GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ümit YALDIZ
YAZARLAR
26 Mayıs 2010 Çarşamba

İzmirli başkanların kurultay karnesi

Kurultay sonrasına ilişkin değerlendirmelerde önceki gün genel durumu, ikinci gün İzmir’’i masaya yatırdık. Bugün İzmir’’den, İzmir’’in başkanlarından dem vuracak, kurultayın hangi belediye başkanına güç verdiğini, hangisinin altını boşalttığını, hangisi için de tasfiye süreci başlattığını ortaya koymaya çalışacağız.
Büyükşehir Belediye Başkanı Kocaoğlu, öyle ya da böyle İzmir siyasetinde önemli bir aktör olduğunu/önümüzdeki süreçte de bu noktada bir güç olacağını ortaya koydu.
Önceki döneminin aksine siyasette ’‘Ben de varım’’ tavrını kurultayda da sürdürdü. Bornova kongresi sonrası yaptığı ’‘Adam/Şalgam’’ benzetmesi kadar olmasa da istediğini almış olarak döndü İzmir’’e’…
Kimin adam, kimin şalgam olduğunu (Tabi ki siyaseten) gösteren ise, Baykal’’ı, ekibini, muhaliflerini dize getiren Genel Sekreter Önder Sav ve ekibiydi.
Tüm bunları yaparken tabi ki CHP’’nin ve de ülkenin de önünü açan, bir taşla sürüyle kuş avlayan da oydu.
İlçe belediye başkanları arasında kurultaydan en güçlü çıkan kuşkusuz, Sav ekibinin başkenti Karabağlar’’ın Belediye Başkanı Sıtkı Kürüm’’dü.
Gerektiğinde başkanlığını unutup alternatif liste toplantısı yapan Gürsel Tekincilerle, ekibin selameti açısından kavgaya bile tutuşan Kürüm, yıllara dayanan siyasi tecrübesi, 8 yılı aşkın ekip adamlığı, Sav yapısının İzmir’’deki 2 nolu ismi olmasıyla zaten sürecin doğal galibiydi.
Bir de siyaseten altı tamamen boşalanlar vardı tabi ki. En Baykalcı Cevat Durak, son Baykalcı Hakan Tartan, Ercan Tatı ve Kamil Sındır gibi.
Yapılan PM listelerinde Hatice Tatlı’’yı göremeyen Bayraklı Belediye Başkanı Hasan Karabağ da mutlu değildi ama Karabağ’’ın en azından ilçe kongresi sürecinde ekiple birlikte kazandığı zafer tazeliğini koruyordu.
Abdül Batur da mutlu olmanın bir yolunu bulmuştu.
Ama özellikle Tatı ve Tartan açısından kurultay kayıp değil hezimetti.
**
Genel Başkanlık kulislerinde bile adı geçen/adını geçiren Tartan’’ın, ilçe kongresinden itibaren siyaseten attığı tüm adımların hatalarla dolu olduğu kurultayda bir kez daha ortaya çıktı.
Sadece güçten yana tavır alıp, süreci iyi analiz edemeyen Tartan, belediye üzerinden gönderdiği SMS’’lerdeki ’‘Deneyimli siyasetçi’’ sıfatını da hak etmediğini ortaya koyuyordu.
İlçe kongresinde kendisi gibi DSP-YTP kökenli İl Başkanı Nalbantoğlu ile İlçe Başkanı Aytekin Tunus’’u son virajda yalnız bırakan Tartan, bu iki isme destek veren ekibini cezalandırmış, ilçe kongresindeki hezimetin siyasi faturasını kendisi gibi anında renk değiştirmeyen, Sav-Kocaoğlu ittifakına yakın duran çalışanlarına, bürokratlarına kesmişti.
Baykal ekibinin Genel Başkan adayı olmak için son ana kadar Ankara’’da kulis yapan Tartan, il başkanlığındaki Baykal’’a destek amaçlı ’‘belediye başkanları’’ toplantısında üç aylık bakanlığı dönemine atıfta bulunarak, o dönem bakanlığına bağlı SSK Genel Müdürü olan Kılıçdaroğlu hakkında da ’‘yorum’’ yapıyordu.
Ankara kulisleri Tartan’’ın Kılıçdaroğlu hakkında yaptığı yorumla çalkalanırken, gençlik ve kadın kollarına tahsis ettiği otobüsün içler acısı durumu da yolculuk eden bir genci hastanelik ediyor, gençler Sevgi Adamı Tartan’’a karşı kazan kaldırıyordu.
Sonuçta ’‘Deneyimli Siyasetçi’’, Eski Bakan, Şair-Yazar-Gazeteci Başkan Dr. Hakan Tartan açısından bu kurultay feci şekilde hezimetle sonuçlanıyordu.
Bir yolunu bulup bakanlığı döneminde kendisine bağlı bürokrat olan Kılıçdaroğlu’’na kendisini affettiremezse Tartan’’ın değil Büyükşehir, Konak adaylığı bile tehlikede.
Çünkü, Sav’’ın bu ismi uzun süre affedeceğini sanmıyorum.
 
