GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ümit YALDIZ
YAZARLAR
20 Aralık 2011 Salı

Şu dakika itibariyle durum 1-1

Gündem o kadar hızlı akıp gidiyor ki. Pek çok önemli mesele derinlemesine yorumlanmadan kalkabiliyor gündemden. Geçen hafta Baykal vardı kentin siyasi gündeminde…
Bu hafta Kılıçdaroğlu var.
Hem de devrim şehidi Kubilay’ı anma etkinlerine geliyor CHP Genel Başkanı.
Geçen yıl ‘mesaj yayınlamakla’ yetindiği Kubilay etkinliğine gelmesinin de elbette kendine özel nedenleri var.  
Baykal’ın üç günde turladığı kente kısa süreli gelecek olan Kılıçdaroğlu’nun ziyaret programında Torbalı ve Selçuk var.
Baykal’ın gittiği belediyeler yok!
Öte yandan Kubilay’ı anma etkinliğinin CHP’nin Baykalcı çizgisi için de anlamı büyüktü. Son olarak İzmir’e ‘Cumhuriyet, Demokrasi ve Özgürlük’ mitingi için gelen Kılıçdaroğlu’nun bu kez ‘Kubilay’ı anma’ etkinliğine katılacak olması, CHP rozeti takan bir vekilin başlattığı Dersim tartışmalarından sonra, oy verdiği partisini sorgulamaya başlayan Ulusalcı-Kemalist kanat için ikinci bir mesaj olduğu konuşuluyor.
CHP’de bir yandan da kongreler yaklaşıyor tabi ki. Kılıçdaroğlu’nun Yeni CHP adına attığı pek çok adımdan rahatsız olan ulusalcı kesime dönük ‘gönül alma’ hamlesi olarak da yorumlamak mümkün tüm bunları. Deniz Baykal’ın İzmir’den aldığı enerjiyle moral bulduğu özellikle de Eski Genel Sekreteri Önder Sav’ın ekibiyle verdiği sıcak pozlardan sonra kongre süreciyle ilgili potansiyel tehdide dönüştüğü de hesaba katanlar Kılıçdaroğlu’nun önümüzdeki süreçte daha pek çok kez ulusalcı kanada fotoğraf/mesaj vermesini bekliyor.
*
Bir gemi ihalemiz var malum. Büyükşehir körfeze 15 yeni vapur alacak. Günü gelmemiş bir ihalenin bu derece tartışılması açılan tartışmaya bakanların, vekillerin, meslek odalarının omuz atması görülmüş şey değil! Başlangıçta yapılan ‘yerli’ vurgusuna hak vermiş, desteklemiştim de. Yerli tersaneler sinek avlarken teknik şartnamede yabancıların özendirilmiş olduğu iddiası bile araştırılması gereken bir konuydu çünkü. Dış kredi ile yapılacak bu ihalenin yerli firmaları zora soktuğunu açıklayan ilk kuruluş TMMOB Gemi Mühendisleri Odası’ydı.
İzmir Şube Başkanı tarafından bir süre önce başlatılan ‘yabancı firmalar avantajlı kılınıyor’ iddiasına en büyük destek kendisi de bir gemi mühendisi olan Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım olmuş akabinde İzmir Milletvekili İlknur Denizli de ‘yerli vurgusu’ yaparak bir zamanlar danışmanlığını yaptığı Kocaoğlu’nu eleştirmişti.
Buraya kadar her şey takdire şayandı.
Başkan Kocaoğlu ise ‘yabancılara kıyak yapmak’ gibi bir niyetinin olmadığını defaten anlatmaya çalışmış hatta ‘Ben vatan haini miyim?’ diye çıkışarak tepkisini ortaya koymuştu. Sonuçta Kocaoğlu, geçtiğimiz hafta şartname ve diğer eleştirileri değerlendirmek için geniş katılımlı önemli bir toplantı yaptı.
Toplantı geçtiğimiz hafta bugün yapıldı. Eleştiriler ve sektör temsilcilerinin talepleri üzerine 20 gün ertelenen ihalenin teknik şartnamesi masaya yatırıldı. Masanın bir ucunda Kocaoğlu yani ihaleyi yapacak kurumun başkanı diğer ucunda gemi sanayinin Türkiye genelindeki temsilcileri vardı.
