GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ümit YALDIZ
YAZARLAR
4 Mayıs 2010 Salı

Meşe dalı etkisi!

Parti kapatmayı zorlaştıran, dahası TBMM iradesine bırakan anayasa değişikliği oylamasının sonucu, yurtta, dış temsilciliklerde ve KKTC’’de büyük bir şok etkisi yarattı.’¶
410 milletvekilinin katıldığı oylamada 327 kabul, 3 geçersiz, 2 boş ve 76 ret çıktı.
İlk turda 337 ile kabul edilen madde, 10 oy az aldı. Başta Erdoğan başta olmak üzere AKP cephesi derin bir üzüntüye gark oldu! Neredeyse bayraklar yarıya inecekti!
Yandaş olsun, olmasın, medyamız büyük puntolarla attığı manşetlerinde ’‘Kara delik, büyük fire’’ gibi başlıklar kullandı.
Köşe başlarını tutmuşlar, klavyenin tuşlarına ’‘İdil Biret, Fazıl Say’’ edasıyla vurup adeta Arşimet’’in ’‘buldum’’ sevincini aratmayan yazılar kaleme aldılar.
Söz konusu olan altı üstü AKP grubundan verilen 10 fireydi aslında.
Kimisi ’‘yürekten’’ kutladı, kimi de ’‘hain/ brütüst’’ ilan etti firecileri.
Yürekten kutlayanlara göre, ’‘AKP vekili, Erdoğan vekili’’ değil halkının vekili olmuştu isyankar AKP’’liler’… Brütüstçülere göre ise, ekmek yediği tabağa etmişlerdi.
 
Güya, AKP cephesinde ’‘hain bul’’ oyunu start almış, 336 sandalyelik grupta herkes birbirine şüphe ile bakar olmuştu. Nasıl olmasındı?
Yaklaşan seçimlerde yeniden aday olmanın, ceylan derisinde oturmanın hesabını yapan zevat, bunun Erdoğan ve takımına kayıtsız ve de şartsız teslimiyetten geçtiğini iyi bilmekteydi.
Dahası 2003’’teki 1 Mart Tezkeresi’’ne ’‘hayır’’ diyen 90 civarındaki Kürt kökenli vekillerin/bakanların tırpanlandığını biliyorlardı.
**
Tartışmalar bu temelde sürerken olayın kökenine, perde arkasına inme gayreti gösterenler de yok değildi Allahtan.
Neden/nasıl/niçin sorularına yanıt arayan gerçek gazeteciler’…
Türkiye gibi bir ülkede hiçbir şeyin göründüğü kadar çıplak olmadığını biliyorlardı.
Örneğin; parti kapatma maddesi’…
Önceki oylamaya 5 vekille destek veren Kürt Partisi BDP bu oylamada neden yoktu?
Taze kapatılmış partinin üyeleri olarak bir hafta önce ’‘evet’’ dedikleri maddede neden kader arkadaşlarını yalnız bıraktılar?
Yoksa, Osman Baydemir’’in dediği gibi, ’‘Meşe dalını’’ bir yerlerimize batırmak her defasında işlerine mi geliyordu bunların?
İşte yanıt bekleyen en önemli soru buydu bence.
**
Ya da hükümet, AKP, en başından parti kapatmayı zorlaştırmak isterken samimi miydi?
Anayasa Mahkemesi tarafından ’‘Laikliğe karşı eylemlerin odağı ilan edilip, mahkum edilen, kapatılmaktan ’‘bir’’ kişinin oyu ile sıyıran AKP’’, bu madde ile Kürt seçmene mi mesaj vermeye çalışıyordu.
Eğer öyleyse, bu mesajı vermiş mi oluyordu böylece?
Akl-ı selim Kürt seçmen gözünde AKP, kendini kurtarmayı düşünmekten öte, ’‘onların partisini’’ kurtarmaya çalışan ama başaramayan bir siyasi hareket olarak mı gözükecekti bundan sonra?
Eğer öyleyse bunu da başardılar.
AKP’’nin 1970’’lerin MSP’’sinden türeyen bir parti olduğundan hareketle, her kapatıldığında büyüyen, yaratılan mağduriyetle, traş edilen sakal misali oylarını arttıran siyasi hareket olduğu gerçeğinden hareketle, kapatmanın zorlaştırılması AKP’’nin gerçekten işine geliyor muydu?
Bu temelde Erdoğan ve ekibi için bu maddenin geçmesinin önemi gerçekten var mıydı?
Parti kapatmanın zorlaştırılması AKP ya da BDP gibi ’‘kapatılmaktan beslenen’’ siyasi hareketlerin elindeki kozlardan birini almaz mıydı?
Tıpkı ’‘türban’’ mevzusu gibi’…
Başbakan Erdoğan’’ın bu işi çözmek gibi bir amacı olduğuna hiçbir zaman inanmadım.
İnansam, meseleye özgürlük çerçevesinden bakıp destek verebilirdim.
Olmadık bir zamanda getirilen ’‘türban’’ düzenlemesi, ’‘kemik’’ seçmen yapısına verilen oyalama mesajıydı sadece benim penceremden bakıldığında.
O mesaj da ’‘biz istiyoruz, ama yaptırmıyorlar’’dan başka bir şey değildi.
’‘Yaptırmıyorlarsa daha yüksek bir oyla seçilmeli, daha güçlü olmayız’’ sonucunu doğuruyordu türbancı kesimde’…
Ve dedikleri gibi oldu. Her geçen seçimde daha da güçlendiler. Bu kesimin tartışmasız siyasi sözcüsü oldular. 57. hükümet döneminde neredeyse her gün yapılan türban eylemleri bir anda kesildi. Üniversiteye, kamu kuruluşlarına giremeyen türbanlı kesimin ağzını bıçak açmadı son 8 yılda.
Sabırla bekliyorlar’… Ama boşuna!
Çünkü, iktidarın niyeti üzüm yemek değil, bağcıyı dövmek!
**
Dünkü oylamanın da çok farklı olmadığını düşünenlerdenim.
Bir yol kazası olması, elbette olası’…
Bir anda patlak veren şehit cenazelerinin ’‘AK Kurt’’ şeklinde tabir olunan MHP kökenli AKP’’liler üzerinde ’‘meşe dalı etkisi’’ yaratması olası tabi ki.
Yeniden adaylık noktasında umudunu yitiren, parti içi muhalefetin intikamı da aynı şekilde’…
Daha da ötesi, Başbakan Erdoğan’’ın ’‘ince bir manevra’’ ile bu sonucu kurgulaması da mümkün.
CHP Lideri Deniz Baykal’’ın ’‘vekiller baskı altında’’ tezini çürütmek, Anayasa Mahkemesi’’ne gidişin bu anlamda önünü kesmek gibi bir kurgudan söz ediyorum.
Tabi ki gözler diğer kritik iki maddede’…
Anayasa Mahkemesi ve HSYK’’yı düzenleyen, kimilerine göre kurgulayan/şekillendiren o maddelerde.
Aynı sonuç orada da çıkarsa, Erdoğan’’ın kurgusu daha da netleşecek. Baykal’’ın veto ettiği üç maddeyi, yani ’‘soğanın cücüğünü’’ yemiş olacak Erdoğan.
Soğanın cücüğü yendikten sonra Temel’’in dediği gibi Baykal’’a da yenilecek bir şey kalmayacak tabi ki.