Tatı’’nın durumu da Tartan’’dan farksızdı. PM Üyesi Süne’’yi kutlamak için Karabağlar’’dan Başkan Kürüm Buca’’ya kadar giderken, Tatı o toplantıda yoktu. Sanıyorum yakın siyaset arkadaşlarının (Kemal Karataş, Ahmet Ersin, Susam gibi) yaşadığı hezimete üzülmekten, İlçe Başkanı Süne’’nin parti büyüğü oluşuna sevinemiyordu.  
Kendi adıma Tartan’’ın da, Tatı’’nın da bundan sonra siyaseten hangi adımı atacağını merak ediyorum. Tatı’’yı bilemem ama Tartan, 2012’’de Cumhurbaşkanı adayı da olursa şaşırmam doğrusu.
Bornova Belediye Başkanı Prof. Dr. Kamil Sındır’’a gelince;
Siyasette yeni olduğunu ama ’‘dik’’ bir duruşuyla takdir topladığını her fırsatta vurguluyoruz. Aziz Başkan’’ın karşısına yakın dostu son Baykalcı Ertürk Çapın için dikilişinden, MYK Üyesi Susam ve Sayan’’la birlikte Bornova siyasetinde kendisine alan açmaya çalışmasından kaynaklı bir hezimet yaşadı kurultayda.
Tanıdığı, samimi olduğu tüm isimler tasfiye edildi Sav tarafından.
Üç başkan arasında siyaseten durumu kotarma/kurtarma şansı olan tek isim de yine Prof. Sındır’’dır. Siyaseten yeni/acemi oluşunu öne sürüp, sonrasında atacağı adımlarla tabi ki.
Dostum Abidin Fidan ve kardeşi Zeki Fidan’’ın ataması da gösterdi ki Sındır, siyasette doğru adım atmak istiyor. Ancak zamanlama hatası yapıyor. Yani timeing sorunu yaşıyor.
Atandıkları koltukları sonuna kadar hak eden iki kardeşi zor durumda bırakan Sındır’’a tavsiyem, siyaseten kendini gözden geçirip, gerekirse de bir süre uzaktan bakıp, yerel hizmete ağırlık vermesi.  
Yoksa Dimyat’’a pirince giderken evdeki bulgurdan olabilir o da.
**
Sav ekibinin direksiyona geçtiği İzmir’’de başta bazı belediye başkanları olmak üzere çok sayıda siyasetçinin işi artık kolay değil.  
Yerel seçime 4 yıl gibi uzun bir süre olması, bu sürede değişen dengelerde doğru yerde durmaları, belki durumu kurtarabilir. Önlerinde en az iki kongre süreci var çünkü.
Genel Başkan’’ın, Genel Sekreterin adayı olmak tabi ki önemli ama şart da değil yerel siyasette.
En önemlisi halkın adayı olmak, siyaset yerine yerel hizmette parlamak’…
Sevgi adamı Tartan başta olmak üzere tamamı için geçerli bu durum.
Aylardır Baykal’’ın adayı/adamı olmak için harcadıkları enerjiyi yerel yönetim hizmetlerine yansıtır ve halkın adayı olmayı başarabilirlerse önlerinde hiçbir güç duramaz.
Buna en iyi/doğru örnek İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’’dur. Hiçbir dönem Baykalcı olmamış aksine Baykal’’a muhalif duruş sergileyen bir yapıyla hareket etmiş, dostu Yüksel’’in istifası ve Tayland seyahatinde Baykal’’a meydan okuyan bir duruş sergilemiştir.
Ama halkın adayı olduğu için zorunlu olarak Baykal’’ın da adayı olarak yüzde 57’’ye giden yolu kendi elleriyle açmıştır.
Benden söylemesi’…
Kurultayın en kazançlı isimlerinden biri de Çiğli’’nin Belediye Başkanı Metin Solak oldu. Partiden ihraç edilen Solak’’a dönüş vizesi bizzat Genel Sekreter Sav’’ın imzasıyla çıkabilir. Muhaliflerin dönüşüyle partide yeni ve beyaz bir sayfanın açılmış olması Solak’’ın şansı.  Menemen Belediye Başkanı Tahir Şahin’’i de Sav ekibiyle uyumlu hatta mutlu gördüm.
**
En net duruş ise Karşıyaka Belediye Başkanı Cevat Durak’’a aitti. Ekibin İzmir’’den tasfiyesi sürecindeki kozmik yapılanmanın mimarı ve Baykal’’ın en sadık başkanı Durak, Genel Başkanı’’nın başına gelenlerden sonra ortalıkta gözükmedi.
Sanıyorum en küçük bir talepte de bulunmadı.
Birileri gibi anında manevra ile dönmedi, kaderine razı bir görüntü sergiledi. Yeni dengeler içinde belki ’‘büyük’’ planları suya düşmüş olabilir Durak’’ın. Ama ’‘dik ve net’’ duruşuyla orta vadede kent siyasetinde yine sahne alabilir.
İşi hiç kolay değil ama siyasette kimin/ne zaman/ne olacağı da belli olmaz .  
Ama İlçe Başkanı Ertam Özen için aynı şeyleri söyleyemem. Sav ekibinin uzun yıllar önemli ismi olarak adından söz ettiren Özen, Genel Sekreter ekibinin İzmir’’den tasfiyesi sürecinde Baykal’’ın adayı olarak karşısına dikilmenin siyasi faturasını, yakın zamanda posta kutusunda görebilir.
Ve Gaziemir’…
Sav ekibinin ’‘hareketli’’ çocuğu Yüksel Demirsoy, Kurultay salonunda kasket hamlesiyle ülke genelinde adından söz ettirdi.
İl kongresi sürecinde adaylık şansını deneyerek, Baykal’’ın adayına meydan okuyan ancak bunu yaparken ekibine de zor anlar yaşatan Demirsoy’’un PM beklentisi gerçeğe dönüşmedi.
Ama Halkçı Kemal’’e Karaolan kasketi takarak adından söz ettiren Demirsoy’’da beklenti bitmedi, bitmez de.
Önce Bulgun’’un yerine il başkanlığı olmazsa milletvekilliği’…
Arkasında kapı gibi duran Halil İbrahim-Birsen Şenol’’u da unutmamak gerekiyor.
Bakalım Şapkadan ne çıkacak?
Birlikte göreceğiz.