GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Gönül Soyoğul
YAZARLAR
10 Temmuz 2013 Çarşamba

Soruyorum… Kınıyorum… Alkışlıyorum…

Hayat, tam da ‘Ahmet Kaya’ şarkısındaki gibi akıyor bugünlerde.
“Dostum, dostum güzel dostum/Bu ne beter çizgidir bu/Bu ne çıldırtan denge/Yaprak döker bir yanımız/Bir yanımız bahar bahçe” tadında…
“Bir bakmışız üzgün, bir bakmışız kederli, bir bakmışız göz yaşartıcı, bir bakmışız dehşet, bir bakmışız şahane umutlu, bir bakmışız tüh Allah sizi kahretsin” kıvamında.
Manik depresif gibi; sabah, kederin/üzüntünün kuyusunda, akşam, direnişin/umutların çoğalışının tavanında… Salıncak gibi duyguların beşiğinde… İniyoruz… Çıkıyoruz… Savruluyoruz…
 
Akşam… Beyoğlu’nda Anti-Kapitalist Müslümanlar’ın çağrısıyla kurulan uçsuz bucaksız iftar sofrasındaki paylaşımdan/yoldaşlıktan gözlerimiz yaşarıyor.
Sabah… Daha 19 yaşındaki Ali’nin ölümüne. 2 Haziran’da Gezi Parkı eylemleri sonrası “sivil ve eli sopalı” kişilerin saldırısına uğrayıp ağır yaralanan oğlunun yoğun bakımdan çıkmasını bekleyen… Bir aydır onun montunu üzerinden çıkarmamış anacığına ağlıyoruz.
‘İki satır’ yazının hesabını soran ‘adalet’in ‘satırlı’ soysuzları sokağa salıveren adaletiyle…
Gece yarısı torbaya TMMOB’un yetki ve gelirlerini tırpanlayan önergesini sokan, Gezi Parkı’nın öcünü almaya ahdetmiş AKP iktidarının kendisi bitinceye kadar bitmeyecek kiniyle bir kez daha yüzleşiyoruz.
Geriliyoruz. Sinirleniyoruz.
Gezi’den beri… Artık sinir uçlarımız ‘zona’lı geziyoruz.
Direnen, inadına kardeş olanlara bakıp yüreğimizi soğutuyoruz, umut doluyoruz.
‘Tedavülden kalkmış’ bir süre daha dolaşımda olmasına izin verilmiş para misali ortalıklarda boy gösteren tedavülden kalktıklarından bihaber siyasetçileri iç karartısıyla izliyor/dinliyoruz. Aslında dinliyor görünüyoruz. Dolaşımdan da kalkacakları günü bekliyoruz. Sabrediyoruz. ‘Sabırla koruk helva olurmuş’ diyen atalarımızın sözüne güvenmek/inanmak istiyoruz.
 
X X X


 
SORUYORUM: Ali’yi bir sokak arasında döverek öldüren elleri kanlı sopalılar kim? Bugüne kadar polis bu saldırganlarla ilgili nasıl bir yol/takip izledi? İzledi mi?
 
 
KINIYORUM: Taksim Talimhane’de elinde satırla Gezi eylemcisi kovalayan/yaralayan S.Ç.’yi serbest bırakan hakimden sonra, bugün de palalı saldırganın tutuklanması için savcı tarafından yapılan itirazı ‘kaçma süphesi olmadığı gerekçesiyle’ reddeden İstanbul 33. Asliye Ceza Mahkemesi’nin üyelerini.


