GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ümit YALDIZ
YAZARLAR
18 Mayıs 2010 Salı

Kapıkulu mu olacaksınız, özgür bireyler mi?

Ne demişti 1973’’te CHP Zonguldak Milletvekili Bülent Ecevit, İsmet Paşa ile yarıştığı Kurultay’’da (’…)
Ya sosyal demokrat bir partinin özgür bireyleri olup bana oy vereceksiniz ya da bir kapıkulu gibi davranıp Paşa’’ya’… Karar sizin?
Ve Karaoğlan’’a zaferi getiren, Paşa’’yı da kurduğu partiden istifaya götüren bu sözler oldu.
Çünkü, CHP delegasyonu ’‘kapıkulu’’ gibi değil, sosyal demokrat bir partinin özgür bireyleri gibi davrandı. Karaoğlan efsanesi birkaç yıl sonra yüzde 40’’ın üzerinde bir oyla iktidara yürüdü.
Bugün yaşanan da aşağı yukarı aynı’…
Yaşı ve siyasi başarısızlığı nedeniyle İsmet Paşa ile aynı kaderi paylaşan Deniz Baykal, iğrenç bir seks tuzağı ile alaşağı edildi. Baykal ile İsmet Paşa arasındaki tek fark, Paşa’’nın kasetinin olmaması, bel altı bir saldırıya maruz kalmamasıydı.
Ama gerek örgütün gerekse de seçmenin ’‘değişim/dönüşüm’’ baskısı, her ikisi için de aynı dozda mevcuttu.
*
CHP, 37 yıl sonra aynı sınavdan geçiyor. Bir yanda 72 yaşında, kaset mağduru Baykal.
18 yıldır genel başkan. 10’’un üzerinde kurultay kazanan ama hiç seçim kazanamayan bir lider.
Diğer yanda ’‘Gandhi, Obama, İkinci Kemal, İkinci Karaoğlan’’ benzetmeleriyle halkın adayı Kemal Kılıçdaroğlu’… Ve halkın adayını örgütün adayına dönüştüren Baykal’’ın yarım asırlık dostu Genel Sekreter Önder Sav.
Eğer MYK’’nın ve bir grup kapıkulunun ’‘dön’’ çağrısına uyarsa Baykal’’ı bekleyen son, İnönü’’den farklı değil.
*
Peki, anketlerde CHP’’yi iktidara taşıyacağı görülen, 60 milletvekilinin desteğini hemen alan, 50’’den fazla il başkanının, ilçe örgütlerinin, yüzlerce kurultay delegesinin, parti üyesinin adayı Kılıçdaroğlu’’na MYK’’dan yapılan fren ne anlama geliyor?
Ve Deniz Baykal bu frenin neresinde?
Dedik ya dün; Kılıçdaroğlu’’nun bu çıkışı Baykal’’ın dönüşünü imkansız hale getirecektir diye’… İşte Baykal orasında bu işin’…  
Baykal’’ın dönüşünün imkansızlaşması da mevcut MYK’’nın topyekun değişeceği anlamına geliyor. Genel Başkan Yardımcısı ve azılı Kılıçdaroğlu karşıtı Yılmaz Ateş diyor ki iki gün önceki demecinde; ’“Bu partinin sahibi Genel Merkez, MYK, İl ve İlçe örgütleridir’”
Sayın Ateş’’e buradan sormak isterim. Seçmen yani ’‘halk’’ bu tanımın neresinde?
Yıllarca ’‘Halk Partisi, ’‘Halk Fırkası’’ olarak bildiğimiz, halkın partisi sandığımız CHP, ’‘sabık’’ genel başkan Baykal’’ın seçtiği bir avuç kişininmiş meğerse. Ateş’’in sözlerinden bu çıkıyor.
İşte dün yaşanan MYK krizin altında da bu bakış açısı yatıyor.
Partinin sahibi halk olsaydı, Kılıçdaroğlu’’nun adaylığı noktasında ’‘bayram’’ eder, yer yerinden oynardı. Partinin sahibi halen ’‘Baykal ve bir grup yakini’’ olunca işler değişiyor. Bir anda dozu her geçen gün artan, iktidar tarafından gün be gün kaşınan, ’‘siyasal ensest’’ ya da ’‘aşk-ı memnu’’ skandalı unutuluyor, ’‘Küçük olsun, benim olsun’’ felsefesiyle koltuğun/makamın derdine düşülüyor.
Evet. Demokratik zeminde hiç kimse Kılıçdaroğlu’’nu desteklemek zorunda değil. Pekala, aday çıkarabilir bu isyankar yapı. İzmir’’den bile namzetler var. Konak Belediye Başkanı Dr. Hakan Tartan mesela’… Yılmaz Ateş, Mehmet Sevigen, Savcı Sayan yapısının adayı olmaya dünden razı.
Hem onun üç aylık bakanlığı sırasında Kılıçdaroğlu SSK’’da bürokrattı ya. Eskiden de olsa ast-üst ilişkileri söz konusu.
