GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Engin ÖNEN
YAZARLAR
8 Ekim 2023 Pazar

İzmir’in siyasi paradoksu...

Bir süredir siyasetin ana fay hattını oluşturan Laiklik ve İslamcılık geriliminde İzmir, ülke ortalamasından farklı bir siyasi konuma yerleştirilmektedir. Bu nedenle Laikliğin/Cumhuriyetin kalesi gibi nitelemeler yapılmaktadır. Solun kalesi gibi tanımlar ise düşünülmeden ağızdan çıkan sözden öteye anlam taşımamaktadır.

Seçmen tercihlerinde yere göğe sığdırılamayan bu şehrin, reel olarak ülke siyasetinde etkisi çok zayıf ve siliktir. Çünkü ne parlamentoda ne de hükümette diğer şehirler kadar etkili olabilmektedir. Bu bakımdan Malatya, Kars, Trabzon, Erzincan ve Tunceli gibi iller hem parti kadrolarında ve karar alma mekanizmalarında hem de Parlamentoda İzmir’den daha etkili illerden bazılarıdır.

Zaman zaman İzmir iktidardaki partiler tarafından dikkate alınıp, temsil olanağına sahibi olsa da bu çok sınırlı kalmıştır. Geçmiş ile kıyaslandığında İzmir’in partilerdeki ve parlamentodaki ağırlığı giderek irtifa kaybetmektedir.

Tek partili dönemde Celal Bayar, Mahmut Esat Bozkurt, Hasan Ali Yücel, Şükrü Saraçoğlu ve Ragıp Gümüşpala gibi dönemin önde gelen siyaset adamlarının İzmir Milletvekili olduğunu görmekteyiz. Ancak o dönem de, şimdiki gibi, bu siyasetçilerin çoğu İzmirli değil, İzmir’den vekil olmuşlardır.

Çok partili dönemin ilk on yılında (1950-60) da, seçim sistemi gereği İzmir’de vekillerin tamamına sahip olan DP, çok az sayıda İzmir doğumlu adaya şans tanımıştır. Bu dönemin İzmir milletvekilleri arasında Hailde Edip Adıvar ve Behçet Uz dikkat çeken önemli iki isimdir.

İlk dönemlerden günümüze kadar Parlamentoda İzmir’i temsil edenlerin ortalama %25-30’u yerli siyasiler olmuştur. Bu oran sadece 1973 ve 1977 seçimlerinde değişmiştir. Ön seçimlerin yapıldığı ve henüz yerel siyasete göçün damga vurmadığı bu yıllarda, İzmir Milletvekili olarak gidenler arasında İzmir doğumlu olanların oranı %70 civarında gerçekleşmiştir.

Bu dönemlerde İzmir milletvekillerinden Mahmut Türkmenoğlu ve Yüksel Çakmur’un kabinede bakan olarak görev aldıklarını hatırlıyoruz.

Yeni bir dönemin başladığı 1983 seçimleri ve sonrasında durum yine eskisine dönmüş ve İzmir doğumlu milletvekillerinin oranı zaman zaman %20’nin altında seyretmiştir. Bu dönemlerde partiler yine merkezden İzmir’e ithal adaylar gönderdikleri gibi, bir yandan da yerel siyasette göç ve hemşerilik dayanışmalarının bunda etkisi bulunmaktadır. Yani bazı vekiller İzmir doğumlu olmasa da, İzmir’de yaşadıkları için, doğum yeri değişkeni yerelliğin tek tanımı olmaktan çıkmıştır.

Seksen sonrası dönemde de aynen geçmişteki gibi İzmir’e, merkezden vekil atamaları yoğun bir şekilde sürmüştür. Ama yine de bugünkü tabloya göre, daha çok sayıda İzmirli milletvekili Parlamento ve kabinede yer almayı başarmıştır.

MDP Genel Başkanı Turgut Sunalp, İzmir Milletvekili idi. ANAP’tan Vural Arıkan, Kaya Erdem, Işılay Saygın, Suha Tanık, Işın Çelebi ve Hüsnü Doğan gibi İzmir vekilleri hem partide hem de Kabinede etkili isimler olmuşlardır.

Halil Çulhaoğlu, Hakan Tartan, Mehmet Aydın gibi bazı İzmir milletvekilleri Bakanlık görevi üstlenmelerinin üzerinden epey dönem geçti. İzmir artık ne parti yönetimlerinde ne Parlamentoda ne de Kabinede etkili olabilmektedir.

Ülkenin üçüncü büyük metropolünün ülke siyasetindeki temsili ve etkisi, uzun zamandır yok hükmünde kalmıştır. Bugün de öyledir. Böbürlenebileceğimiz tek şey, Erdoğan’a ve AKP’ye teveccüh etmemek olan bir siyasal kitle ruhunun sandığa yansıması.