GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Mehmet KARABEL
YAZARLAR
31 Temmuz 2023 Pazartesi

Herkes bir gün ölümü tadacak ama!

Profesyonel gazetecilik hayatım...

Yıl hesabıyla...

“50+1” olmak üzere; yani; 51 bitiyor kısmetse!

Bu “yıpratan” mesleğe başladığımda...

İzmir’in Valisi Namık Kemal Şentürk’tü...

O günden bugüne...

20’inci Valim Yavuz Selim Köşger’in hizmetlerini izliyorum...

Yine son 50 yılda...

İzmir’in dokuz Büyük Belediye Başkanını...

Yakından tanıma fırsatı yakalamışız...

1972’de merhum Asfalt Osman lakaplı Osman Kibar’dan...

Bugün Tunç Soyer’e değin...

Kimler gelmiş; kimler geçmiş... (İhsan Alyanak, Cahit Günay, Ceyhan Demir, Burhan Özfatura, Yüksel Çakmur, Ahmet Piriştina ve Aziz Kocaoğlu...)

Hepsi, ama hepsi...

Bu güzel şehrin...

“Seçilmiş En Büyük Kamu Koltuğu”nda...

Canlarını dişlerine taktılar...

Hemşehrilerini kırıp-dökmden çalıştılar...

Onları gören her İzmirli...

Yaşı kaç olursa olsun hemen ayağa kalkar; hatta...

Bunu yapmakla kalmaz...

“Ölümü gör, bi’çayımı iç!” der...

Neden?

Çünkü...

Çayını içmesini arzu ettiği kişi...

Tavan arasındaki sandıklarda kalmış unvanları ile...

Bu kentin...

“Şehr’ül-Emin / Şehrin Emini” yani kentin (En Güvenilir İnsanı) olarak...

Tanınırlar... Bilinirler... Dua alırlar... Alkışlanırlar...

Çünkü...

O şehirde yaşayanlar tarafından seçildikleri için...

“Herkesin belediye başkanı olmak...” ve...

Belediyenin imkânlarını “kılı kırk yararak” harcamak zorundadırlar...

Aslında...

“Şehr’ül-Emin”in en güzel karşılığı şudur:

“Şehri ve içinde yaşayanları emanet bilmek ve bu emanete ihanet etmemektir...”

***

Geliyoruz; asıl muradımıza...

Acıklı... İbretlik... Ve 50 yıldır ilk kez yaşanıyor...

Bu güzel kenti yönetenler...

Şu sıralarda...

Hep aynı sıkıntıyı seslendiriyor:

“Mezarlıklarda yer kalmadı... Yeni gömü alanlarına ihtiyacımız var!”

İzmir’de 50 yıldır ilk kez...

Böylesi “utandıran” bir şikayete tanık oluyorum...

İnsanın içi acıyor...

“Nasıl bu hale geldik?” bile diyemiyoruz şaşkınlıktan...

***

Yarım asır önce...

İzmir’in nüfusu; 1 milyon 300 bin civarındaydı...

Bugün, maşallahımız var:

4 milyon 500 bin gibi...

Bir “insan zenginliği” yazıyor kentin girişlerinde...

Doğal olarak...

İstenmese de...

Bu hayata ve bu kente “zamanlı / zamansız” veda edenler de var...

Dualarımızın eşliğinde...

Onları kabirlerine...

Anılarını da kalbimize gömerek!

Yaşamaya devam ediyoruz...

Son bir yıla kadar manzara böyleydi...

Ama bugün...

Adeta bir “korku filmi” geçiyor gözlerimizin önünden...

Rakamlara bakar mısınız?

Sadece geçtiğimiz yıl (2022) bu güzel kentte...

33 bine yakın hemşehrimiz Hakk’ın rahmetine kavuştu...

İzmir kent merkezindeki 30 mezarlık alanı doldu...

Büyükşehir Belediyesi...

Mezarlık ihtiyacını karşılamak için...

Karşıyaka ve Bornova’da...

İki yeni mezarlık alanını daha hizmete almaya hazırlanıyor...

Ama yetmez...

Neden?

Cevabı, bu kentin Büyük Başkanı’ndan geliyor...

