GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ümit YALDIZ
YAZARLAR
5 Haziran 2012 Salı

Kritik kongrenin şifreleri: Has ekibe çizik!

CHP İzmir’deki siyasi patronluk yarışında ‘büyük patronun’ kim olduğu 3 Haziran’daki çarşaflı kapışma ile belli oldu.
86 oyun iptal edildiği, 45 oyun sandığa bile atılmadığı kongrenin kazananı Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun destek verdiği Ali Engin oldu.
Üç adaylı yarışta 253 oy alan Engin, en iddialı rakibi Eyipişiren’e 87 fark attı ama listesinde çeşitli gedikler/delikler açılmasına mani olamadı.
Çizik yiyenlerin önemli bölümünün Aziz Kocaoğlu-Alaattin Yüksel yapısının A takımı kabul edilen ‘Has ekipten’ olmalarıyla dikkat çekiyor tabi ki. Ancak hakkını teslim etmek gerekirse, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, siyasette de ‘ustalık dönemininde’ olduğunu kabul ettirdi.
Kritik kongrede Levent Eyipişiren’in neden kaybettiğine gelmeden önce Başkan Kocaoğlu’nun ‘bizzat kaleme aldığı’ listesindeki şifrelere bakalım önce.
İlk şifre kadınlar… CHP’nin yüzde 33 kadın kotası nedeniyle sıkışan listede Başkan Kocaoğlu bazı ilçe ve bölge dengelerini kadınlar üzerinden sağlıyordu.
Bu kapsamda başından bu yana Ali Engin’e açık destek veren Gaziemir Belediye Başkanı Halil İbrahim Şenol’un siyasetçi eşi Birsen Şenol’u ‘kadın kotasından’ kurultay delegesi yazan Kocaoğlu, aynı formülü Kemalpaşa Belediye Başkanı Rıdvan Karakayalı için de uyguladı. Karakayalı’nın eşi Lütfiye hanım ‘Kemalpaşa’ dengesi üzerinden Kocaoğlu’nun hazırladığı Kurultay Delegesi listesinde yer buldu.
Sıkışan ‘kurultay delegesi’ listesinde yine kadın kotasından Aliağa’nın ilçe başkanı Özlem Şan Oğuzhan’a da yer veren Kocaoğlu, ‘Foça İlçe Kadın Kolları Başkanı’ ile Bayındır ve Menemen İlçe Başkanları’nın eşlerini de listesine alarak örgütü içeriden bağlıyordu.
*
Başkan Kocaoğlu’nun en önemli stratejisi ise rakip cepheyi içeriden parçalama üzerine kuruluydu. Bu kapsamda ‘yoğurt yiyiş tarzı’ örtüşmese de pek çok ismi ‘kerhen’ listesine dahil etmekte beis görmedi. Kocaoğlu tarafından kurultay delegesi yazılan Bülent Baratalı, Hasan Karabağ, Hakan Tartan, Vefa Ülgür gibi tanınmış simalar bu tablonun en net göstergesiydi.
Karataş’la yaşanan dirsek teması, Baratalı ile yapılan uzlaşı ve son anda listeye dâhil edilen Tartan sonucun Engin’in lehine çıkmasında önemli faktörlerden kabul ediliyordu.
*
Ve tabi ki bana göre Kocaoğlu’nun en büyük hamlesi Tacettin Bayır’dı.
Hem Bayır’ı hem de ona destek olan yapıyı olduğu gibi kucaklayarak listesine alan Kocaoğlu’nun asıl hamlesi İl Başkanı Bayır’ı salona aday olarak sokmaktı.
Bayır’ın aday olabilmesi için destekçilerinden ‘imza gönderdiği’ bile konuşulan Kocaoğlu, ‘Alaattin Yüksel’le yaşadığı polemik nedeniyle son süreçte kendilerinden uzaklaşan’ İl Başkanı Bayır’ı son bir haftadaki söylemleriyle koltuğunun altına alarak, onun altındaki oyların karşı yapıya gitmesine ve hatta olası Eyipişiren-Bayır birleşmesine engel oldu. Ve adayı Engin’in arayı açmasını sağlıyordu.
