GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ümit YALDIZ
YAZARLAR
14 Haziran 2011 Salı

Top!

Böyle seçim görülmüş değil!
Düşünün şimdi…
AK Parti 3. kez tek başına iktidar olmakla kalmamış her seçimde oyunu arttırmış son seçimde tam yüzde 50 alarak, her iki seçmenden birinin oyunu almış.
Yani kesinlikle başarılı.
CHP 2007’ye göre 5, 2009’a göre 2,5 puan oy artışı yapmış.
O da başarılı.
MHP kaset skandallarına rağmen barajın üstünde kalmış, 2007 seçimlerine göre sadece yüzde 1 oy gerilemiş.
Kısmen başarılı.
BDP 19 olan vekil sayısını 36’ya yükseltmiş. Az da olsa oy artışı yaşamış.
Kesinlikle başarılı.
İyi de bu seçimin kaybedeni kim o zaman?
Ortada bir yarış varsa bu yarışın kazananı kadar kaybedeni de olmak zorunda değil mi?
Ne yani yine mi biz kaybettik? Yani partilerin tamamı kazanmışsa (Ki hemen herkes öyle diyor) bu seçimin kaybedeni halktır.
Bana göre ise partiler bazında bu seçimin iki kazananı var.
AK Parti ve BDP.
CHP ve MHP göreceli başarılarına rağmen bu seçimin mağluplarıdır. Dokuz yıllık iktidar yıpranmışlığına rağmen siyasi iktidarı bırakın sarsmayı daha da büyütmüşler dahası büyümesine mani olamamışlardır.
Kimse martaval okumasın!
Hesap bu kadar basittir. Yok, milletvekili sayısını arttırdık, yok oyları çoğalttık…
Laf-ı güzaf.
Seçim gecesi Kılıçdaroğlu’nu dinlerken Deniz Baykal’ı dinlediğimi zannettim bir an. Ne yani bu kadar tantana, bu kadar depdepe, bu kadar tasfiye yüzde 2,5’luk oy artışı için miydi?
Efendim, bir sonraki seçime kesin iktidarlarmış. Altı ayda ancak bu kadar olurmuş.
Ölme eşeğim ölme… Bahara yonca yiyeceksin!
Bir sonraki seçime kim öle, kim kala! Beyaz gömleği ve bol keseden vaatleriyle Cem Uzan bile altı ayda yüzde 7,5 oy aldı bu ülkede… Uzan kadar da mı olamadınız?
Gelelim İzmir’e…
CHP açısından bakıldığında ortada kesin bir hezimet var. Bakmayın siz birilerinin ‘2007’ye göre oylarımızı arttırdık’ martavalına… 2007’ye göre artışı görenler 2009’a göre hezimeti göremiyor ya da söyleye(ye)miyor.
Dün, ‘İzmir’den 10+10 çıkarırız’ diyenlerin 13’e nasıl razı olduklarını hatta neredeyse ‘zafer’ gibi sunduklarını dikkat ve şaşkınlıkla izliyoruz.
Peki, kim bu başarısızlığın müsebbibi?
Belediye Başkanlarına soruyorsun, topu örgüte atıyor.
Örgüte soruyorsun belediye başkanlarına…
Yeni CHP’lilere soruyorsun, eskileri suçluyorlar. Eskilerse Yenileri tefe koyuyor.
Top bir o yana bir bu yana dolaşıyor.
Kimse hezimeti üstlenmiyor.
Peki, tersi olsaydı? Yani CHP İzmir’den yüzde 50’nin üzerinde bir oy alsaydı.
Zafer kimin olurdu dersiniz?
Mesela İl Başkanı Tacettin Bayır sahiplenir miydi? Haklı olarak sahiplenirdi.
Ya Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu? Mikrofon uzatıldığında ‘Bana değil, adaylara sorun’ der miydi?
Bence demezdi.
Alaattin Yüksel’in allandıra/pullandıra başarının öyküsünü anlatacağından adım gibi eminim.
Ve de adaylar… ‘Bize ithal-mithal diyordunuz. Bakın gördünüz mü, nasıl da oyları arttırdık’ deyişlerini duyar/görür gibiyim.
Hatta Buca Belediye Başkanı Ercan Tatı’dan Bayraklı Belediye Başkanı Hasan Karabağ’a kadar herkesin başarıdan pay almak için demeç üstüne demeç patlatacaklarından da.
Peki, zaferin bu kadar sahibi oluyor da… Hezimetin/yenilginin neden olmuyor?
Bırakalım CHP’liler yenilgi topunu birbirlerine atmaya devam etsin.
