GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI
YAZARLAR
24 Nisan 2013 Çarşamba

Genetiği değiştirilmiş organizma(GDO) nedir?

Egedesonsöz’de kaleme aldığım “GDO’lu Pirinç/Acı Pirinç” yazısıyla birlikte birçok okurumdan geri bildirim geldi.GDO konusunda daha ayrıntılı bilgi istediler.Bu isteğe uygun olarak birbirini izleyen üç makaleyi, “Genetiği Değiştirilmiş Organizma(GDO) Nedir?”, “GDO’ların Tarım Üzerinde Etkileri Nedir?” ve “GDO’lu Ürünlerin İnsan ve Çevre Sağlığına Etkileri Nedir?”yazılarını görüşlerinize sunmak istiyorum.
 
Tarımda kapitalist paradigmanın ileri sürdüğü konulardan birisi de, Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar ya da kısaca GDO’lar. GDO’lar son yirmi yıldır dünya kamuoyunun gündemine oturmuş bulunuyor.
 
GDO nedir?
Kimi yöntemlerle, kendi türü dışında bir türden gen aktarılarak belirli özellikleri değiştirilmiş, bitki, hayvan ya da organizmalara GDO deniliyor. Çok daha kabaca anlatırsak, örneğin hastalıklara karşı dayanıklı olsun diye pamuğa böcek öldürücü bir genin ya da balık geninin domatese aktarılması ile yaratılan organizmalara bu ad veriliyor. Genetik yapısı değiştirilmiş bitki ve hayvanlara, sırasıyla “Transgenik Bitki” ve “Transgenik Hayvan” da deniliyor.
 
GDO’lu ürünlere dayalı tarım, ağırlıklı olarak Amerika Birleşik Devletleri, Kanada, Arjantin, Çin ve Hindistan’da yapılıyor. Bu ürünlerin başında mısır, soya, pamuk, domates, pirinç ve kimi balık türleri geliyor. Son bildirişlere göre dünyadaki tarım alanlarının %3’ünde GDO’lu tarım yapılıyor ve mısırın %30’u, soyanın %55’i, pamuğun %12’si ve kolzanın %5’inin GDO’lu tohumlarla üretiliyor.
 
GDO’lu ürünler konusunda bir bilgi kirliliği var. GDO’lu tarımı savunanlar verimliliğin arttığını, ilaç kullanımının azaldığını, ürünlerin insan ve hayvan sağlığına zarar vermediğini belirtiyorlar. Acaba bunlar doğru mu? Bilim insanları, bu konuda ikiye bölünmüşler. Bir kesimi bunların insanlık için yararlı, bir kesimi ise yararsız, hatta zararlı olduğunu söylüyorlar. Bunları sırasıyla sorgulayalım.
 
Bilim Kişileri Arasında Yorum Farklılığının Kaynağı Ne?
Bilim kişileri, Araştırma-Geliştirme (AR-GE) etkinliklerinde görev yaparlar. Elde ettikleri teknolojik yenilikler, buluşlar ya da ürünlerin toplumun sınıf ve katmanlarına nasıl dağıtılacağını, nasıl kullanılması gerektiğini ise dünyadaki egemen gücün niteliği belirler. Bir başka deyişle iktidarın sınıfsal yapısı burada belirleyici olur. İşte bu aşamada bilim kişilerinin dünya görüşü ve ahlak anlayışı öne çıkar. Günümüzde özellikle Merkez Ülkelerinde Ar-Ge Etkinlikleri Tekelci Şirketler tarafından yapılmakta ve yönlendirildiği için, bilim kişilerinin bir kesimi onların hizmetindedir. Bir kesimi ise büyük çoğunluğun yanında, bilimi namusuyla yapmaya ve direnmeye devam eder. GDO’lu Ürünler konusunda da durum böyle. Bilim Kişileri ikiye bölünmüşler, farklı şeyler söylüyorlar. Bu bağlamda günümüz insanlarına büyük bir sorumluluk düşüyor. Onun için her konuyu sorgulamak gerekiyor.
 
GDO’lu ürünler kimin?
GDO’lu ürünleri kimler üretti? Öncelikle buna bakmak gerekiyor. Dünya’da GDO’lu tohumları üretenlerle en büyük tarım ilaçları satan firmalar neredeyse aynı. Örneğin Monsanto+Delta, Dupont, Syngenta, Bayer gibi firmalar hem tohum satışından, hem de tarım ilaçları satışlarında en yüksek cirolara sahipler. Üçüncü dünya ülkelerinde de bunların neredeyse bayiliğini yapan bilim kişileri var.
 
Özetle, Batı ülkeleri ve çevre ülkelerinde GDO örneğinde olduğu gibi AR-GE etkinlikleri, çokuluslu tekelci firmaların denetimine girmiş bulunmaktadır. Kamuda çalışan araştırıcılar bile, bilerek ya da farkında olmadan çoğunlukla tekelci şirketlerin güdümündedirler. Çevre ülkelerinin bağımsız Bilim ve Teknoloji üretimi olanakları neredeyse yok olma aşamasına ya da göstermelik duruma getirilmiştir.