GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Nedim ATİLLA
YAZARLAR
7 Ekim 2022 Cuma

İtaat etmeyen kadına Nobel

“İnsanlar bütün bu nesnelerin bir işe yarayıp yaramadığını, onlara ihtiyaç duyup duymadıklarını sorgulamıyor sadece sahip olmayı arzuluyor ve hepsini derhal almaya yetecek kadar para kazanamamanın sıkıntısını çekiyorlardı.” 

2022 Nobel Edebiyat Ödülü, Fransız yazar Annie Ernaux'a “kişisel hafızanın köklerini, yabancılaşmalarını ve kolektif kısıtlamalarını ortaya çıkarmadaki cesareti ve klinik keskinliği nedeniyle” verildi. Annie Ernaux, yazmanın politik bir eylem olduğunu söyleyerek, toplumsal eşitsizliğe gözlerimizi açtı. Bu amaçla dili, hayal gücünün perdelerini yırtmak için kendi deyimiyle bir “bıçak” olarak kullandı. 

Annie Ernaux İsveç Kraliyet Bilimler Akademisi'nden ödül alan 16. Fransız kadın ve 17. kadındır. Ama, fakat, lakin Fransa’dan bugüne kadar 15 erkek Nobel Edebiyat Ödülünü alırken, Arnaux bu ödülü kazanan ilk Fransız kadın yazar. Üstüne de aşırı solcu! Çocukluğunu ve ilk gençliğini şöyle anlatmış: “Otoriteye çok çabuk karşı çıktım. Sadece itaat etmemeyi düşündüm”.



Son yıllarda içime en çok sinen Nobel Edebiyat Ödülü oldu bu. Homeros’un zeytin ağacı tanımı gibi “herkese ait ve hiç kimseye ait değil” : Ernaux “Kendisini hiçbir yere ait hissetmiyor, bilginin ve yazının dünyası hariç."

Annie Ernaux’nun romanından uyarlanan, Venedik’te Altın Aslan’a layık görülen Kürtaj / L’événemen 2022’nin en değerli sinema hadiselerinden biri olarak görülüyor. Zor bir film. Audrey Diwan’ın yönetmenliğini yaptığı Kürtaj filmi 1960’lardaki “Özgür Fransa” algısının ortasında açtığı çatlakla, kadın olmanın hikayesi üzerinden sinema tarihine görmezden gelinmesi zor bir çentik atıyordu.

Benim gibi “sükunet en büyük lüks” diye düşünenlere iyi gelecek sözleri var. Son kitabı için kendisi ile yapılan röportajda Annie Ernaux şöyle demiş: “Çocukken benim için lüks, kürk mantolar, uzun elbiseler ve deniz kıyısındaki villalardı. Daha sonra, bunun entelektüel bir yaşam sürmek olduğuna inandım. Şimdi bana öyle geliyor ki, lüks aynı zamanda, bir erkeğe ya da bir kadına olan tutkuyu yaşayabilmektir.”

Ödülün açıklanmasından sonra İsveç televizyonu SVT'ye "Bana verilmiş olmanın çok büyük bir onur ve benim için aynı zamanda büyük bir sorumluluk, bana verilen bir sorumluluk olduğunu düşünüyorum" diye konuşmuş, "Yani, dünya ile ilgili olarak bir adalet, adalet biçimine tanıklık etmek (...)" diye eklemiş.

Fransa’daki entelektüeller malum nedenlerle Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’u hiç sevmiyorlar. Ama Macron  Twitter'da ödülün "kadınların özgürlüğünün ve yüzyılın unutulmuşlarının" "sesi" olan yazara verilmesini kutladı.

Tabii ki bir makaleye Nobel Edebiyat Ödülü’nün nedenleri sığmaz. Ama Annie Ernaux’nun başarısının nedeni sıradan şeyleri edebileştirmek diye açıklanabilir: Toplumsal düzeni sarsmak istediği için edebi düzeni altüst etmeye çalıştı, aynı şekilde kürtaj, banliyö trenleri, süpermarketler ve daha "asil" olarak kabul edilen diğerleri gibi "edebiyat için değersiz olarak kabul edilen" nesneler üzerine yazdı. Süslü cümlelerden kaçındı. Kuru ve düz yazıyı tercih etti. 

Araştırmacı, deneme yazarı ve eleştirmen Dominique Viart, zaman ve bellek adlı kitabında " Annie Ernaux: son on yılların endişelerinin merkezinde yer aldığını" yazmış, şöyle demiş: Hem ana toplumsal meselelere – sınıf farkı, sosyo-kültürel ayrım, kadın iddiaları… – hem de sanatın veya düşüncenin son zamanlarda öne çıkardığı kategorilere – hafıza ve gündelik aşam, miras ve soy bağı sorunlarına – dikkat ediyor. 

Kendisi ile yapılan son söyleşide, “Fransız edebiyatının değişimine katkıda bulunduğunuzun farkında mısınız?” sorusuna verdiği cevap da sanırım aldığı ödülü açıklıyor: Evet, bunu gerçekten düşünüyorum. Romanın baskın edebi tür olmaktan çıkmasına katkıda bulunduğumu düşünüyorum. Ayrıca edebiyata dair kalıpların yıkılmasına da katkıda bulundum, ayrıcalıklı konuların ve nesnelerin olmadığını gösterdim. Süpermarket üzerine bir metin yazdım. Son kitabım sert eleştiriler aldı, çünkü onda da banliyö trenlerinden söz ediyordum.

Annie Ernaux 20. yüzyılda edebiyattaki en radikal kopuşlardan birini gerçekleştirdi, edebiyatta Güzel’i yeniden tanımladı. Ernaux’dan sonra artık eskisi gibi yazılamayacağını düşünüyorum.
Yaşar Kemal’in doğum gününde açıklanan bu ödül sonrasında ustamızı bir kez daha uzun uzun düşündüm