GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Engin ÖNEN
YAZARLAR
16 Kasım 2023 Perşembe

CHP değişti mi?

Bu ne biçim soru denebilir haklı olarak. Değişti işte, genel başkanı değişti, parti merkez yönetimi değişti. Daha ne…

Yok, o değil, anlayış ve işleyiş değişti mi? Yani ülkenin sorunlarına karşı bakış açısı ve toplumu anlama yöntemi, muhalefet etme anlayışı..vb. Onun için henüz erken.

Henüz erken tabii. Ancak Kurultay ve Genel Başkanlık yarışı siyaset anlayış farkından ziyade, mevcut yönetimin devamı ve değişimi mücadelesi şeklinde verildi. Bu da doğaldı, çünkü son seçime giren yönetiminin ikiye bölünmesi ile ekipler oluşmuştu. Yoksa bir süredir, “bu böyle olmaz” diye bir parti içi mücadelenin ürünü olarak yönetim değişmedi.

Buna rağmen CHP, yeni yönetim için yeni siyaset fırsatı sunabilir. Ancak bu, çeşitli nedenlerle çok da kolay değil. Profesyonel kadrolar o kadar egemen ki, buradan yeni bir anlayış üretmek, ancak karizmatik bir güç ile sağlanabilir.

Yeni yönetimin en büyük avantajı, seçmen kitlesinde de, CHP’de yönetim değişikliği beklentisinin yüksek olmasıydı. Delege biraz bundan biraz da profesyonel hesaplarla bu beklentiye uygun hareket etti. Ama buna rağmen ikinci turda bile yeni yönetime destek vermemekte direnen geniş bir delege bloğu kendini korudu.

Şimdi burada önemli olan toplumu, toplumsal sorunları, seçmeni ve parti üyelerinin hassasiyetlerini iyi analiz etmek ve anlamaktır. Bu olmadan yeni bir yönetim olamaz. Sadece ekip ve nöbet değişikliği olur.

Türk toplumunun çeşitli değerler üzerinden bölünmüşlüğünü anlamadan doğru siyaset yapılamaz. Uzun yıllardır eskisinden farklı olarak tek bir toplum söz konusu değil çünkü. Bu bölünmüşlük, toplum içinde en büyük parçaya dayanan Erdoğan’ın avantajına bir durum.

En az üç ayrı blok haline gelmiş bu toplumda, bu ayrı bloklarda yer alan yurttaş veya seçmenlerin aynı duyarlılıklara sahip olmadığı açık. Bunu en net bir şekilde son on, on beş seçimdir, Türkiye haritasının üç renge boyanmasından anlıyoruz.

Oysa ki, 1989 yılında yerel seçimleri yüzde otuz civarında oy ile birinci tamamlayan SHP, Türkiye’nin her bölgesinde birinci partiydi. O dönemki başarıyı elde etmek akıl yürütmelerle mümkündür ama reel siyasette bunun çok ciddi güçlükleri vardır.

Değişen sadece seçmen duyarlılıkları değil elbette. Politik sınıf eskisiyle kıyaslanamayacak şekilde profesyonelleşti ve çıkar gruplarının etkisi altına girdi. Bu anlamda parti içi mücadeleler bir süredir fikir ve toplum analizlerindeki farklardan ziyade çıkar gruplaşmaları etrafında gerçekleşiyor.

Nitekim CHP’nin son kurultayında da grupların ayrışmaları önemli ölçüde profesyonel kaygılarla gerçekleşmiştir. Hangi ata oynarsam avantaj elde ederim kaygısı ön planda olmuş ve bir fikir tartışması yaşanmamıştır. Dolayısıyla CHP’nin yeni genel merkezi bugünden itibaren, yeni bir siyaset ve toplum analizinden ziyade, birkaç ay sonra belirlenecek olan belediye başkan adaylıkları mücadelesi ile meşgul olacaktır.