GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ümit YALDIZ
YAZARLAR
29 Mayıs 2010 Cumartesi

Emek, sabır, akıl, şans ve Sav etkisi

Helva yapmak için ne gerekir. Un, şeker, yağ ve su’…
Siyaset yapmak, siyasette başarılı olmanın da bana göre dört altın kuralı var.
Emek, sabır, akıl ve şans.
Biri eksik olursa helva karılmayacağı gibi biri eksik olursa siyasette de sonuç almak kolay olmaz.  
CHP MYK’’sını ve görev dağılımını görünce ilk olarak aklıma bunlar geldi.
MYK’’daki Sav etkisini görmemek için, kör olmak bile bahane değil artık.  
Çünkü görmeyenlerin bile görebileceği kadar net bu etki. Kılıçdaroğlu’’nun adaylığını açıkladığı dakikadan itibaren gün gibi ortada hatta.
**
Peki, Sav’’ı CHP siyasetinde 10 yıl ikinci adam olarak tutan, gelinen noktada adeta örgütün genel başkanına dönüştüren nedir?
Öncelikle emek tabi ki’…
Son yarım asrını CHP’’ye adamış, 10 yılında Genel Sekreterlik makamında tutunmuş, partiyi Deniz Baykal açısından dikensiz gül bahçesine çevirmiş bir isim.
Genel Sekreter Sav’’ı tanıyanlar bilir.
Sabahın köründe Genel Merkezin kapısını açan kişi olduğunu ve işini doğru yapmak için günde en az 15 saat mesai harcadığını’…
Kemal Karataş’’ın İl Başkanlığı’’nda İzmir ziyaretini hiç unutmuyorum Sav’’ın’…
İl Başkanlığı’’ndaki salon tıklım/tıkış’…
Adeta izdiham yaşanıyor. Ayağa kalkan Sav, neredeyse 300-400 kişinin olduğu salonu en arkadan başlamak üzere tek tek, isim isim, sıfat sıfat selamlıyordu.  
Dikili Eski yöneticisinden, Kınık Eski İlçe Başkanı’’na kadar’… Hem de Demirel gibi arkasında bir suflecisi olmadan’…
Hem de bazılarının CHP’’de siyaset yapmış ölmüş babalarının/dedelerinin adını sayıp rahmet okuyarak’… Açık söyleyeyim çok etkilenmiştim. 30’’larında ama birkaç gün önce tanıştığı kişileri bile zaman zaman unutan bir genç olarak’…
Bunu yapmak için öncelikle uzun yıllara dayanan, ciddi emek sarf etmek ve zeki bir adam olmak gerekir çünkü.
CHP’’lilerin ’‘Dede’’ lakaplı genel sekreteri yaş olarak ’‘dede’’ ama zeka olarak ’‘benden bile genç’’ olduğunu kanıtlamıştı.
**
PM’’den sonra MYK’’nın da önemli bölümü Sav’’ın siyaset arkadaşlarından oluşuyor.  
Yani kimi zaman birileri tarafından ’‘çetecilikle’’ suçlanan ekibinden’…
MYK’’nın Ankara ağırlıklı olması biraz da bu yüzden. Tasfiye edilen yapıların sancısını da Sav etkisinden tabi ki. Siyasi geleceğini Baykal’’a ipotek edenlerin tasfiyesiyle sonuçlanan Kurultay, kimilerine göre bekleneni veremedi.
Onlara göre ’‘Dağ fare doğurdu’’
Aynı yorumu MYK’’nın oluşturulmasından sonra da duydum. Ancak MYK öncekine oranla daha güçlü ve daha farklı. En azından Baykal’’a rakip olmuş iki isim Genel Başkan Yardımcılığı gibi etkin konuma getirilmiş durumda.
Haluk Koç ve Umut Oran’’dan söz ediyorum.
Türkiye’’nin saygı duyduğu Anayasa Profesörü Süheyl Batum, İsmet Paşa’’nın torunu Gülsün Bilgehan, İstanbul siyasetinin ve Türk sinemasının ünlü ismi Berhan Şimşek’…
İzmir’’den kent siyasetinde 8 yıllık tartışılmaz emeği olan A. Rezzak Erten.
Kılıçdaroğlu’’nun A takımı, Önder Sav’’ın A takımından kurulmuş durumda.
Bu da seçime giden CHP’’de olası çatlak sesleri engellemeye, parti içinde hizipçilik yapma ihtimali bulunan Baykalcıları susturmaya, Kılıçdaroğlu’’nun üzerinde gölge gibi kalması olası Deniz Baykal’’ı pasivize etmeye yeter.
Çünkü, Genel Başkan seçilen ama henüz lider sıfatını hak etmeyen Gandhi Kemal’’i iki önemli sınav bekliyor. Başarılı bir genel seçim ve Baykal etkisinden tamamen kurtulmak.
Önder Sav’’ın gücü de buradan geliyor zaten.
Eğer Kılıçdaroğlu, CHP’’nin lideri olmak istiyorsa, Sav’’a daha sıkı sarılmalı, Baykal’’ı lider yapan kurt politikacının aynı gücü kendisine vermesini beklemelidir.
**
Yukarıda dört önemli faktör saydık siyasette sonuç almak için.
Emek, sabır, akıl, şans’…
Ve emek faktörünün altını çizdik. Sav’’ı bu noktaya taşıyanlardan biri de ’‘sabır’’ faktörüydü’…
Siyasi rakiplerini alt etmekse söz konusu olan, gerekirse bir ömür bekleyecek sabra sahip bir isim Genel Sekreter Sav.