Genel itibariyle diğer ikisiyle karşılaştırıldığında daha ince planlanmış, daha dengeli ve daha geniş kitleleri içine alan bir görüntü sergileyen listeyi Kocaoğlu İZFAŞ’ta bizzat kaleme aldı. Yakın siyaset arkadaşı Alaattin Yüksel’i son 15 günde geriye çekerek Yüksel üzerinden Engin’e gelecek tepkinin dozunu düşüren Aziz Başkan, liste yapım sürecine de ne Yüksel’i ne de Engin’i karıştırmadı.
Öncesinde ciddi bir ön hazırlık yapan ve İzmir örgütünün mevcut fotoğrafı üzerinden hemen herkesle temasa geçen Kocaoğlu son düzlükte tüm bu dengeleri gözeterek ‘kazanacak’ bir listeye imza attı.
Ancak kendisine ve siyaset yoldaşı Alaattin Yüksel’e yakın A takımının çizilerek liste dışı bırakılmasına da üzüldüğünü tahmin ediyorum Aziz Başkan’ın…
Ali Engin’in en büyük şansı kuşkusuz ki Kocaoğlu gibi 30 ilçede kulis yapıp ‘listeyi de bizzat kaleme alacak’ bir siyasi güce sahip olmasıydı.
Engin’de olan ama Eyipişiren’de olmayan buydu belki. Eyipişiren ekibi gün boyu kavga ederken daha çok Karşıyaka örgütünün kontrolünde bir listeyle çıkınca kendileriyle yola çıkan onlarca ismi küstürüldü.
İstediği iki isim yazılmadığı gibi istemediği tek ismi listede gören Karabağlar Belediye Başkanı Kürüm salonda rest çekerken, Karşıyaka Belediye Başkanı Durak yapılanları onaylamadığını gün ortasında Sedat Uzunbay’ın ofisinde yüksek sesle söylüyordu.
Ve 30 saat sonra kesinleşen CHP İzmir’in ‘çarşaf listeyle imtihanından’ ilginç sonuçlar çıkıyordu. 6’sı kurultay listesinden 4’ü yönetimden olmak üzere 12 çizik.
Ya da başka bir değişle 12 delik!
Ağırlıklı olarak tüzüğün amir hükmünden kaynaklı ‘fazla ya da eksik oy kullanmaktan’ kaynaklı 86 oyun iptali sonuca etki eden en önemli faktördü.
İptaller her iki yapıdan da olsa çok sayıda ismin delegeliği ya da yönetim kurulundaki dengeyi değiştirecek sayıdaydı.
Yönetim kurulundan üstü çizilerek düşürülen Sinan An, Erkan Büyükkaya ve Yekta Varnalı’nın bizzat Aytekin Tunus-Rıfat Nalbantoğlu tarafından çizildiği biliniyor.
Başkan Kocaoğlu’nun Bayır yönetimindeki prensi olarak kabul edilen Varnalı’nın başka ekiplerce de çizildiği açık. Ancak özellikle ‘çiziklerle başkanlığı kaybeden’ Aytekin Tunus, intikamını almak için yakaladığı fırsatı değerlendirdi. Milletvekili Yüksel’in Konak-Karabağlar ekibi olarak tanımlanan Sinan An ve Erkan Büyükkaya’yı çizerek bir anlamda gücünü de ortaya koydu. Tabi ki Tunus ve Nalbantoğlu’nun ‘çizik operasyonuna’ girmesi kendilerini de riske attı.
Tunus kritik eşikte kalırken Nalbantoğlu kurultay delegesi olabilmek için Bornovalı Nevzat Kavalar’la ‘kısa çöp-ince çöp’ çekmek zorunda kalabilir. Tabi ki kadın/gençlik kotası uygulanırsa..
