GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Tayfun MARO
YAZARLAR
5 Aralık 2022 Pazartesi

Siyasetin yeni mecrası

24 Ocak Kararları ile başlatılan süreci, Turgut Özal, “transformasyon” kavramıyla ifade etti.

Neo liberal dönemde Erdoğan liderliğinde kimlik siyasetinin egemen olduğu süreç, “restorasyon” olarak adlandırıldı.

3 Aralık’ta Kemal Kılıçdaroğlu tarafından açıklanan “İkinci Yüzyıl Vizyonu” bakalım nasıl adlandırılacak?

Transformasyon eksidir, restorasyon eksidir. İki eksi bakalım artı verecek mi?

Kırk yıldır ödene gelen ağır bedellerden sonra, koşullar öyle gösteriyor ki pozitif bir yöneliş muhtemeldir.

Türkiye bölgede bir HUB işlevi yüklenebilir. “Endüstri 4.0”ı daha fazla gecikmeden aşıp “Endüstri 5.0”a geçebilirse Türkiye Doğu Akdeniz’de öncü ülke olma şansını yakalayabilir.

Ve bu gelişme, ülkeyi genç kuşaklarla buluşturacak yolu da açacaktır.

Yine bu bağlamda, eğitim sisteminde değişim bir zarurettir.

Sistem dengeye geri dönemiyor. Piyasayı ayakta tutan enstrümanların bir kısmı çalışmıyor. Ekonomide kamucu dönemin sinyalleri verildi.

Neo liberal dönemde piyasa ekonomisinin yol açtığı büyük hasar ve yanı sıra, ekolojik çöküş; kamucu ekonomiyi yeniden insanlık gündemine taşıdı. Çıkış, kamucu ekonomi.

Üretimde akıllı sistemlerin devreye girmesi yeni sosyolojiyi de gündeme getirdi. Emek yeniden tanımlanacak. İşçi sınıfı tarih sahnesinden çekiliyor.

Kent yoksulluğu üzerine yapılan kavramsal çalışmalarda, yeni toplumun ortaya çıkışı uzun zamandır tartışılıyor. Siyasetin bu değişim ihtiyacını bir an önce algılaması gerekiyor.

Uzun sözün kısası, yıllardır dile getirdiğim, “yeni bir dil kurmak ve her şeyi yeniden söylemek lazım” düsturu galiba gerçek oluyor.

O bildiğimiz siyasetin o mutad mecralarda sürdürülebilirliği artık yok. Yeni parti programlarına, yeni kadrolara, yeni örgütlere, yeni bakış açılarına ve mutlaka yeni bir dile ihtiyaç var.

İkinci yüzyıl vizyonu doğru anlaşılırsa siyaset yeni mecrasını bulur, yeni Dünya düzeninde Türkiye’nin önü açılır.

Değişim kaçınılmaz. Mesele, “Değişimi biz kendiliğimizden mi gerçekleştireceğiz,gerçekleştirmeye mecbur mu bırakılacağız?” sorusunda düğümleniyor.

24 Ocak Kararları ile başımıza gelenler ve getirilenlerden ders alınmıştır, herhalde…