Baykal’’ın partinin tartışmasız lideri olarak kabul edilmesinde büyük emeği vardı. Ama aynı  Baykal’’ın, kendisine yönelik tasfiye planını öğrendikten sonra en az iki yıl bekledi hamle yapmak için.
Ve doğru zamanda doğru bir hamle yapıp, bir taşla kuş sürüsü vurdu. Kimin tarafından düzenlendiği bence malum olan kaset komplosundan sonra siyaseten bir daha ayağa kalkması mümkün olmayan Baykal’’da ısrarcı olmaması bu yüzdendi.
Hem sabır hem de akıl dolu bir hareketti bu. ’‘Baykal’’la siyaseten yolumu ayırdım’’ diyebilecek kadar cesur, ani ve net bir karardı.
**
Kemal Kılıçdaroğlu’’nu işaret edip, genel başkanlığı altın tepside sunması ise tam anlamıyla zeka dolu, akıl dolu bir hamleydi.
Yoksa Hakkı Süha Okay’’da ısrarcı olabilir, sürpriz isim Güldal Mumcu kartını sürebilirdi masaya’…
Ama iş işten geçer, Kılıçdaroğlu’’nu birileri kapar, atı alan Üsküdar’’dan aşardı.
İyi bir zamanlama, mantık süzgecinden geçirilmiş net bir hamleyle hem partisinin hem de Türkiye’’nin hem de CHP’’lilerin iktidar özlemine son verecek sürecin önünü açtı.
**
Siyaseten ekibine zor anlar yaşatan İzmir Eski İl Başkanı Kemal Karataş’’ı, 2009 yerel seçimlerinde suyun başına gelmişken susuz göndermek de aynı sabrın ve aklın ürünüydü.
Ve şans tabi ki’…
Baykal’’ın başına gelenler onun şanssızlığı olduğu kadar Sav’’ın da şansıydı. Tabi ki bu şansı kullanmak için yeterince emek vermiş olmak, sabırlı ve akıllı hareket etmek şarttı.
Siyasette bazı insanlar gerçekten şanslıdır.
Düştü sanırsınız, bitti diye düşünürsünüz, devran bir anda döner’…
Bu kurultayda Genel Sekreterlikten yani ikinci adamlıktan olması, ekibinin tasfiye edilmesi bekleniyordu Sav’’ın’…
Ve bir anda düşen Baykal oldu. Keser de sap da döndü. Sav, CHP’’nin en kilit, en önemli adamı olup gücünü arttırırken, ’‘Bitti, düştü, kalkamaz artık’’ diyenlerin esamesi okunmadı. Tasfiye olup gittiler.  
Timsah gözyaşlarıyla hatırlanacak pek çoğu. Ve emin olun Sav’’ın elini öpüp, özür dileyecekler kapalı kapılar ardında.
**
Ve İzmir Milletvekili Abdurrezzak Erten’…
Birilerinin iddia ettiği gibi onun şansı, Sav’’ın bacanağı olmak değildi. (Zira bu iddia da bizzat Erten ve CHP Genel Merkezi tarafından net bir şekilde yalanlandı...)
Onun hikayesi de emek, sabır, akıl ve şans dörtlüsünden geçiyordu.
Kaldı ki uzun süre önce boşandığı eşiyle, Sav’’ın eşi akraba olsa bile, bu akrabalık iki ismi ancak aile toplantılarında, düğünde/bayramda bir araya getirmeye yeterdi.
Ama Sav/Erten ikilisini siyaseten bir araya getiren hikaye çok başkaydı. Ve buradaki akrabalık ’‘bacanaklık’’ değil, siyasi ağabeylikti.
Siyasi tavrı/düşüncesi nedeniyle darbe yıllarında uzun yıllar hapis yatmışlığı olan Erten, Mardin’’de başlayan hayat yolculuğunun siyasetle kesişen yıllarında Ankara’’da emek veriyordu partisine.
2002’’de İzmir’’e, ’‘ithal vekil’’ olarak gönderildi ve tefe konuldu uzun süre.
Sabırla izledi olanları, kentin fotoğrafını çekti önce.  

Üç kişilik, mikro bir ekip kurdu. Sonra o üç kişi, üç yüz kişiye hatta üç bin kişiye ulaştı.
İzmir’’in en derli/toplu, birlikte hareket etme kabiliyeti en yüksek ekibinin doğal şefiydi artık. Ve ikinci kez aday gösterildiğinde kimse ’‘ithal’’ demedi, diyemedi.
Gelinen noktada ekibin gücü ilçeleri kuşattıkça o da yüzde yüz İzmirli oluyor hatta Güzelbahçe’’den ev bile alıyordu.
Son kongre sürecinde Erten’’in kontrolündeki ekip büyük ilçelerden tulum çıkarken, kritik ilçeler stratejik ittifaklarla ekibin kontrolüne geçiyordu.
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu da son kongre sürecinde Erten’’in yani Sav’’ın müttefiki olarak karşımıza çıkıyordu.
Baykal’’la hareket etmeye karar veren ve Deniz Bey’’den aldıkları, ’‘ekibi tıraşlayın’’ talimatını yerine getirmek için var güçleriyle çalışan ’‘yerliler’’ siyaseten madara olurken, Erten, kentin siyasi patronluğuna terfi ediyordu.
Genel Sekreter Yardımcısı olarak hem de.