Gemi İmalat Sanayicileri Birliği (GİSBİR) ve Deniz Ticaret Odası... DTO hem genel merkez hem de İzmir Şubesi düzeyinde iştirak etti bu toplantıya. Gemi mühendisleri odası ve hükümet kanadından gelen eleştiriler teknik açıdan değerlendirilirken önemli bir de karar alındı. Bir anlamda teknik şartnamede bir eksiklik olduğunu kabul etti Başkan Kocaoğlu… Körfeze düşünülen vapurların üretim süreci için yerli firmalara gereken ek 180 günlük süreydi bu da. Eleştiri noktalarında ‘yabancıları avantajlı kılıyor’ dedikleri nokta da tam olarak buydu çünkü. Yabancıların elinde ‘hazır kalıplar var’ yerliler de yok. Kalıp üretim süresi de bir süreç gerektiriyor. Dolayısıyla da 450 günde bu işin bitmesi imkânsız. Kocaoğlu kabul etti etmesine de ihale şartnamesi yayınlanmış, yasal açıdan değiştirmek imkânsız hale gelmişti. Bunun formülünü de konuştular bu toplantıda. İhale yerli firmalarda kalırsa kurum yani Büyükşehir, 150 günlük ek üretim süresini göz önüne alacaktı. Yani bu eksiklik üretim sürecindeki esnekliklerle çözülecekti.
Türkiye’de gemi/vapur üretimi yapan tersane temsilcilerinin, şirket yetkililerinin üzerinde mutabakat sağladığı ihalenin günü gelmeden Kamu İhale Kurumu (KİK)’e başvuru yapıldığı haberi düştü bugün gündeme.
KİK’e başvuru yapan Gemi Mühendisleri Odası’nın Genel Merkezi’ydi. Şartnameye İzmir Şubesi de itiraz etmiş ama belediyeye resmi yazıyla yapılmıştı bu itiraz.
Oda genel merkezi itirazı KİK’e götürdü. İhalenin iptali ve başa dönülmesi söz konusu şimdi… İzmir’in kaybı en az 6 ay.
Yerli gemi üreticileri ‘tamam’ derken meslek odasına ne oluyordu?
İşte zurnanın zart dediği nokta…
İster istemez açığa çıkan siyaset kokusunu alıyorsunuz.
Birileri yaklaşık 5 yıldır üzerinde çalışılan bu meselenin belirli bir süreden önce çözülmesini istemiyor’ diye düşünüyorsunuz.
Özellikle de yerel seçimden önce… Sürecin altı ay sonra yeniden başladığını varsayarsak, bu amaca (tabi ki varsa) şimdiden ulaşıldığını söylemek mümkün.
Ama İzmir’in kaybı da ortada… İzmirlinin tehlike saçan vapurlarla seyahat etmeye devam etmesi anlamına geliyor bu itirazın kabulü. Kabulü diyorum büyük bir ihtimalle KİK odanın itirazını kabul edecek çünkü. Tabi ki büyük çekişmeye sahne olacak 2014 yerel rekabetinde bu tür hamleler olacak. İki partinin kıyasıya mücadeleye sahne olması beklenen siyaset maçındaki hamleler bununla da sınırlı kalmayacak.
Mesela Konak Tüneli…
Gemi Mühendisi Bakan Yıldırım aylar önce attı temelini… Ama hala kazma bile vurulmuş değil. Yıldırım’ın temel atma törenindeki konuşmalarını hatırlayınız. ‘SİT’se de yapılır, değilse de’ dedi ancak SİT kurulundan onay çıkmadan hiçbir şey yapamadı. Tıpkı Körfez’e alınacak gemiler meselesinde olduğu gibi o gün de suyu bulandıran İzmirli meslek odalarıydı.
Bakan Yıldırım’ın ‘İstemezükçüler’ ilan ettiği meslek odaları vapur ihalesinde de benzer bir rol üstleniyordu. Bu kez karşı taraf lehine tabi ki…
Uzun etmeyelim.
Konak Tüneli’nde koparılan gürültünün altında da projenin yerel seçime kadar bitirilmemesi yatıyor olabilir. En azından Büyükşehir Belediyesi, imar planlarında olmayan bu proje hakkında yapılan teknik eleştirileri desteklemiş olabilir. Bunu yaparken de yerel seçime kadar tünelin bitmemesini arzulamış da olabilir birileri…
Şimdi de vapur ihalesinde aynı oyun aynı hamle karşı tarafa yapılıyor sanki. Vapurların 2014’ten önce gelmemesi için özel bir gayret seziyorum çünkü. Bu açıdan bakıldığında bir tarafın almaya diğer tarafın vermemeye çalıştığı İzmir’deki siyaset maçında durum 1-1 şu dakika itibariyle.
Tabi ki karayollarının Büyükşehir’in açtığı yolu kapatması, sinyalizasyon sistemini, bazı ana yolları kritik süreçte geri almasını saymıyorum. Uyarım tüm bu hamle savaşlarından İzmir’in daha fazla zarar görmemesidir.
Meslek odalarının gerek Konak Tüneli’nde gerekse de Vapur ihalesindeki ‘teknik’ eleştirilerin başımızın üzerinde yeri var. Sözüm ‘çözüm/mutabakat’ sağlanmasına rağmen süreci inadına uzatanlara, çıkmaza sokanlaradır.