Biz de yenilginin gerçek nedenlerini sorgulayalım. Bana göre CHP’nin İzmir ve Ege’de yenilmesinin en büyük nedeni Kılıçdaroğlu ve Yeni CHP söylemleridir. Bayraksız Hakkari Mitingi, Özerklik söylemi, Habur olaylarının avukatını, Mehmet Ağar'ın Danışmanını, Fethullah Hoca'nın sempatizanını, Ergenekon sanıklarını, Abdullatif Şener'in yardımcısını, Demirel'in talebelerini sahiplenmesidir.
Her şeyden önce, genel seçimin en belirleyici gücü genel başkanlardır. Yani lokomotif genel başkandır. Adaylar, örgütler, belediyeler bu lokomotife bağlı vagonlardır.
Lokomotif çekmezse vagonların performansı bir şey ifade etmez.
Baykal döneminde ‘Ulusalcı-Kemalist’ çizgide birleşen Batı illeri Yeni CHP söylemlerini yadırgamış, benimseyememiştir.
Kılıçdaroğlu’nun değişimi hızlı ve acımasızca yapması, sürece yaymaması Yeni CHP söylemlerinin algılanmasını engellemiştir.
Yani CHP’nin performansının yüzde 90-95’i genel başkana aittir. Adaylar ve diğer yerel faktörler ancak ve ancak yüzde 5-10’unu teşkil eder.
Zaten Türk seçmeni de son rahlede adaya değil ülkeyi yönetecek lidere oy vermektedir.
Ama yine de İzmir özelinde il örgütünden kaynaklı organizasyon bozuklukları, yerel yönetimlerin seçim çalışmalarından dışlanması, bazı yerel yöneticilerin başarısızlıkları, adaylar arasındaki çekişme/kavga, parti içi hesaplaşma, belediyelere yönelik operasyon da sürece etki eden diğer faktörlerdir. Yani, İzmirlilerin topu birbirlerine değil Ankara’ya, genel merkeze atması en doğrusudur.
Bu doğruyu görenler topu şimdiden Ankara’ya, Kılıçdaroğlu’na atmaya başladı.
Kemal Anadol’dan, A. Rezzak Erten’e, Bülent Baratalı’ya, Selçuk Ayhan’dan, Canan Arıtman, Kemal Karataş’a kadar İzmirli eski tüfekler, tetiğe bastı, ateşe başladı.
Deniz Baykal grubunun önceki gün Ankara’da geniş bir toplantı yaptığı biliniyor.
İstanbul Eski İl Başkanı Berhan Şimşek’in imza toplamaya başladığı da… Tabi ki yeni tüzüğün maddeleri ağır…  Baykal, kendini korumak için yaptığı tüzüğe karşı savaşıyor bugünler de. Kurultay için 1300 delegenin salt çoğunluğunun imzası gerekiyor. Zor olsa da imkânsız değil.
Deniz Baykal ve Önder Sav’ın el ele vermesi zoru kolaya çevirecektir. İkili arasında şu anda bir temas yok. Dahası doğrudan yok. Dolaylı görüşmelerin olduğunu herkes biliyor.
Tek sorun 1 numaralı koltuğa kimin oturacağı?
Deniz Baykal ve Önder Sav’ın da ismi geçiyor. Ama aday sayısı oldukça fazla kulislerde… Kemal Anadol’dan, Berhan Şimşek’e kadar… Ama adayların parlamento dışından olmasının geçmişte yarattığı zarar da göz önünde tutuluyor.
Geçmişte bu koltuğa talip olan Haluk Koç’tan, İzmir Milletvekili Güldal Mumcu’ya hatta Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül’e kadar onlarca isim konuşuluyor.
Uzun yıllar birlikte hareket eden Baykal ve Sav’ın el ele vermemesi halinde hem kurultayın toplanması hem de sonuç alınması oldukça zor görünüyor.
Çünkü yeni tüzük genel başkanı adeta çelikten bir zırh gibi koruyor. Kurultayı çağırmak için bile kazanacak sayıya ulaşmak gerekiyor. Ama sonuç ne olursa olsun bu yazın CHP için daha sıcak geçeceği kesin.
İlginç ittifaklar görebiliriz. Dün Yeni CHP’ye omuz atanların geri adımlarına şahit olabiliriz. CHP içinden üç partinin çıktığını bile görebiliriz. Bana göre olası kurultayda yenilen Kılıçdaroğlu CHP’de durmaz. Rahşan Ecevit’le birlikte DSP’nin başına geçer! Halkın iktidarı için yürümeye devam eder. Sanıyorum bu günlük yeter…