GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ümit YALDIZ
YAZARLAR
9 Haziran 2010 Çarşamba

Neden ben?

CHP Genel Sekreteri Önder Sav ile gerçekleştirdiğimiz olay röportaj, deyim yerindeyse ortalığı kasıp kavurdu. ’¶
Röportaj, irili, ufaklı bine yakın internet sitesi/haber portalı, basılı gazetelerin resmi sitelerinin yanı sıra, aralarında NTV, CNN, Star, Fox, Kanal D gibi ulusal ölçekli onlarca televizyon kanalı ve yüzlerce radyo ile 15’’i ulusal ölçekte olmak üzere 100’’ün üzerinde gazetede birinci sayfadan yer aldı.
Üç bölümden oluşan röportajın her bölümü internet sitelerinin manşetlerinde, gazetelerin birinci sayfalarında (manşet, sürmanşet), televizyonların prime-time haber bültenlerinde yer buldu kendisine.
Köşe yazarları halen röportaja ilişkin düşüncelerini kaleme almaya devam ediyor. Hala yasası bile çıkarılmayan internet medyasının gücünün de en net göstergesiydi bu röportaj aslında. Yaklaşık bir yıl önce yola çıkarken, geleceğin gazeteciliğine yatırım yaptığımızı biliyorduk ama yayılma hızı bizleri de şaşırttı açıkçası.
Sadece Türkiye’’de değil, dünyanın pek çok yerinden yayın yapan haber portallarının röportaja olan ilgisi şaşırtıcıydı doğrusu.
**
Türk medyasının emeğe saygıya olan duyarlılığı göz yaşartacak cinstendi. Başta, Hürriyet gibi Türk medyasının amiral gemisi gazeteler olmak üzere (Bir iki istisna dışında) hemen tamamı dev röportajın yayınlandığı, İzmir’’in, Ege’’nin İnternet Gazetesi www.egedesonsoz.com’’un adını kullanmış, hakkını teslim etmişti.
Ve iddia ediyorum’…
Bu röportaj, şu veya bu kanalla en az 50 milyon kişiye ulaştı. Daha fazla olabilir ama kesinlikle daha az değildi. Halen ulaşmaya da devam ediyor.
Edirne’’den Ardahan’’a, hatta Avrupa’’ya, ABD’’ye, Asya’’ya, Afrika’’ya kadar’…
Röportajı sadece egedesonsoz.com’’dan okuyanların sayısı üç günde yarım milyona ulaştı.
Türkiye’’de resmi rakamlara göre 40 milyona yakın internet kullanıcısı, 5 milyonun üzerinde ulusal gazete tirajı, belki de bir o kadar da yerel ölçekte gazete satışı söz konusu’…
Saydığım ekranlardaki ana haber bültenlerini ise 70 milyon kişi izliyor.
Bu gerçeklerden hareketle 50 milyon rakamında kesinlikle ısrarcıyım. Şimdi sıra geldi dev röportajın perde arkasında yaşananlara’…
Akıllara takılan ve üç gündür yanıtlamaya çalıştığım sorulara’…
**
Gazetecilerin, siyasi çevrelerin özellikle de Angora’’nın yanıtını aradığı ilk soru haliyle Önder Sav neden konuştu? oldu.  
Çünkü, yarım asrı geçkin siyasi yaşamında ilk kez konuşmuş, son dönemde attığı cesur/kararlı adımlar ve ’‘dik’’ duruşuyla CHP’’nin sigortası, Türk siyasetinin önünü açan adam olduğunu ortaya koymuş bir tecrübe abidesinden söz ediyoruz.
Ve de son derece ketum birinden’…
Zaten röportajın olay yaratmasının altındaki en önemli faktör buydu. Ve de konuşmanın içeriğinde, satır aralarında saklı gerçeklerin ağırlığı’…
Öncelikle şunu söylemeliyim.
Genel Sekreter Sav, bana ulaşıp/haber gönderip, ’‘Ankara’’ya gel, konuşalım’’ demedi. Ankara’’ya giden de ’‘konuşalım’’ diye iki aydır ısrar eden de bendim. Kurultayda sözünü aldım. Ve iş bitti.
İnanıyorum ki bu soruyu soranların (özellikle gazetecilerin) aklına bu sürecin en kilit adamı Sav’’la konuşmak gelmemiştir.
 ’‘Zaten konuşmaz’’ diye düşündüklerinden ve de gerçekten akıl edemediklerinden.
4-5 gazetecinin ısrarla konuşmak istediğini biliyorum öncesinden. Ama Sav tercihini benden yana kullandı.Nedenini sonraki satırlarda bulacaksınız zaten.
*
İkincisi, siyaset yapmak kadar yazmak da zordur. Yapmanın zorluğunu yaşayan Sav ile yazmanın zorluğunu yaşayan ben, aradaki yaş/tecrübe farkına rağmen ortak bir noktada birleşiyor, ortak bir dilde anlaşıyorduk.
Yazdıkları için işinden olmuş ben ile yaptıkları/yapmaya çalıştıkları için koltuğundan olma riskini alan Sav’’ın birbirini anlaması da normaldi bu açıdan bakabilenler için. Birileri içinse hariçten gazel okumak kolay, her zamanki gibi kolaydı!
Yani’…