Tunç Soyer...

Bu ulvi görevde “O’nu çok üzen” bir görüntü sergiliyor...

Çaresizliği hatırlatan bir kelime kullanmıyor ama...

Sözleri “iğne gibi” batıyor...

Ankara...

Bu sözleri duymalı:

“İzmir gibi bir kentin, her yıl 200 bin metrekarelik mezarlık alana ihtiyacı var... Biz 7.7 milyon metrekarelik bir mezarlık alanı için bakanlıklardan talepte bulunduk... Yaklaşık 260 bin metrekarelik alan ile ilgili mahkeme kararı olmasına rağmen tahsis edilmeyen alanlar var... Buralar rant kapısı değil... İnsanın en doğal hakkı öldüğünde defnedilmektir... Neden yıllarca bunları bize tahsis etmiyorsunuz? Bu nasıl bir ruh hali? CHP'li belediye başkanı olduğumdan dolayı beni cezalandırmak için İzmir'i neden cezalandırıyorsunuz? Neden mezarlık yeri verilmez? Vatandaş olarak anlamak mümkün değil.”

***

İzmirli’nin...

Hakk’ın rahmetine kavuşan anasına, babasına ve dahi...

Diğer yakınlarına...

Yakın gelecekte...

Gözü iki kere yaşlı “mezar yeri aramak” gibi...

Ruhani bir eziyetin pençesinde ezilerek...

Kahrolduğuna tanık olmak...

Kimin ya da kimlerin yüreğini acıtmaz ki?

Aman yarabbi...

Var mıdır aramızda öyle kalpsizler?

***

İzmir’de pek üstünde durulmadı ama...

Beş milyonluk nüfusa koşan bu güzel şehirde...

Halkın oyuyla “Şehr’ül-Emin” unvanını alan...

Bir belediye başkanı...

İlk kez...

Şu hassas cümleyi Ankara’ya...

Merkezi Hükümet’e yolluyor:

CHP'li belediye başkanı olduğumdan dolayı beni cezalandırmak için İzmir'i neden cezalandırıyorsunuz?”

Ağır bir salvodur bu...

Bir karşılığı, bir cevabı olmalıdır!

***

Hepimiz merak ediyoruz...

Yakınma bi’yana...

İzmir Büyükşehir Belediyesi ile Merkezi Hükümet arasında ne yaşanmış?

İddialara göre özeti şöyle:

“İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin, Maliye Hazinesi’nden talep ettiği mezarlık alanının toplam büyüklüğü “1 milyon 489 bin metrekare”... Taleplerden 446 bin metrekarenin ön tahsisi, 262 bin metrekarelik alanın ise kesin tahsisi yapılmış... Ancak, olumsuz görüş bildirilen alan ise yaklaşık 3.5 milyon metrekare... Büyükşehir’e göre, İzmir’de mezarlık olarak kullanılmak üzere yılda en az 200 bin metrekarelik alana ihtiyaç var...”

***

Bitiriyoruz...

Farkına varmışsınızdır...

Bu yazının başlığı...

İstanbul Zincirlikuyu Mezarlığı’nın kapısındaki...

Veciz cümlenin az/biraz üstünde oynanmış halidir...

Peki; orijinali nasıl?

Aynen şöyle:

“Her canlı ölümü tadacaktır...” / Âl-i İmrân Suresi, 185. Ayeti...

Korku yaratmak için değil...

Kalplerdeki...

Acıları bi’parçacık da olsa azaltabilmek için...

Türkiye’nin incisi bu “Prenses Şehir”

Her şeye layık...

Sorun, herkese...

Size... Bize... Hepimize...

Kalp’ten bir rica hepimizin nefesinde:

“Devlet Baba, ağlatmamalı bu kenti...”

Nokta...

Hamiş: Kaç yıl sonra mezar üstüne mezar? “Cenazenin daha önce ölmüş bir yakının üstüne defin edilmesi için ilk gömü tarihinden itibaren en az “beş yıl” geçmiş olması şartı aranıyor...

Sonsöz: “Mum olmak kolay değildir; ışık saçmak için önce yanmak gerekir... / Hz. Mevlana...”