Bornova İlçe Başkanı Enver Dündar’ın kimler tarafından neden çizildiğini anlamadım. Ama
uzağa gitmeye de gerek görmedim. Muhtemelen Kocaoğlu ekibinin bir iç operasyonu gibi görünüyor Dündar’ın çizilmesi… Kongre akşamı Buca İlçe Başkanı Bektaş Gül’le de tartıştığını öğrendiğim Dündar, kendi örgütünün yanı sıra Buca’nın da gazabına uğramış olabilir.
Kocaoğlu’nun Tacettin Bayır yönetimindeki prensi kabul edilen ve süreç içinde Bayır’ın görevden alınması halinde ‘il başkanlığı teklif ettiği’ öne sürülen Yekta Varnalı’nın da çizilerek yedeklerin sonuna atılması Kocaoğlu’na yönelik bir iç operasyon mu var sorusunu akla getiriyor. Yüksel ekibinden Sinan An ve Erkan Büyükkaya’nın liste dışı kalmasının yanı sıra Alaçatı Belediye Başkanı Muhittin Dalgıç, Ali Engin’e ilk desteği veren isim olan Hüseyin Saygılı’nın da çok sayıda çizik yemesi dikkatlerden kaçmıyor.
Kulislerde Yüksel-Kocaoğlu yapısının birbirine düştüğü konuşulsa da bu aşamada bu iddiaya itibar etmiyorum.
Çizilenler kadar yazılanlar da önemlidir demiştik ya… Enver Dündar, Bülent Çetinkaya gibi isimlerin çizildiği Bornova’da Başkan Kamil Okyay Sındır’ın Kocaoğlu’nun hazırladığı kurultay listesini, kendisine yakın meclis üyesi Metin Atmaca’nın da yönetim listesini delmesi üzerinde durulması gereken bir durum. En azından 1. Adam/Şalgam Kongresi’nden bu yana Başkan Sındır’ın siyaseti öğrendiğini söylemek gerekiyor.
Kongrenin en ateşli, en hararetli konuşmasını yapan Yüksel Çakmur’un da Kocaoğlu’nun hazırladığı listeyi delmesi önemli. Çakmur’u siyasi geçmişi kadar salonu ayağa kaldıran ateşli konuşmasının bu noktaya taşıdığını söyleyebilirim.
En büyük ilginçlik Cevat Durak’ta yaşandı bana göre…
Tam üç ay önce kesinleşmiş resmi bir yurt dışı seyahati yüzünden oy bile kullanamadan akşam saatlerinde salondan ayrılmak zorunda kalan Cevat Durak, 221 gibi kritik bir oyda kaldı. Listeyi delse de kadın-genç kotası itirazlarıyla düşmesi ya da düşürülmesi gündemde.
Kendi oyunu kullanmış olsa Rıfat Nalbantoğlu-Nevzat Kavalar’la birlikte ‘kısa çöp-uzun çöp’ çekmek zorunda kalacaktı. Ama en azından şansını kur’aya kadar taşıyacaktı.
Her üç listede de yer bulan Menemen Belediye Başkanı Tahir Şahin’in 400’ün üzerinde oyla listesinin zirvesinde yer bulması bana göre bu kongrenin unutulmazları arasında.
Asıl ilginçlik ise üç listeye yönelik kapsamlı bir karşılaştırma yaptığımızda karşımıza çıkıyor.
Hem Engin’in hem Bayır’ın hem de Eyipişiren’in kurultay listesinde 20’nin üzerinde ‘ortak’ isim var. Bu da İzmir’in tabanında öyle ciddi bir ayrışmanın/çatışmanın olmadığı anlamına gelir. Üç listeye birden girenler, iki listede birden yer alanlar…
Liste delen 6 ismi de eklerseniz kurultay delegesi yönüyle durum yarı yarıya bile sayılabilir.
Çizilenler-yazılanlar cephesindeki en manidar karşılaşma ise Bülent Baratalı ile Hakkı Ülkü arasında yaşandı bana göre.