Yanisi şu. CHP’’yi içine düştüğü lider buhranından kurtaran, bunu yaparken de ’‘elini değil, başını’’ taşın altına koyan Sav’’ın konuşmaya her zamankinden çok hakkı vardı.
O da bir bu hakkını tepe tepe kullandı.
**
Öte yandan Sav neden konuştu sorusu kadar ’‘Neden sana konuştu?’’ sorusunun da yanıtı aranıyordu. Aldığım yüzlerce tebrik telefonun satır aralarında ’‘Neden sen?’” sorusu saklıydı. Meslektaşlarımdan kimi partililere kadar onlarcasında aynı soru’…Ankara’’dan gelen telefonların bir kısmında Angora kokusu, Angora’’nın merakı vardı. Röportajın içeriğinden çok ’‘Neden sen?’’ sorusunun yanıtını arıyordu Angora’’ya yakın kaynaklar.
**
Birine şu yanıtı verdim. Deyin ki o merak eden(ler)e, ’‘İki yıl önce Deniz Bey’’den randevu alan, İzmir’’de verdiği sözü, Ankara’’da unuttuğu gazeteciymiş o.
Ve ekleyin; hükümetin İzmir’’i siyaseten muhasara ettiği 2008 yazında arsenik krizine karşı en net ve sert duruşu sergileyip, bedelini işsiz kalarak ödeyen bir gazetecidir o.
Hatta Başbakan’’ın Melih Gökçek’’in iftarında yaptığı açıklamanın ardından kaleme aldığı, ’‘Yok öyle yağma’’ başlıklı yazıyla Baykal’’ı, Özyürek’’i, Susam’’ı üç gün sonra konuşturmuş,  o tarihe kadar partisi tarafından siyaseten yalnız bırakılan Kocaoğlu’’na örgüt desteğine kavuşturmuş gazetecidir o.
(Yazının içeriğiyle yapılan açıklamanın içeriği aynı olup hatta kimi cümleler de aynen alıntıdır)
Ve deyin ki;
İzmirli duruşunu bozmayan, doğruya doğru, eğriye eğri diyebilen ama Sav’’ın İzmir ekibine, birilerinin ağzıyla ’‘çete’’ diye hitap etmemiş, birileri gibi Önder Bey’’le siyaset yapanları ötekileştirmemiş, faşizan bir bakış açısıyla ’‘siyah-beyaz’’ ayrımı yapmamış, onları da CHP’’nin bir parçası olarak görmüş, görmeye de devam eden bir gazetecidir o.
Deyin ki; Birileri gibi dönemsel, mevsimsel değil, dört mevsim siyaset yazan, sadece İzmir değil, Türkiye’’yi analiz etmeye çalışan, genç ama Baykal’’ın, Ecevit’’in Bakan/Vekil olduğu yaşta bir gazetecidir o.
Ve ekleyin;
Kasetli komplonun ardından çok bilinmeyenli bir denklemle karşılaşan CHP’’nin, bu denklemi ancak Kılıçdaroğlu ile Sav ittifakı ile çözebileceğini, Kılıçdaroğlu’’nun adaylığını açıkladığı 17 Mayıs Pazartesi değil, 15 Mayıs Cumartesi günü görmüş, kaleme almış bir gazetecidir o.
(Meraklıları için ’‘Ya Kılıçdaroğlu-Sav uzlaşırsa’’ başlıklı yazı arşivimde mevcuttur)
’‘Bu öngörüsü nedeniyle kurultayda Sav tarafından bizzat tebrik edilmiş, röportaj sözü tescil edilmiş bir gazeteciymiş o’’ deyin’…
**
Bu kadarıyla anlamazlarsa mı?
O zaman ne derseniz, deyin’…
Son olarak da şunu ekleyin’…
Doğru adamla, doğru zamanda konuşan Ümit Yaldız’’ın derdi sansasyon yaratıp, ünlü olmak değil’… O nedenle de röportajda adı geçenleri yıpratıp, karşılık vermeye, polemik yanatmaya zorlamaz kimseyi. Ama Sav’’ın sözü üzerine sözü olan varsa da dinleyip, değerlendirmekten kaçınmaz.
*
Not 1: Türk medyasına habere duyarlılık, emeğe saygı noktasında teşekkür ederken İzmir medyasındaki kısırlığın/kıskançlığın da altını çizmek gerekiyor.
Bir arkadaşım ironik bir yaklaşımla dedi ki; "New York Times, Le Mond ve Yeni Asır dışında tüm gazetelerde yer buldu röportajın." Sanırım demek istediğim anlaşılmıştır.
Ama röportajın hakkını İzmir’’de veren iki kuruma özel teşekkür. Mehmet Karabel idaresindeki Ege TV ve Aylin Süphandağlı’’nın başında bulunduğu Ege Telgraf Gazetesi.
Ulusal gazetelerin ilavelerini saymıyorum. Çünkü hemen tamamının ana sayfalarındaydı röportaj.
Ama İzmir’’den yapılan, olay röportaja olan duyarsızlığın altında ben başka şeyler arıyorum. Ve bu başka şeyler yüzünden de bizden yani İzmir medyasından ’‘cacık’’ olmaz arkadaşlar. Kimse kusura bakmasın.
 
Not2: Tebriklerini ileten meslektaşlarım başka olmak üzere herkese teşekkür ediyorum. Özellikle de röportajı köşesine taşıyan Milliyet Ege Yazarı Feyzi Hepşenkal'a...

Not3: Önder Bey ile fotoğraflarımızı çeken özel kalemi Suzan Hanım'a özel teşekkür...

Not4: Yarın, Sav röportajının şifrelerini kaleme alacağım. Ne demek istedi? Neden konuştu? Sorularına daha net yanıt arayanlar için’…