeleri kaygıyla izlerken, İzmir Fuarı’nın açılışında olanlara hiç anlam veremedim.
60 ülkeden konuğun izlediği EXPO adayı İzmir’in tarihi fuarının açılışında yaşananlar en hafif tabirle talihsizliktir.
En ağır tabirle de terbiyesizlik!
İzmir’in demokratik iklimine gölge düşüren, kentin genlerine işlemiş demokrasi kültürüyle bağdaşmayan bu kavga görüntülerine gerçek bir İzmirlinin neden olma ihtimali bana göre çok düşüktür. Olsa olsa İzmir’i henüz hazmedememiş, İzmirliliğin ne anlama geldiğini bilmeyen, siyaset hırsıyla gözü kör, kulağı sağır, gönlü/kalbi taşlaşmış, demokrasiyi içselleştirememiş, tahammül katsayısı zayıf olanların işidir bu provokasyon…
CHP’li yahut AKP’li diye ayırmıyorum.
Bu provokasyonda kimin imzası varsa onu kast ediyorum.
27 Kasım’da yani yaklaşık 90 gün sonra İzmir’in uluslar arası arenada çok önemli bir sınavı var. EXPO 2020 için Paris’te oylama yapılacak. Zaten EXPO yolunda yaşanabilecek her türlü aksiliği yaşamış bir kentin göreceği son kötülük her halde 60 ülkeden gelen konukların önünde yaşanan bu provokasyondu.
Bu kötülüğü de bizzat yapmış olduk İzmir’e dün itibariyle…
EXPO’ya aday olurken yolun her aşamasında tüm uluslar arası sunumlara İzmir’in fuarcılık geçmişiyle, tecrübesiyle başladık.
Ve dünyanın en uzun soluklu fuarı EXPO’yu isterken bu yıl 82. kez kapılarını açan Türkiye’nin en uzun soluklu Enternasyonal Fuarı’na sahip olmanın gururunu yaşıyorduk.
Protokolün ve kameraların önünde patlak veren çirkin kavganın ardından yaşadığımız utançtan önceydi tüm bunlar.
Dünkü kavgaya şahit olan bir yabancı misyon şefi olsam ya da olsanız yazacağınız raporda İzmir’in EXPO’yu kaldıracak durumda olmadığını mutlaka rapor ederdiniz.
Açıkçası ben de ederdim…

Peki, ne uğruna tüm bunlar?
Siyaseten öne geçme, uluslar arası fuardan siyaset devşirme çabasından başka ne anlama geliyor?
Yahut şöyle soralım.
Kim kazandı şimdi?
Yani… İzmir’in kaybettiği bu görüntüler kime ne kazandırdı?
*
Gelelim meselenin siyasi boyutuna…
AK Parti teşkilatı 3 yıl önce olanlardan sonra alanı doldurmaya karar vermiş.
Ve alana CHP’den fazla ‘yığınak’ yapmış.
3 yıl önce olanları hatırlarsak…
CHP’li gençler Sanayi Bakanı’nı yuhalamıştı.
Aziz Başkan da olaya müdahale edip CHP örgütünü fırçalamıştı.
Tıpkı dün olduğu gibi kürsüden adeta köpürmüştü.
Üç yıl önce alanı boş bırakıp bakanlarını yuhalatan AK Parti teşkilatı neden şimdi harekete geçti dersiniz? Ya da geçen yıl neredeydi?
Bu olanların yaklaşan yerel seçimle ne kadar ilgisi var ya da?
Bana göre bu olanların geçen yıl 9 Eylül’de olanlarla bile ilgisi var.
Kültür Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın bayrak krizini çözmüş olmanın gururuyla katıldığı ama yürüyüş boyunca yuhalanmaktan kurtulamadığı o törenlerde de AK Parti teşkilatı bakanlarını yalnız bırakmıştı. Hatta dönemin Bakanı Günay, parti toplantısında bu durumu, ‘350 bin üyemiz var diyeceksiniz. 9 Eylül’de bakanınızı yuhalatacaksınız’ diyerek kendi cephesinden çok net ifade etmişti.
Şimdi 3 yıl önce İEF açılışında, geçen yıl 9 Eylül’de olanlar yerel seçim öncesi AK Parti teşkilatını harekete geçirmiş ve teşkilatın gönlündeki İzmir adayı Binali Yıldırım’ın yuhalanmaması için önlem alınmak istenmiş olabilir.
Ya da CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun huzurunda İzmir’in başkanı Aziz Kocaoğlu zor durumda bırakılmak istenmiş olabilir.
Daha çok Karşıyaka ağırlıklı gençlerin alana toplanmasında bir akrabası da CHP’de olan bir il yöneticisinin etkili olduğu söyleniyor.
Olaya sıcağı sıcağına şahit olanların bana anlattığına bakılırsa İzmir Emniyet Müdürü’nün Yıldırım’a çok yakın bir isim tarafından ‘Her Yer Taksim Her Yer Direniş’ sloganı atan gençlerin gözaltına alınması için harekete geçirildiği, bunun da CHP’lileri provoke ettiği iddia ediliyor. Provoke olan CHP’lilerin polise direnmesi sırasında bir AKP’li gencin dayanamayıp CHP’lilere tekme-tokat saldırmasının bardağı taşırdığı…
Zaten ortada fiili bir kavga varsa mutlaka benzer bir süreci vardır.
Diyorlar ki CHP’li belediye başkanları Kemal Kılıçdaroğlu’nu etkilemek için havalimanına yığıp slogan attırdıkları belediye çalışanlarının bir bölümünü alana getirse AK Parti alan hakimiyeti kuramazdı.
Ya da CHP örgütü alan savaşında bu kez kaybetti.
Meseleyi hala herkes kendi cephesinden yorumluyor.
Bense tüm bu çirkinliğe bizzat şahit olan yabancının gözünden bakmaya çalışıyorum.
EXPO yolculuğunda 27 Kasım’da İzmir’e oy verme ihtimali olan bir ülkenin temsilcisinin gözünden…Ve kaybedenin İzmir olduğunu çok net görüyorum.
İzmir’in kaybettiği bir maçı kimin kazandığıyla ya da kazanacağıyla ilgilenmiyorum. 
Ve 9 Eylül öncesi uyarıyorum.
Bu gerginlik hayra alamet değil…