GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ümit YALDIZ
YAZARLAR
10 Mayıs 2010 Pazartesi

Ve Deniz bitti, karada kimler görünüyor?

Bu yazıya Baykal’’ın ’‘istifa’’ kararını açıklamadan önce kaleme almıştım.
Başlığı sadece 'Deniz bitti!' idi. 
Gerekçe olarak da şöyle demiştim.
’‘Anlaşılan o ki, yarım asrı geçkin siyasi mücadelesi boyunca dev dalgaları aşan, ’‘Deniz bitti, kara göründü’’ propagandalarının üstesinden ustaca gelen Baykal, son dalgaya teslim olacak.
Çünkü, bu dalga ötekiler gibi değil.
Şiddetli bir depremin ardından gelen ve önünde ne varsa yutan tsunami’…
Bu kez ’‘kara’’ gerçekten göründü galiba’’.
İstifa kararıyla kara göründüğüne göre, karada neler olduğuna göz atmamız şart oldu.
 
**
Birileri gibi şokta falan değilim.
Baykal, yapması gerekeni, kendine yakışanı yaptı.
 ’‘Şuyu-u vukuundan beter’’ demiştik ya’… Vukuundan çok şuyu-undan korktu ve partisi için en doğru kararı aldı.
Belki de lider olmak böyle bir şey. Gerektiğinde çekip gitmeyi de bilmek gibi...
Çünkü, Deniz Baykal, kendini kurtarmak için koca gemiyi batırmayı göze alacak bir kaptan değildi.
Olmadığını da, bu onurlu kararıyla ortaya koydu.
 
Giderayak ilginç mesajlar verdi Deniz Bey. Kendisine yönelik alçak komplo konusunda suçu iktidarın, yani Başbakan’’ın üzerine attı.
Siyasi konjonktüre dikkat çekerek Sarıgül’’ü de hedef aldı. Amerika’’dan, Pensilvanya’’dan gelen ’‘üzüntü dileklerini’’ samimi bularak da Fethullah Gülen’’e inandığını da ortaya koydu.
 
İstifa kararı, dört gündür kan kaybeden CHP’’yi titretip, kendine getirdi. En azından akan kanı durdurdu. Mağdur lideri oynayarak ’‘siyah-beyaz’’ ayrımıyla belki de partisine puan bile kazandırdı Baykal, giderayak.
 
**
Tabi ki tüm bunların Baykal’’ın siyasi manevrası olma ihtimali de var?
İyi düşünülmüş bir manevra.
Belki de ’‘yoğun istek’’ üzerine, istifa kararını gözden geçirecek Sayın Baykal!
23 Mayıs’’taki kurultayda tüm delegelerin imzasıyla ’‘görevden’’ kaçamayabilir.
 
İstifa kararıyla hastanın kan kaybı durmuş, topun iktidara atılmasıyla siyasi kayıp telafi edilmiş,  yeni liderle de CHP’’nin iktidar yolu açılmıştır.
Baykal, giderayak şantajcı ilan etmiş olsa da Başbakan Erdoğan, defalarca itiraf ettiği gibi, ’‘en sevdiği’’ muhalefet liderini kaybetmiştir. Başı sağ olsun, geçmiş olsun. Eminim ki üzüntüsü derindir.  
Yani Erdoğan’’ın ’‘sigortası’’ atmıştır bu istifa ile’…  
Şimdi yerine gelecek kişiye göre önlem almak, yeni söylemler geliştirmek zorunda kalacak, belki de iktidara bu kadar yakınlaşan CHP’’nin yükselişine teslim olacaktır.
**
Yani kasetli şantaj depreminden sonra oluşan tsunami Baykal’’ı yutmuşsa, Baykal’’ın istifa depremiyle oluşan dev dalgalar da AKP iktidarını yutabilir.
 
