GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Metin ÖNEY
YAZARLAR
27 Şubat 2013 Çarşamba

Sözün bittiği yer

Artık sözün bittiği yerdeyiz. “Türk Milleti” adını yıllarca ağzına almayanlar,”Türk” adını Anayasa’dan çıkarmak isteyenler,”Atatürk’ü unutturmak,izlerini ve eserlerini silmek” için uğraşanlar , ülkemizi bölmek için yılarca masum insanları, askerleri,polis ve korucuların kanlarını dökenlerle sulh masasına oturanlar, çareyi(?) bölücü başın da arayanlar ,en sonun da dillerinin altında ki baklayı çakırdılar “Türk Milliyetçiliğini ayaklarımızın altına aldık”.
 
“Millet” ile “kavim”, “milliyetçilik” ile “ırkçılık” ,”alt kimlik” ile “üst kimlik” arasında ki farkı bilmeyenlerin,ya da bilip de bilmemezlikten gelenlerin elindeyiz. Millet;dil,din,edebiyat,tarih,coğrafya,hukuk,sanat,gelenek ve görenek ortaklığı olan insanlar topluluğudur.Milletin ortak idealleri ve dünya görüşü vardır. Millet, sosyolojik ve kültürel bir olgudur.Etnik kökenleri farklı insanlar , yani alt kimlik mensupları,toplumu millet yapan ortak değerler potasın da eriyip kaynaşarak bir üst kimliğe ulaşırlar. Üst kimlik milli kimliktir. Üst kimlik “Türklüktür”.
 
Kavim ve ırk biyolojik bir sonuçtur. İnsan meziyetleri, davranışları,inanışları ve düşünceleri genlere geçmez. Milliyetçilik kültür bağı ile birbirine bağlı insanlardan oluşan milleti sevmek, onun iyiliği ,mutluluğu ve refahı için çalışmak duygusunun ve iradesinin adıdır. Bunları bilmek için alim ve filozof olmaya gerek yoktur. Milliyetçiliğe karşı  ve düşman olanlar da milliyetçiliğin ırkçılık olmadığın biliyor, fakat, milletin milli hassasiyetlerini yok etmek için bunu böyle gösteriyorlar. Bunu yaparken sürekli alt kimlikleri ön plana çıkarıp , üst kimlik olan Türklüğü de alt kimlik olarak sunuyorlar. Bunda amaç , Türklüğü sıradanlaştırmak,ve toplumun bütününü kucaklayan “Türk Milleti” kavramını Anayasa’dan silip, toplumu çeşitli alt  kimliklerden meydana gelen bölünmüş bir Anadolu milleti meydana getirmektir.
 
Şimdi karşı tarafın yani  bizi bölmek isteyenlerin ve onların iç ve dış destekçilerinin yaptığı bunlar. Peki, bütün bunlara karşı çıkarak Milletimizi doğudan batıya kuzeyden güneye kucaklaması gereken kişi, kurum, kuruluş, sivil toplum örgütleri ne yapıyor? Hiçbir şey. Hatta birbirlerinin aleyhine olmakta adeta yarışıyorlar. Nerdeyse birer “beylik” haline dönüştüler ve her biri aynı zamanda ama öbek öbek yaptıkları toplantılarla  bu işin halledileceğini zannediyorlar. Esas tehlike buradadır. Çünkü Türk Milletinin  yaşama azim ve iradesinin ifadesi olan  rejimini  ve Türk Devletinin kuruluşunun ana ilkelerini savunması  gerekenlerin üzerine ölü toprağı örtülmüş veya bölük pörçük hale gelmişlerse, işte o zaman Türk Milletinin kaderi   düşmanlarının eline terk edilmiş demektir.
 
Artık kişisel çıkarlara,benlik duygusuna, acizliğe, beceriksizliğe, küçük hesaplara, az olsun benim olsun gibi ilkel duygu ve düşüncelere asla yer yoktur. Kendilerine ister Demokrat,ister Ulusalcı, ister, Milliyetçi, ister Cumhuriyetçi diyenlerin tamamının yapacağı iş bir araya gelmektir. Ne demiş Yüce Atatürk :”Mevzuu bahis olan vatansa, gerisi teferruattır”. O kadar.
 
Nemrut Hz. İbrahim’i ateşe atar. Bunu duyan bir karınca ağzına bir damla su alarak yardım için yola çıkar. Yolda kaplumbağa ile karşılaşır. Kaplumbağa karıncaya nereye gittiğini sorar. Karınca “duydum ki Nemrut Hz. İbrahim’i ateşe atmış. Yardıma  gidiyorum” der. Kaplumbağa gülümseyerek , “bir damla su ve bu hızla mı ateşi söndüreceksin ?” der. . Karıncanın cevabı muhteşemdir: “Bende bir damla su ve bu hızla  ateşi  söndüremeyeceğimi biliyorum. Ancak SAFIM BELLİ OLSUN “der. Bu gün demokratik ve hukuki saf tutmazsak yarın yas tutacağımız asla unutulmasın.