GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI
YAZARLAR
27 Mart 2013 Çarşamba

Eşitsizlik indeksinde Türkiye üçüncü ligde

Milli Gelir hesaplanmasında yapılan bir düzeltme ile kimilerine göre dünyanın en büyük 15’inci,kimilerine göre 16’ıncı ekonomisi olmuşuz, bununla bir kesim politikacılar, medya mensupları ve sermaye örgütleri övünüyor.
Düzeltme ile ilgili tartışmaları bir kenara bırakalım, Milli Gelir bir ülkede yaşayan yurttaşlar arasında mal ve hizmetler tüketiminin nasıl dağıtıldığını göstermiyor. Ancak ülkelerin güç ve toplumsal birliği, milli gelirin ne ölçüde eşit dağılımı ile birlikte ölçülüyor. Biri yer, diğeri bakar, kıyamet ondan kopar deyişi unutulmamalı.
Bu doğrultuda Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı’nın (BMKP) 2011 yılı için hazırladığı rapor bize ışık tutuyor (Bilgi için: www.undp.org). BM'nin insani gelişme indeksi raporunda Türkiye, Ermenistan, İran ve Azerbaycan'ın ardından 92. sırada yer alıyor.
Raporda yer alan ülkeler, insani gelişme açısından “Çok Yüksek”, “ Yüksek”, “Orta Düzey” ve “Düşük Düzey” olarak sınıflandırılmış bulunuyor. Raporda, milli gelirin ne ölçüde eşit dağıtılması gerektiğini bildiren birçok ölçüt var. Bunlar arasında; İnsani Gelişme İndeksi (İGİ),Eşitliğe Uyarlanmış İnsani Gelişme İndeksi (EUİGİ),Çok Boyutlu Yoksulluk İndeksi (ÇBYİ) ve Cinsiyet Eşitsizliği İndeksi (CEİ) gibi ölçütler öne çıkıyor.

Eşitsizlik İndeksinde Türkiye Üçüncü Ligde
Birleşmiş Milletler’in hazırladığı iki insani gelişme indeksi var. Bunlarda birincisi, İnsani Gelişme İndeksi, ikincisi ise Eşitliğe Uyarlanmış İnsani Gelişme İndeksi. İGİ’ de 169 ülke arasında 92.’inci sıradayız. Bu indeksin hesaplanmasında, uzun ve sağlıklı yaşam, eğitim olanaklarına erişim ve uygun bir yaşam standardı gibi üç temel ölçüt göz önüne alınmış. Ancak burada ortalamalardan yararlanılmış, bir başka deyişle ulusal gelirin eşitçilik temelinde gerçekleştirildiğini varsayan bir yöntemle hesaplama yapılmış. Bu nedenle gerçeği tam olarak yansıtmıyor.

BM, bu yanıltıcı durumu gidermek için EUİGİ’yi geliştirmiş. Bu indeksin hesaplanmasında, birinci indeksteki ölçütlere ek olarak, anılan hizmetlerin toplumda nasıl dağıtıldığı da dikkate alınmış. EUİGİ’de Türkiye’nin puanı ve yeri daha da geride. Burada önemli bir nokta var. İGİ ile EUİGİ arasındaki fark oldukça büyük. Bu fark, Türkiye’de gelişmenin dengeli bir şekilde seyretmediğini, milli gelir dağılımının oldukça adaletsiz olduğunu gösteriyor. EUİGİ olarak Türkiye, Orta Düzey ülkeler, örneğin Latin ve Orta Amerika arasında bir yere sahip.

YOKSULLUK İNDEKSİNDE TÜRKİYE NAL TOPLAMIŞ
Çok Boyutlu Yoksulluk İndeksi ise, eğitim, sağlık ve diğer yaşam koşullarındaki yoksulluk düzeyini gösteren bir ölçüt. Rapora göre, Türkiye nüfusunun yüzde 19’u yoksulluk sınırında. Bir başka deyişle neredeyse beş kişiden biri yoksul. Türkiye, yoksulluk indeksinde dünyanın en kötü durumda ülkelerinden biri.

Brezilya ile Türkiye’nin ÇBYİ’leri aynı. Hani Brezilya da dünyanın yeni parlayan ülkeler arasında sayılmıyor mu?

CİNSİYET EŞİTSİZLİĞİNDE DURUM NE?
Cinsiyet Eşitsizliği İndeksi, üreme sağlığı, kadının eğitim durumu, siyasete katılımı ve ekonomideki yeri ve etkinliği gibi bir dizi ölçüt üzerinden hesaplanıyor. Türkiye’nin TCEE değeri 0.443 olup bu değer ülkeyi 2011 endeksinde yer alan 146 ülke arasında 77’nci sıraya yerleştiriyor. Türkiye, bu sıradaki yeriyle üreme sağlığı ve eğitim düzeyiyle Orta Düzey gelişme grubunda. İşgücü ve siyasete katılımda ise düşük düzeyde. Türkiye, cinsiyet eşitsizliği açısından Arap ülkelerine benziyor.

BİRLEŞMİŞ MİLLETLER’İN GÖR DEDİĞİ
Kimsenin kimseyi kandırmaya hakkı yok. BM’nin hazırladığı rapor bize çıplak gerçekleri gösteriyor. Kısaca; •Türkiye, eşitsizlik indeksinde üçüncü kümede, •Yoksulluk indeksinde en yüksek puana sahip ülkeler arasında, •Kadının toplum içinde yeri yüz kızartıcı bir durumda.

Özetle; Türkiye dünyanın en büyük 15’inci büyük ekonomisine sahiptir deniliyor. Bununla birlikte bu büyüklüğün dışa bağımlı sıcak para girişinden kaynaklanması, ödemeler dengesinin sürekli açık vermesi, iç ve dış borçların çok yüksek düzeyde oluşu, bankacılık, sigortacılık ve organize gıda sektörlerin yabancıların denetiminde olması gibi konular görmezlikten geliniyor. Salt milli gelirin büyüklüğü, Türkiye’nin toplumsal sağlığının iyi olmasını göstermiyor.

Belirtmekte yarar var. Kimileri, anılan politikalar yerine sosyal piyasa ekonomisi olarak adlandırılan politikaların bir seçenek olduğunu söylüyorlar. Bu yaklaşım en azında bir yanıltmaca değil midir?