GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Metin ÖNEY
YAZARLAR
14 Aralık 2011 Çarşamba

Kazan kaynıyor mu?

Bir süredir AKP içinde kazanın kaynadığına dair çeşitli yorumlar okuyorum. Bilhassa “şike yasasının “ veto edilmesi sebebiyle bu kazanın daha da fokurdadığı iddia ediliyor.
Görüşüm o dur ki kazan kaynamıyor.
Kaynatılsın isteniyor ama kazanın kaynadığı yok.
Niçin yok ?
Çünkü yüzde elli oy almış, Devletin bütün kurum ve kuruluşlarını ele geçirmiş, yeni zenginler sınıfı yaratmış, kendileri için korkulan bütün kurum ve kuruluşları dize getirmiş, planladığı sisteme veya daha açık bir ifade ile rejime adım adım yaklaşmış, karşısın da elle tutulur bir muhalefet bırakmamış, yakın gelecekte yapılacak yerel seçimleri kazanacağı büyük bir ihtimal olan, yine yakın gelecekte yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimini de muhtemelen kazanıp fiilen Başkanlık sistemine geçecek olan bir parti de hangi aklı evvel kazan kaynatmaya kalkışır? Veya kalkışana kim izin verir?
Sendikalar yok.
Üniversiteler yok.
Hukuk siyasallaşmış.
Sivil toplum örgütleri tam siper.
Medyanın tamamına yakını yandaş.
 
Bu tablo bazılarının bilhassa koalisyon ortağı gibi kendini görenlerin  iştahını kabartabilir. Ancak ortaklık işin başındaydı. Şimdiler de ise köprünün altından çok sular aktı.
Peki, olup bitenler nasıl açıklanacak?
 
Açıklanacak ne var bilmem ama olanların ise izahı çok kolay.
Bir yasa veto edildi. El insaf. Bunca zamandır Cumhurbaşkanlığı yapan birinin bir kez olsun ki o da sporla ilgili bir yasayı veto etmesine  bu kadar anlam atfetmek ancak bize uygun bir durum olsa gerek. Çünkü hep kriz masası ile yatıp kalkıyoruz ya, bu işte de kriz aramak bize mahsus.
 
Veto edilen yasaya karşı  yasayı çıkaran iradenin de yasal hakları olduğu niçin unutuluyor? Yani TBMM aynı yasayı hiçbir değişikliğe  uğratmadan aynen çıkaramaz mı?
Elbette çıkarır ve çıkardı da.
Kaldı ki ve ilginçtir ki bu yasanın hem baştan beri çıkmasına ve hem de vetodan sonra aynen çıkmasına CHP de MHP de canhıraş destek verdiler.Esasen AKP ne zaman zorda kalsa mutlaka imdadına yetişenler oluyor. Hem de muhalefetten. Garip mi yoksa eşyanın tabiatından mı bilemiyorum.
Bunun böyle olacağını taraflar bilmiyor mu?
Elbette biliyor.O halde ? O halde si yok. İşte size pek savundukları “ileri demokrasi” ve işte size “parti içi demokrasi”.
 
Peki , AKP’nin sonu , ANAP’ın sonu gibi olur mu? olmaz. Çünkü ANAP Özal’dan sonra ehil olmayan yönetimler, bilhassa Genel Başkan sebebiyle bilinen ve ne yazık ki Ülke içinde pek büyük zarara sebebiyet veren sonuçla karşılaştı. Oysa AKP de böyle bir durum yok. Bilhassa Genel Başkanlık makamı siyasi tarihimiz de ender rastlanacak bir “otorite,karizma,oy getirme,taşıma,koşma” olarak nitelendirebileceğimiz özelliklerle yönetiliyor.
Sonra ?
Erdoğan Cumhurbaşkanı seçilir. Bu arada hukuki bir görüşümü belirteyim. Cumhur Başkanlığının süresi 2012 de doluyor. Yasa çok açık. Geri kalan söylemler spekülasyondan ibaret. Seçildikten sonra ne olur? Yüzde elli ile iktidar olmuş bir iktidar ve en az bu oy ve belki de daha fazlasını almış bir Cumhur Başkanı. Açın mevcut anayasayı okuyun. Yetkilerini bir kere daha okuyun. Bir de buna Erdoğan gibi yetkilerini hiç tereddütsüz kullanan ve h9em de fazlasıyla kullanan birini düşünün. Fiilen nasıl Başkanlığa geçtiğimizi de o zaman anlarsınız.
AKP ye genel başkan kim olursa olsun sonuç değişmez.
Pekiyi bu böyle devam eder mi? Onu bilemem. Ama her çıkışın elbette bir inişi vardır.
Bu ülke neler görme di?
Bekleyelim görelim.
Bir de yazdıklarımın yanlış anlamlara çekilmemesi için bir not düşeyim: Geçmiş tecrübelerime dayanarak yaptığım durum tespitinden ibarettir.