GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Filiz SEZER
YAZARLAR
25 Mart 2022 Cuma

Tiktok’ta Cannes Film Festivali

Bu yıl Mayıs ayında 75. kez düzenlenecek olan Cannes Film Festivalinin resmi ortaklarından biri video oluşturma ve paylaşma üzerine bir sosyal medya platformu olan TikTok oldu. Dünyanın en prestijli film festivallerinden biri olan Cannes’da ortaklığı devam eden BMW, Chopard, Loreal, Kering gibi lüks kavramıyla birlikte anılan markaların yanında her geçen gün büyüyen ancak genellikle genç bir yaş grubuna hitap eden veücretsiz bir uygulama olan TikTok’un varlığı ilk bakışta oldukça şaşırtıcı görünüyor.

En fazla 3 dakika süren videoların ardı ardına izlendiği ve hızlıca tüketildiği bir platfom ile kalıcı eserlerin sanatsal değerlerinin değerlendirildiği bir festival arasında kurulan işbirliğinin zemini pek çok kişi için merak konusu oldu. Üstelik daha birkaç yıl önce kırmızı halıda selfie çekimlerini yasaklayan bir festival için oldukça beklenmeyen bir hareketti bu.

Büyük haberi kendi sitesinden dünyaya duyuran TikTok yetkililerine göre uygulama eğlenmek, kendilerini ifade etmek ve yeni bir şeyler keşfetmek için kullanılıyor ve bu topluluğunun sinema ile etkileşime girmesi için yaratıcı yollar bulma peşinde olduklarını söylüyorlar.

Hemen belirtelim; festival boyunca uygulamada kırmızı halı üzerinden, kulislerden ve kamera arkalarından haberler ve canlı yayınlar paylaşılacak. Ayrıca yine TikTok üzerinden bir kısa film yarışması da düzenleniyor. Kullanıcılar 30 saniye ile 3 dakika arasındaki filmlerini uygulama üzerinden paylaşmaya davet ediliyor. Kazananlar ise para ödülünün dışında Festivale de konuk olacaklar ve ödüllerini alacaklar. Şansını denemek isteyenlere yarışmanın 8 Nisanda başlayacağını ve kazananın Nisan sonunda açıklanacağını da ekleyelim.

Nitelikli içerikten çok nicelik odaklı gibi görünen TikTok için Cannes işbirliği oldukça prestjli bir duruma benziyor.

Festival yöneticileri ise aslında uzun zamandır sürekli değişen görüntüler dünyasında var olduklarının bilincinde ve festival içinde atacakları küçük bir adımın sektörde büyük bir etkisi olabileceğinin de farkındalar. Bu yüzden hem daha genç hem de daha fazla sayıda sinema izleyicisine ulaşmak istiyorlar. Bu anlamda TikTok da onlar için makul bir seçim gibi görünebilir.

Bu kadar çok TikTok haberinden sonra ben de bu TikTok dünyasına daha fazla kayıtsız kalamadım. Gittikçe daha çok “üstümdekini çok merak etmişsiniz, linkini paylaşıyorum” dünyasına dönüşen Instagram’dan sonra daha eğlenceli olmasını umduğum TikTok’ta henüz aradığımı bulamasam da ergen kızlarımın şaşkın ve kısmen kınayan bakışları arasında bu ilişkiye biraz daha zaman tanımaya karar verdim. Şu anda takip etmekte olduğum tek hesap ise elbette Cannes Film Festivali’nin hesabı. Dünyanın her tarafından genç izleyicilere ulaşmaya çalışan hesaptaki birkaç paylaşımın Fransızca olması dışında şimdilik sorun yok. Onlar da belki benim gibi girdikçe alışmayı umuyorlardır.

Uygulamada FilmTok etiketiyle film analizlerinin, nasıl yapılır videolarının ve kamera arkası içeriklerinin paylaşıldığı bir niş topluluk da var. Bu topluluğun paylaştığı kimi oldukça nitelikli içerikleri seyrettikçe önyargılarımdan kurtulduğumda oldukça iham verici şeylere maruz kalabileceğimi de gördüğümü söylemeliyim.

Dijital dünya ve sosyal medya sanatın pek çok alanını hem içerik hem biçim olarak etkilerken, teknolojiyle zaten içiçe olan sinema endüstrisinin bundan muaf kalacağını düşünmek mümkün değil. Klasik yapıtlaraolan hayranlığımızın seviyesi ne olursa olsun bu değişimlere itiraz etmek suyun akışına karşı koymak gibi. Cannes Film Festivali özelinde atılan bu küçük adımın etkisinin ne olacağını öngörmek şu anda çok kolay olmasa da aynı dili bile konuşmayan bu iki mecranın tanışmakta olduğunu söyleyebiliriz. Bir tarafında sanatçı, eser, kalıcılık, uzun süre-yavaş seyir diğer tarafında yaratıcı, içerik, hızlı tüketim, etkileşim olan bu denklemin nasıl çözüleceği şimdilik bir muamma. Sinemanın türlü türlü amacına ve işlevine karşılık karşı tarafın dilinden düşürmediği tek kavram ise eğlenme/eğlendirme.

Ben yine de orta yolu bulmaya çalışmanın konforuna teslim olmuş gibi görünecek olsam da bu denklemin iki ayrı yoldan ve birbirine belli noktalardan temas eden fonksiyonlar olarak ilerlemesini ve asla birbiriyle iç içe geçmemelerini tercih ederim. En fazla 3 dakikalık videoları arka arkaya seyretme alışkanlığındaki gençlerin sahnelerin yavaş aktığı, saatler sürebilen bir filmi seyretmesinin kolay olmadığını kabul edebiliriz. Yine de bazı yorumlarda okuduğum gibi her şeyi bu tüketim temelli yeni alışkanlıklara adapte etme çabası her şeyden önce bu gençlerin kapasitelerini küçümsemek değil mi? Diğer yandan Z kuşağını tamamen sanatsal hazdan mahrum bırakmak haksızlık değil mi?

Hadi aklımıza ilk gelen örneği ile söyleyelim: Hiç Nuri Bilge Ceylan filmlerini seyredenle seyretmeyen bir olur mu?