GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Gönül Soyoğul
YAZARLAR
3 Eylül 2013 Salı

“Genel Merkez’in elini rahatlatmak için…”

Başkan Aziz Kocaoğlu’nun adaylık başvurusunda bulunmayacağını (aday olmayacağını değil) yerel siyaseti izleyen herkes gibi ben de tahmin ediyordum elbet.
Aziz Başkan’ın ‘satranç hamleleri’ni, aklının neler, duygularının neler söylediğini, yaşadığı bu süreçlerin ona neler hissettirdiğini merak eden… Ama dünkü tavrının aşağı yukarı ne olacağını öngören birisi olarak da onun Twitter notunu beklemeden gündelik siyasetten uzak, ne zamandır kafamda dönüp dolaşan bir konuda, kent üzerine bir yazı yazdım. (Çarşı karıştı, bizim kız tirit yazıyor diyenlere…)
 
Beklediğim bir başka tavır da Konak Belediye Başkanı Hakan Tartan’dan geldi.
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı konusundaki arzusunu/hedefini her zaman ortaya koyan, çıtasını hep yüksekte tutan, Büyükşehir adaylığı dosyasını geçen hafta yaptığı bir dizi görüşmeler sonrası Ankara’da teslim eden sevgili Tartan, Aziz Kocaoğlu’nun Twitter’daki duyurusundan sonra koltuğa resmen talip olduğunu kısa ve sade cümlelerle açıkladı.
Doğrusu bu ya, beni şaşırtan gelişme, hiç beklemediğim cenahtan geldi.
Adı defalarca İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı için geçen, bu göreve yakıştırılan, bir adım öte geçip CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun ‘farklı’ davranışları nedeniyle ‘gönlündeki aday o’ yorumlarının yapılmasına yol açan… Ama her defasında ‘ne İzmir’in ne de kendisinin gündeminde böyle bir şey olmadığını’ söyleyen Seferihisar cenahından. Belediye Başkanı Tunç Soyer’den.
 
Sevgili Soyer’in de tıpkı Aziz Başkan gibi ‘ne adayım ne de aday değilim’ demesi, Seferihisar Belediye Başkanlığı için adaylık dosyası vermemiş olması, Aziz Başkan’ın Twitter mesajından sonra attığı Tweet’in aslında yeterince açık olması…
Yine de kesmedi beni.
Çok daha açık, çok daha şeffaf, açığın da açığı bir açıklama için kendisini aradım.
Hem Seferihisar hem de Büyükşehir Belediye Başkanlığı için dosya vermeyişini nasıl yorumlamamız gerektiğini sordum, bunu kendi cümleleriyle anlatmasını istedim.
Alışıldık zarif üslubuyla, kelimeleri titizlikle seçerek, dokuz boğumdan geçirerek söyledikleri şunlar:
“Seferihisar için de İzmir için de dosya vermedim, doğru. Çünkü Genel Merkez’in elini rahatlatmak istedim. Her görevi yaparım ama görev nerede verilirse orada yaparım. Samimiyetle, her zaman olduğu gibi şevkle istekle yaparım. O koltuğa ya da bu koltuğa mutlaka oturmalıyım demiyorum. Koltuk için değil, görev için yanıp tutuşan bir insanım. Hangi görev olursa onu yapabilirim diyorum.”
“Genel Merkez ‘Ne Seferihisar, ne İzmir’ derse peki?” seçeneğine işaret edince, hiç tereddütsüz “Hiçbir alınganlık yaratmam” cevabını veren Soyer, yeni bir soruya fırsat vermeden de devam etti:
“Gönül Hanım, ben size daha önce yaptığımız röportajda da söylemiştim. Hayata nasıl, nereden baktığınız önemli. Ben hedefi değil, hedefe giden yolu, yapılan o yolculuğu seviyorum. Benim için önemli olan, hayata bir çentik atmak. Onu da her gün atıyorum zaten. Yurtseverlik sadece o koltuklarda, başkan olarak yapılmaz. Bu ülke için yapılacak pek çok şey var ve yapılması gerekenler her zaman, pek çok farklı alanda yapılabilir. Ben her zaman buna inandım.”
 
Partisi onu Seferihisar için yeniden aday gösterse de şevkinden hiçbir şey kaybetmeyeceğini, İzmir Büyükşehir Belediye Başkan adayı yapılırsa da samimiyetle görev yapacağını ve “küçük dokunuşlarla bile İzmir’i farklı, çok üst noktalara taşıyacağını” söyleyen Başkan Soyer, ‘İzmir olursa daha iyi olur elbet, çünkü İzmir’de başkanlık imkanları elbette Seferihisar’dan çok daha fazla’ dedi.
Genel Merkez’in elini rahatlatma amacının yanı sıra, “Aziz Kocaoğlu’nun göreve devam etme isteği taşıdığını düşündüğü için” de adaylık açıklaması yapmadığını vurgulayan Soyer, daha önce röportajda altını çizdiği hususu bir kez daha tekrarladı:
“Görev için yanıp tutuşan bir insanım ama görev verilirse yapılır. Görev istemek, talip olmak bana zarif gelmiyor.”
İEF açılışı için İzmir’e gelen Kemal Kılıçdaroğlu’nun bu ziyaretinde de yine ‘farklı’ muamelesine mazhar olan sevgili Soyer’e, elbet ki ‘Genel Başkan’dan bir ışık aldınız mı, bir sinyal?’ diye de sordum.
 “Asla” dedi. “Daha önce de söylediğim gibi, Kemal Bey bana değer verdiğini hissettiriyor, bundan gurur duyuyorum, onur duyuyorum. Ama bunun dışında aramızda adaylıkla ilgili en küçük bir ima/konuşma bugüne kadar geçmedi. Ne daha önce, ne de şimdi. Hiçbir yer için dosya vermemem, tümüyle benim kişisel kararım.”
 
‘Seferihisar cephesi’nde durumlar şimdilik böyle.
‘Konak cephesi’ var sırada ve elbette… Düğümün tam orta yerinde duran, vereceği karar ne olursa olsun, siyasetin yerel dinamiklerini olumlu ya da olumsuz her anlamda etkileyecek olan, durumu bir ‘kuru’ açıklamayla geçiştiren ‘Kocaoğlu cephesi.’

O ‘kuru’ açıklamanın altında yatan ‘hızlı nabzı’ da… Daha çoook konuşup daha çokkk yazacağız. Sırayla…