GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Gönül Soyoğul
YAZARLAR
28 Ağustos 2013 Çarşamba

Hüseyin Aslan’a çağrımdır!

Bismillah daha doğuştan 1-0 yenik başlayanlarla, -değerli bir dostun ifadesiyle- hayatta hep ‘uzun çöpü çekenler’ arasındaki itiş kakışla geçiyor ömürler.
Bazen yenilgi, bazen beraberlik, bazen yükseliş, bazen de inişlerle.
Bazıları için hayat, hep tırnaklarıyla kazıyarak açacağı tünellerden akıyor, bazılarını da sular seller gibi nereye isterse (hatta istemeden bile) oraya kaydırıyor, bir küreklik çabaya dahi ihtiyaç hissettirmiyor.
 
Sabah Hilton’daki basın toplantısına giderken hayatın adaletsizliğini bir kez daha aklıma düşüren, basın toplantısının ev sahibinin Hüseyin Aslan oluşuydu.
Önce kendini düşünüp kendi dertlerine düşmüş ebeveynlerle dünyaya gelme bahtsızlığına sahip… Ne çocukluk şımarıklığını, ne gençlik hezeyanlarını yaşamaya imkan ve fırsat bulamadan, hayatı hep bir bisiklet selesinde gibi biteviye üstelik yokuş yukarı pedal çevirerek, çevirmezse düşecek formatında yaşamış… ‘Yazsam roman olur’ formatlı hayatların canlı suretidir çünkü sevgili Aslan…
 
Didişmeden ama didinerek tırmandığı, tırnaklarını geçirdiği hayattan, şimdi de belediye başkanlığı istiyor O.
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı koltuğuna (önce) aday olmayı, (sonra) seçilmeyi, ‘büyük başkan’ olarak kenti yönetmeyi hedefliyor.
Uzunca bir süredir ve her alanda yaptığı gibi tırnaklarıyla asılıyor gönlündeki bu aslana. Ayakları üzerinde durduğu günden beri yaptığını yapıp gece/gündüz çalışıyor.
Hizmet makamında olursa neler yapabileceğini anlatıyor.
Proje üzerine proje aktarıyor, bizi/İzmirlileri hayallerine ortak olmaya çağırıyor.
İzmir Sağlık Serbest Bölgesi diyor, Atayol diyor, ‘Tarladan Sofraya’ koşuyor, kooperatifçilik modeliyle ev kadınına/çiftçiye/besiciye/gençlere/emeklilere sesleniyor. Ulaşım projeleriyle dertli kentliye yol gösteriyor, ufuk açıyor.
İster; çocukluğunu ve gençliğini ‘ailesi’ tarafından ıskalanarak geçirmek zorunda kalmış bir yetişkinin ‘heyyy, ben buradayım, beni görün’ çığlığı olarak algılayın bu çabaları… İster; var olmanın tek çeşidinin ‘başrol oyunculuğu’ olduğunu zanneden kimlik diye belleyin…  Sizleri bilemesem de… Onun bu çabalarını, hayatı anlamlı kılma gayretini, bitip tükenmeyen enerjisini, kendi ve kent için ürettiği hayallerini, amacına ulaşmak için yürüttüğü mücadeleyi bazen şaşarak ama her zaman takdirle, hep saygıyla izliyorum ben.
Ben ki onun çocukluk arkadaşıyım.
Gökteyken el verdiği, -asıl önemlisi-yerdeyken de elimi asla bırakmadığı dostuyum.
‘Hatırı için çiğ tavuk yenebilecek’ kategorisindeki sınırlı sayıdaki meslektaşından biriyim.
Bu yüzden diyorum ki,
‘Sevgili arkadaşım, güzel insansın, sıkı dostsun, çalışkanlıkta rakipsizsin amaaaaa….
Artık ‘açık/aleni’ rakip ol.
Fragmanları izledik, beğendik, takdir ettik, heyecanlandık. Artık yeni ‘parça’ yerine, asıl filmi, filmin bütününü göster.  
Artık ‘beni belediye başkanı olarak görmek isteyenler var’ yerine, ‘belediye başkanı olmak istiyorum, aday adayıyım’ de.
Artık ‘hizmetin partisi olmaz’ deme; ‘ben A Partisi’ne başvuruyorum, gönlümdeki hayallere, İzmir için hedeflere en iyi onlarla varabileceğimi düşünüyorum’ de.
Çocukken okul bahçesinde terennüm ettiğimiz ‘ortada kuyu var, yandan dolaş’ nakaratını artık rafa kaldır, kuyuya yürü.
Siyaset bu, çoklu yalan/dolan yani. Elbet o kuyuda dibe de düşebilirsin, ipe de tutunabilirsin ama artık yap.
Yıllardır EGE-KOOP’la değme sivil toplum örgütlerine taş çıkartıyorsun. Şahane projeler sunuyorsun, bu kent için kafa patlatıyorsun ya. Bu projelerini üreten merkezini (artık) açıkla, bize/kamuoyuna tanıt. Ama daha önemlisi artık her hafta ya da her ay bir proje (daha) açıklamak yerine, az önce söylediğim gibi ortaya aslanlar gibi çık ve ‘Ben adayım, işte bunlar da benim projelerim, İzmir için yaptıklarım bunlar, yapacaklarım şunlar. işte bunlar da seçilirsem çalışacağım ekibim’ de.
Eğer o toplantıda (öncekileri katılmadığım için bilemiyorum) çoğu ‘duayen’ sıfatına sahip gazeteciler sana soru yöneltmediyse, yöneltmiyorlarsa; sebebi bence bu.
Seçim sathına girilmiş bir ortamda ortaya sunulan projeler, havada/askıda kaldığı için.
Orada bulunan tüm basın mensupları senin gönlünde yatanın İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı ve ‘Genel Merkezlerce talep eden değil talep edilen olma’ tercihinin farkında oldukları için.
Adayların netleşmesine gün sayarken, bu satıhta bu projelerin ne genel iktidar, ne de yerel iktidarca sahiplenilmeyeceğini adları gibi bildikleri için.
Yani aziz kardeşim; suskunlukları, doğmamış çocuğa don biçemediklerindendir. Artık biç.
Biç ki, karından konuşmayıp soru yağdıralım.
Belediyeyi nasıl yönetmeyi düşündüğünü araştıralım.
Şansını açık açık sorgulayalım, adı geçen adaylarla kıyaslayalım.
Sen açık ol, biz de açık/kalp kalbe karşı olalım.
 
Bu yolda sana şans, tüm kalbimle/içtenliğimle başarı diliyorum ve annemin deyimiyle ‘ekmeğin yağlı, yolun açık olsun’ diyorum.
Duygu ve düşüncelerimi daha açık nasıl ifade edebilirdim? Bilmiyorum…