GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI
YAZARLAR
5 Mayıs 2013 Pazar

GDO’lu ürünlerin insan ve çevre sağlığına etkileri nedir?

 “GDO Nedir?” ve “GDO’nun Tarıma Etkileri Nedir?” yazılarından sonra “GDO’lu ürünlerin insan ve çevre sağlığına etkileri nedir?” sorgulanması  gerekiyor.Kamuoyu en çok bu konu üzerinde duruyor.
GDO’lu ürünler insan sağlığına zarar vermiyor, gıda kalitesinde bozulma yaratmıyor (mu)?
Tam aksine. GDO’lu ürünlerin insan sağlığına zararlı olduğu biliniyor. Örneğin bağışıklık sistemini çökertiyor, alerjik reaksiyonlara neden oluyor, toksit etki yapıyor, doğum anomalilerinin, kısırlığın ve kanser gibi hastalıkların ortaya çıkmasına ortam hazırlıyor. Yakın dönemlerde yapılan bu çalışmada, yeni doğan bebeklerin göbek bağı hücrelerinde ot öldürücü olarak kullanılan bir ilacın kalıntısının saptandığını biliyor musunuz?
Bunların dışında antibiyotiklere dayanıklı genlerin kullanılması, antibiyotik dayanıklılığının insan ve hayvan yapısındaki bakterilere yatay olarak geçmesine neden oluyor, buda sağlık açısından önemli tehlikeler yaratıyor.
GDO’lu bitkilerde, aktarılan genler nedeniyle bitkilerin özgün yapısında bulunan kimi kalite öğelerinde azalmalar olduğu da kanıtlanmış durumdadır. Örneğin, kalp hastalıklarına ve kansere karşı önemli bir koruyucu madde olan bitkisel östrogen bileşiklerinde azalmalar olduğu bilinmektedir.
GDO’lu tarım, çevre sağlığına zarar vermiyor (mu)?
İddianın tam aksi, GDO’lu tarım, çevre sağlığına büyük zararlar veriyor GDO’lu bitkilerin kalıntılarındaki toksit maddeler suya ve toprağa geçiyor. Antibiyotiklerle bulaştırılmış tohumların ekilmesiyle toprağa önemli miktarlarda antibiyotik kalıntısının da toprağa geçmesi söz konusu olmaktadır.
Öte yandan GDO’lu tohumlar, faunada (hayvansal ortam) yararlı akraba türlerin yok olmasına ve yeni zararlı türlerin oluşmasına da ortam yaratmaktadır. Örneğin GDO’lu mısırdaki BT genlerinin, sadece koçan kurtlarına etkili olduğunun belirtilmesine karşın, kral kelebekleri ve hanım böceklerini de öldürdüğü gözlemlenmektedir. Bu durumdan anılan böceklerle beslenen arı ve kuşların da zarar gördüğü saptanmıştır.
GDO’lu tohumlar, flora (bitkisel ortam) ya da zarar vermekte, yabansal türlerin yok olmasına neden olmaktadır. Örneğin GDO’lu tohumlar için geliştirilen ot öldürücüleri, bu bitkiler dışındaki bütün bitkileri öldürmektedir.
Virüslere dayanıklı olarak geliştirilen GDO’lar, daha dayanıklı tiplerin oluşturulmasına da uygun ortam yaratmaktadır.
GDO’lu tohumlar, yeni genetik çeşitliliğinin, bir başka deyişle bilinmeyen yeni bitkisel ya da hayvansal organizmaların ortaya çıkmasına da neden olabilecek tehlikeleri de taşımaktadır.
Özetle, çokuluslu şirketlerin ya da onların denetiminde (tersi de doğru) emperyal devletlerin güdümündeki GDO’lar, tarımda verimliliği artırmıyor, ilaç kullanımını azaltmıyor, tek yanlı bağımlılık yaratıyor ve istihdamı olumsuz etkiliyor, biyoçeşitliliği yok ediyor. Bütün bunlara ek olarak, insan ve çevre sağlığını da geriye dönülmez bir şekilde olumsuz olarak etkiliyor. GDO’ları yaratan küresel kapitalizm, beslenme desenini de değiştirmek istiyor. Böylece bütün dünya, istedikleri gibi tüketen, aynı şeylerden heyecan duyan, hatta aynı şeylere tapan insanlardan oluşan küçük bir köy durumuna mı dönüştürülmek isteniyor? Tek boyutlu insanlar mı olacağız? Acaba kapitalizm, böyle bir dünyayı şekillendirme doğrultusunda mı koşuyor
Not: GDO’lar için daha ayrıntılı bilgi için “Kenan Demirkol GDO: Çağdaş Esaret, Kaynak Yayınları, 2010”, “GDO’ya Hayır Platformu”, “Ziraat Mühendisleri Odası” yayınlarına başvurulabilir