Ve Tartan, Kılıçdaroğlu’’na karşı ’‘güçlü’’ bir aday olacaktır. Yeter ki kendisine Konak ilçede seçim/kongre kaybettiren Baykal el versin!
Neden Baykal diye tutturuyorsunuz o zaman? Dikin Tartan’’ı Kılıçdaroğlu’’nun karşısına ya da bizzat kendiniz dikilin. Baykal’’ın gölgesinden çıkın, sırtından inin artık. Aldığı yaradan sonra kimseyi taşıyamaz durumda Baykal. Yarasını tedavi edin ama daha önce inin adamın sırtından.
**
İyi ki herkes ’‘kapıkulu’’ olma noktasında değil. Kılıçdaroğlu aslanlar gibi çıkıp adaylığını açıklarken, örgütün omurgası Genel Sekreter Önder Sav, yürekli bir duruşla Baykal’’ın karşısına geçebiliyor.
Ve bakın neler söylüyor destek açıklamasında?
’“53 yıllık siyasi geçmişi olan bir siyaset adamı olarak, CHP gençlik kollarından yetişen, kademe kademe bu partide pek çok görevi üstlenmiş olan bir siyasetçi olarak, aklımı, duygularımın önüne koyarak, ülkenin gerçeklerini görerek, partimizin içinde bulunduğu sıkıntıları değerlendirerek, önümüzdeki sürecin ne şekilde aşılması gerektiğini görerek, CHP Genel Sekreteri Önder Sav olarak Sayın Kemal Kılıçdaroğlu'nun adaylığını destekliyorum. Bundan sonra kim aday olursa olsun benim tavrım hiç değişmez’”
**
Üç nokta çok önemli bu açıklamada’… Öncelikle ’‘aklımı, duygularımın önüne koydum’’ diyor Sav. Duygularıyla hareket eden Sav, 50 yıllık dostu, 20 yıllık siyaset arkadaşı Baykal’’ı yalnız bırak(a)mazdı çünkü.
Arkadaşını kurtarsa partiyi batıracak, sonunda her ikisini de batıracaktı. Aklını kullanıp her ikisini de kurtarmış, CHP’’ye iktidar yolunu açmıştır. Ve son cümlede altını çizdiği gibi ’‘Kim aday olursa olsun tavrım değişmez’’ diyerek aslında arkadaşına da meydan okumuştur.
Bu yürekli duruş, alkışı hak etmiştir.
Devekuşları(!) gibi başını kuma gömüp, hazin sonu beklemek yerine, halkın adayını partinin/örgütün adayına dönüştürmüştür.
’‘Baykal’’ın gözlerine bakıp, Deniz’’i görenlerden müteşekkil’’ MYK’’daki 19 kişinin ya da Baykal’’ın sırtında yıllarca asalak gibi siyaset yapanlar bunu anlayamaz, kavrayamazlar.
**
Kılıçdaroğlu ismi halkta heyecan yaratmış, değişim/dönüşüm ve parti içi demokrasi yolunda umut vermiştir.  Hiç kullanmadığı alt kimlikleri üzerinden AKP’’ye, Sarıgül’’e ve BDP’’ye korku salmış, ikinci Karaoğlan vakası ’‘geliyorum’’ demiştir.
Güneşin balçıkla sıvanmayacağı gerçeğinden hareketle, Kılıçdaroğlu’’nun iktidar yürüyüşü, kapıkullarınca engellenmeye çalışılsa da hür ve bağımsız delegasyonun kararıyla 22 Mayıs’’ta tescillenecektir.
Bundan en küçük bir şüphem bile yok. Diğer taraftan kapıkullarına ise yol görünmüştür. Temizlik büyük olacaktır anlaşılan. Zaten koparılan fırtınanın altında da bu gerçek yatmaktadır. Sav’’ın adayı Kılıçdaroğlu, ’‘onların’’ adayı olamayacak, olmayacaktır.
Çünkü, onların birinci tercihi, yıllarca gölgesinde yattıkları Baykal’’dır. Halen Deniz’’in gölgesinden medet umsalar da artık o gölgenin Baykal’’a bile yetmediğini göremeyecek kadar körleştiklerini ortaya koymuşlardır son süreçte.
Ve büyük temizlik sonrası, Atatürk Orman Çiftliği ve çevresinde sabah sporu yapan siyasetçi sayısında artış yaşanabilir.
Ve spor iyidir. Zinde tutar adamı. 72 yaşında bile. Birileri spor yaparken birilerinin de varoşları, köyleri dolaşması, CHP’’nin 30 yıllık iktidar özlemine son vermesi gerekecektir. İşte o iş de Kemal Kılıçdaroğlu ve yeni ekibine düşecektir. CHP’’yi ve Türkiye Cumhuriyeti’’ni kuran Mustafa Kemal’’den sonra partinin başına geçecek İkinci Kemal’’e’…
Siyaset uzun bir maratondur.
Kimi sonuna kadar sabah koşusu yapar, kimi de dibine kadar siyaset!
Kimi kapı kulu olmayı seçer kimi aklı/vicdanı hür, tam anlamıyla özgür bir birey.