 
ALKIŞLIYORUM: (TBMM tutanaklarından Ertuğrul Kürkçü’nün konuşmasını)
Sevgili arkadaşlar, önce, diğer arkadaşlarımızın niye burada olduğunu bilmiyorum ama benim gerekçem, bu akşamüzeri ağır bir çene operasyonu geçirdiğim için, çenem düştüğünden değil de dişim düştüğünden… Dinleniyordum, seçmenlerimizin uyarısı üzerine buraya gelmek gerektiğini anladım, geldim o yüzden. Yokluğumuz için özür dilerim fakat Cumhuriyet Halk Partili arkadaşlar konuşmam için bir fırsat sağladılar, onlara da bu dayanışma için teşekkür ediyorum. Sanıyorum ilk kez böyle bir çapraz bağ aramızda kuruluyor, sizlerin de zorda kaldığınız zamanlarda bu desteği alacağınızdan şüpheniz olmasın. Herhâlde, aslında daha iyi bir Meclis böyle olabilir.
 
TMMOB’un anayasal hakkını kaldırdınız
Artık, buradan geçtiği için Anayasa Mahkemesinde görüşülecek olan 3194 sayılı İmar Kanunu'nun 8'inci maddesinde yaptığınız değişiklik hakkında bir çift söz söyleyip bu söz hakkımı kullanmak istiyorum. Bu kanunun (i) maddesinde aslında Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliğine ve onun bağlı odalarına tanınmış olan bir hakkı kaldırdınız. Anayasa'nın 135'inci maddesine göre bir kamu kuruluşu niteliğinde olan TMMOB'nin üyeleriyle kurması mümkün olan biricik ilişki biçimini yasayla devreden çıkarttınız, vize ve buradan doğan gelir haklarını Şehircilik Bakanlığına devrettiniz.
  
Ali Ağaoğlu’nun talebini yerine getirmiş
Şimdi, sevgili arkadaşlar, bunun önceden bu yasadan olmayıp bu gece yarısı buraya gelmesi Mimarlar Odası İstanbul Şube Başkanı Sayın Mücella Yapıcı'nın bu gece sorguda olmasıyla yakından ilgilidir. Gezi Parkı'nın öcünü almaktadır Hükûmet. Bu iyi bir şey değil. Bu iyi bir şey değil, şundan ötürü iyi bir şey değil: Bakın, sizin bu akşam yaptığınız şeyi 24 Mart 2011 tarihinde meşhur müteahhidiniz, İstanbul'un her tarafına, ormanlara, çayırlara, meralara, mahalle ortalarına binlerce, on binlerce dairelik apartmanlar diken, AVM'ler diken, kentler diken Ali Ağaoğlu'nun şu talebini ne kadar net karşılıyor. Der ki Ali Ağaoğlu 24 Mart 2011'de: "Yetkim olsa mimarlar odası ve STK'larını kapatırım. "Sadece ve sadece açgözlülük, hırs, tamahkârlığın yol gösterdiği bu müteahhidin talebini bu gece yarısı yerine getirmiş olmuyor musunuz? TMMOB'yi ve onun bağlı kuruluşlarını, üyeleriyle kurabilecekleri biricik pozitif ilişki durumundan yoksun bırakıp üyelerle kuruluş arasında hiçbir bağ olmaksızın ve meslek deontolojisini kontrol edebilecek hiçbir kurum bırakmaksızın buna son veriyorsunuz.
 
Hatırlayın, Başbakanınız bundan dört beş yıl önce Rize'de etrafındaki binalara bakıp şöyle demişti: "Hain, kötü binalar yapıyorsunuz, böyle olmaz. "Peki, bunu kim denetleyecek? Bunu ancak mimarların, mühendislerin odaları denetleyebilirdi. Şimdi, bu yetkiyi onlardan aldınız, Şehircilik Bakanlığına verdiniz, kendi kendine sadece ve sadece onay üretebilecek bir kuruma meslek deontolojisini emanet ettiniz.
 
TMMOB’nin köküne kibrit suyu 
Mimarlar odasına ve TMMOB'nin köküne kibrit suyu ekmeye hazırlandınız. Odalar, mimarlar, mühendisler buna razı olmayacaklardır, bundan haberiniz olsun.
 
Darbeyi gece yarısı siz yaptınız?  
Sakın ha, sokağa çıktıklarında "darbe yapıyorsunuz" demeyin çünkü darbeyi bu gece yarısı siz yaptınız arkadaşlar.