GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Engin ÖNEN
YAZARLAR
12 Ekim 2023 Perşembe

Narlıdere Yukarıköy restorasyonunda doğrular, eğriler...

Daha önce, Narlıdere Yukarıköy restorasyonu hakkında olumlu görüşlerimi yazmıştım. Diğer birçok restorasyondan farklı olarak buradaki projenin kamu tarafından finanse edilmesi en önemli artısı. Çünkü bu tür koruma planı olan birçok yerde restorasyon piyasa koşullarına terk edilmekte ve yerel ahalinin burada hayatına devam etme şansı zora girmektedir. Örneğin Alaçatı.

Restorasyonun teknik koşulları olduğu kadar, kültürel ve tarihsel bilgiye de dayanması önemli. Bu alanın en önemli bilim insanlarından biri olan Doğan Kuban hocanın, “Restorasyon tarih bilinci ile olur” sözü rast gele bir cümle değildir.

Bizde tarih bilincinden çok müteahhitlik bakışı öne çıkmaktadır. Çoğu bina ve kültür varlığı çeşitli mekanlar, adeta müteahhit ve kalfanın insafına bırakılmaktadır. Yerel yönetimlerin restorasyondan bekledikleri yarar, genellikle tarihi ve kültürel mirası korumaktan ziyade, restorasyon alanının rant ve turistik değerine yönelik olmaktadır.

Yukarıköy restorasyon projesi geç bile kalmış bir çalışma. Bu anlamda kamu kurumları işbirliği de örnek bir model.

Geçen Pazar günü Halk TV’de Yukarıköy tanıtım programı gerçekleştirildi. Bu tanıtım programında Yukarıköy’ü tarihsel yapısını bilen hemen hiç kimse yoktu. Dolayısıyla bölgenin tarihi hakkında bilgi vermeleri mümkün değildi. Bu konuda daha önce belediye bülteni olarak dolaşıma sokulan bilgiler kullanılıyor genellikle. Ancak bunlar duyumlar ve söylentilere dayanıp gerçek bilgileri ifade etmemektedir.

Belediyenin ve konuyu bilmeyen kişilerin sosyal medya üzerinden dolaşıma soktuğu bilgiler, gerçeği yansıtmaktan çok bilgi kirliliğine yol açmaktadır. Yanlış bilgi çok fazla ama birkaç örnek ile yetinelim.

1- Yukarıköy’e yerleşen Tahtacı Türkmen topluluğu, Narlıdere’nin kurucu topluluğu değil, buraya yerleşen ilk Türk topluluğudur. Çünkü Tahtacılar, Yukarıköy’ü yurt edindiklerinde Rumlara komşu gelmişlerdi.

2-Israrla vurgulandığı gibi Yukarıköy, üç yüz yıllık bir geçmişe sahip değildir. Bunun çok fazla kanıtı var. Birincisi 300 yıl önce Tahtacı Yanyatır ocağı mensupları halen Adana Ceyhan Dur Hasan Köyünde yaşıyorlardı. Obasını Yukarıköy’de yerleşik hayata geçişini sağlayan önder, Dur Hasan Dedenin torunun oğlu Hızır dededir. Mezarı Yukarıköy Cemevi bahçesindedir ve ölüm tarihi 1864’tür.

3- Tarihi Cemevi, Narlıdere’nin en önemli tarihi ve kültürel mirasıdır. Daha önceki dönemlerde restore edilip, müze haline getirilmiştir. Ancak burayı gezen konuklar da yine tarihi bilgi özensizliği nedeniyle yanlış bilgiler edinmektedirler. Hem Yukarıköy meydanındaki hem de Tarihi Cemevi girişindeki tabelada yer alan bilgilerin gerçekle ilgisi bulunmamaktadır.

Bu tabelada, binanın 1874 yılında Hızır Dede tarafından yaptırıldığı yazmaktadır. Restorasyonu yapanlar, giriş kapısı üzerindeki kitabeyi badana yaparken okutmayı akıllarına getirmemişler bile. Bizim yaptığımız gibi, uzmanlarına okutsalar idi, bu binanın “1872-3 yılında Abidin Efendi tarafından yaptırıldığı”nı öğreneceklerdi.

Hızır Dedenin ölüm tarihi ve Tarihi Cemevinin yapım tarihleri bile tek başına Yukarıköy’ün yurt edinilmesinin 1830-50 arasında olduğunu göstermektedir.

Dediğimiz gibi restorasyon sadece inşaat işi değildir. Bu restorasyon Narlıdere için çok değerlidir. Çünkü koskoca şehrin başka hiçbir tarihi ve kültürel miras alanı kalmamıştır.

Ancak tarihi bilinç ve doğru bilgi, bu restorasyona zarar vermez değer katar.

NOT: Bu konuda daha çok sözümüz var ama köşe yazısı sınırları buna elverişli değil maalesef.