Yıllarca Kocaoğlu-Yüksel yapısıyla yol yürüyen Eski Vekil Hakkı Ülkü, beklendiği gibi Engin’in değil sürpriz şekilde Eyipişiren’in listesindeydi. Yılların Baykalcısı olmasının ötesinde Urla’da Selçuk Karaosmanoğlu üzerinden başlayan çatışma nedeniyle yıldızı Kocaoğlu ile bir türlü barışmayan Bülent Baratalı ise sürpriz bir şekilde Kocaoğlu’nun yazdığı Ali Engin listesindeydi. Sonuçta delege Baratalı’yı çizip Hakkı Ülkü’yü yazarak bir anlamda başka nedenlerle farklı listelerde yer bulan iki ismi olmaları gereken yere getirdi.
*
Buca Belediye Başkanı Ercan Tatı ile Seferihisar Belediye Başkanı Tunç Soyer’in adına üç listede de rastlanılmaması dikkat çekici önemli bir ayrıntıydı.  
*
Eyipişiren’in neden kaybettiğini ağırlıklı olarak dün kaleme aldık. Belki eksik bıraktığımız bir nokta varsa o da şudur. İl Başkanı Tacettin Bayır, 17 ay boyunca genel merkez tarafından kullanılıp, Kılıçdaroğlu’nun siyasi yetimi gibi bir kenara nasıl bırakılmışsa Levent Eyipişiren’in de danışmanlığını yaptığı Nihat Matkap tarafından aynı şekilde bir kenara terk edildiği açıktır.
Öte yandan Kocaoğlu’nun onu ‘olmazı’ ilan ederken kişisel nedeni olup olmadığını merak etmiştim süreç boyunca…
Ve Kocaoğlu’nun Eyipişiren’e olan tepkisinin altında ‘arkasında oluşan fotoğraf’ kadar
genel seçimdeki vekil adaylığı sırasında ‘otobüs hatlarındaki değişiklikler’ üzerinden söylediği bazı sözler, son Bornova kongresi sırasındaki tutumu ve de Ege Tv ekranlarından yaptığı ilk açıklamada Engin-Kocaoğlu birlikteliği için ‘malumun ilanı’ benzetmesi yapmasının işaretlerini gördüm.
Ama Başkan Kocaoğlu’nun ‘Olmazım Levent Eyipişiren’ derken kişisel nedenlerden çok onun İzmir’e değilse de kent siyasetine olan yabancılığına yani siyasi ithalliği ve arkasında dizilen yapının farklı niyetini sorguladığını da anladım.
 
Sonuçta yıllar sonra İzmir örgütünün çarşaf listeyle tanıştığı yine yıllar sonra genel merkez müdahalesi olmaksızın yerel güçlerin kapıştığı bir kongre izledik.
Eyipişiren cephesi biraz daha dengeli ve sağlıklı bir liste ile çıksaydı sonuç elbette farklı olabilirdi.
Yine de çizilenlerle-çizenlerle, kendiliğinden aday olanlarla, ekipler arası rekabetle dolu, renkli bir kongreyi geride bıraktık. Bu kongre pek çok açıdan uzun yıllar konuşulacaktır.
Ve kesin olan bir şey daha varsa o da İzmir siyasetinin kaptan köşkünde bu saatten sonra Aziz Kocaoğlu’nun oturduğudur.
Bu diğer yapının yok sayılacağı anlamına tabi ki de gelmez.
Ali Engin ve Aziz Kocaoğlu, öbür yapıyı tamamen yok sayıp, Kılıçdaroğlu’nun Yeni CHP sürecinin ilk döneminde yaptığı gibi bir ötekileştirme politikası izlerse, İzmir’de rüzgarın yön değiştirmesi an meselesidir. Ama Ali Engin’in ilk mesajlarını doğru ve sağlıklı bulduğumu söyleyebilirim.
Barışçıl, bütünleştirici ve 2014’teki rekabeti esas almasını umduğun Engin ve çalışma arkadaşlarına bu zor yolculuklarında başarı diliyorum.