Peki, Baykal’’ın istifası ’‘çakma’’ değilse bu önemli koltuğa kim oturacak?
İşte bir yandan timsah gözyaşlarıyla liderine ağıt yakan CHP'nin gündemindeki en önemli soru bu.
Parti dengeleri açısından rahatlıkla şunu söyleyebilirim ki Genel Sekreter Önder Sav’’ın dediği olacaktır. Ama olağanüstü koşullar söz konusu olduğuna göre Sav’’ı da aşabilir bu lider sorunu’…
Kararı delege verecekse Sav en büyük belirleyici. Çünkü, İzmir’’i Baykal darbesiyle kaybetmiş olsa da 30’’un üzerinde il Genel Sekreterin kontrolünde.
Ama geri kalan başta İzmir olmak üzere 40 civarında ilin birleşme ihtimalini de atlamayalım tabi ki.
 
Olası ve akla ilk gelen genel başkan adaylarına bakıp en doğrusunu işaret etmeye çalışacağım kendi penceremden.
Kemal Kılıçdaroğlu, Gürsel Tekin, Muharrem İnce’…
Kulislerdeki üç isim.
Dürüst sıfatını hak eden, halkın dilini konuşan Kılıçdaroğlu’’nun mezhepsel kimliği öne çıktığı için aranan kan olması zor.
Tuncelili ve Alevi bir lider CHP gemisini arzu edilen limana götürmekte zorlanır.
Yalova Milletvekili Muharrem İnce’’nin işi de değil liderlik bence. İyi bir hatip ama iyi bir lider olup olmadığı soru işareti. 
Gürsel Tekin belki’… Ama lise mezunu genel başkan CHP’’yi bozabilir.
***
Ve benim adayım. Aziz Kocaoğlu’…
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı’… Piriştina’’nın ölümünden sonra oluşan kaos ortamında İzmir’’in dümenine geçti.
Baykal’’ın gidişinden sonra oluşan kaosta neden CHP’’nin dümenine geçmesin?
 
’‘Dürüst başkan’’ sıfatıyla Piriştina efsanesini bile oransal olarak 10 puan sollayıp, İzmir’’i partisinin kalesi olarak tescilledi beş yılda. AKP iktidarını İzmir ve ilçelerinden silip süpürdü.   
29 Mart 2009 seçimlerinde 4 milyonluk İzmir’’de yüzde 57 gibi rekor bir oya imza atarak, sağdan da soldan da, ortadan da oy almayı başardı.
**
CHP’’nin sahil partisi olduğunu hatırlatıp, oylarının önemli bölümünü Ege’’den aldığının altını çizersek, Ege’’nin siyasi başkenti İzmir’’in Başkanı, Ege Belediyeler Birliği Başkanı sıfatlı Kocaoğlu’’nun doğru aday olduğu/olabileceği bir kez daha anlaşılır.
Son seçimde büyükşehir adayları arasında Kocaoğlu’’nu geçen CHP’’li yok. Hatta oransal bakarsak AKP’’li bile yok.
Görev süresi boyunca en az 50 cem evi, 100’’e yakın da cami onaran/yaptıran, her kesime eşit duran, dürüst sıfatının yanı sıra ’‘adil’’ sıfatını da taşıyan Kocaoğlu, rotasını iktidar olarak belirleyen CHP için en doğru kaptan adayıdır bence.
Aziz Başkan’’ın ’‘Tokatlı’’ olduğundan hareketle Karadeniz ve İç Anadolu’’da yaratacağı sinerji de dikkate alınmalıdır. 
 
Tabi ki Kocaoğlu’’nun bu konuda ne düşündüğünü, partisinin liderliğine kaldıracak enerjiye sahip olup olmadığını bilemem. Sormadım da.
Ama merak etmeyin. Yakında bu soruya bizzat yanıt vermek zorunda kalabilir Aziz Başkan.
**
Başta lider adayı söz konusu olamaz mı?
Neden olmasın? Olağanüstü koşullar olağanüstü liderler yaratır. Serv ve Mondros’’un yarattığı Mustafa Kemal Atatürk gibi mesela’… CHP her halükarda liderini bulacaktır.
İşte bundan kuşkum bile yok.
Adı Aziz olur, Kemal olur, Muharrem olur, Gürsel olur, Önder olur’…
Ya da başka biri’…
Fark etmez.