GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Tayfun MARO
YAZARLAR
19 Kasım 2022 Cumartesi

İnsanlık halleri

Yeryüzünü mülk edinen insan zalim, kötü, ikiyüzlü olmakla malul.

İktidar üreten toplumsallığın beslendiği en derin kaynak, yalan. 

İnsanın kötü nitelikleriyle baş etmek için edinmeye çalıştığı iyi insan kimliğini oluşturan değerler ise vicdan, akıl ve iyilik...

İnsan türünün kimliğinin oluşumunda birbiriyle çatışan değerlerin ortaya koyduğu gerçek; insanlık durumu, kötünün etkisinde olan bitenin bir özeti gibi... kötülerin bariz üstünlüğü söz konusu. 

İdollerimiz, sanatçılarımız, edebiyatçılarımız, düşünürlerimiz, bilim insanlarımız, siyasetçilerimiz hep sistemin bekası için çalışırlar, ama iktidar saflarında ama muhalefet saflarında… 

Yürüyen gerçek; Sistemin iki ayağı var, iktidar ve muhalefet. Sisteme atıp tutmak isteyenler muhalefette, sistemle kavgadan uzak duranlar iktidar çevrelerinde bir araya gelerek karşılıklı atışmak suretiyle siyaset yaparlar. Sistemin kendini yeniden üretmesini sağlayan dinamizmin temelinde bu çatışma vardır.

Ancak çatışan grupların sistemle gerçekten kavga etmesine göz yumulmuyor. İki kutuplu dünya düzeni sonlandıktan sonra, kapitalizmin Dünya sistemi olarak tesciliyle birlikte, söylevden öte muhalefete izin verilmiyor.

Her insan dünya nimetlerinden payına düşeni talep ediyor. Ne ki kurulan tüm sistemler insanın bu talebini karşılamaktan ziyade, karşılamamanın koşullarını hazırlıyor.

İnsan kusurlu bir yaratık. Hayvanlar gibi mükemmel değil. Akıllanarak yeryüzünde hayata tutunmak zorunda. 

Ne var ki akıllanması sonucu kurduğu sistemler insanı yoksulluğun ve yoksunluğun kucağına bırakıyor. Nasıl bir akıllanma ise! 

Akla ziyan akıllanma sonucu olsa gerek, çatışma kültürü çok zengin.

Hayata tutunmak için yeryüzüne sahip olmayı, tabiata hükmetmeyi çıkış olarak gören insan, bunun aslında çıkışsızlık olduğunu görmek istemiyor.

Yeryüzünün insanlığa tanrı lütfu olduğu yanılgısı, gerçekliğin bilgisine varmayı engelliyor.

Sürgit tabiatla çatışmanın insanlığı getirdiği yer ve yaşanan büyük bozgun, uygarlık krizi olarak karşımıza çıktı.

Tabiattan öğrendiklerimizi tabiata satarak ve dünya nimetlerini gasp ederek gelinecek yer, uygarlığın sonuymuş.

İnsanlık halleri işte…