GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ümit YALDIZ
YAZARLAR
8 Eylül 2009 Salı

Burası CHP FM!

Sonsöz’’ün geçtiğimiz günlerde İzmir kamuoyuna getirdiği CHP’’deki ’‘naylon radyo’’ skandalına ilişkin yağmur gibi bilgi akıyor. ’¶
CHP’’nin bir radyo istasyonu kuracağına ilişkin haberler İl Başkanı Rıfat Nalbantoğlu üzerinden kamuoyuna duyuruldu. Aylar öncesinden’…
Hatta partinin il danışma meclisinin ardından yayımlanan sonuç bildirgesine de yansıdı radyo projesi.
Bildirge’’de Halk Radyo adı altında bir istasyonun parti çalışmalarını kamuoyuna aktarma görevi yürüteceğinin altı çiziliyordu.
Nalbantoğlu, İzmir’’de 29 Mart 2009 seçimlerinde elde edilen başarıyı 2011 genel seçimlerine de taşımak, bunu yaparken de halka ulaşmak için kitle iletişim araçlarını kullanmak gerektiği tezi üzerinden hareket etti.
Hem CHP hem de Nalbantoğlu süreç nedeniyle haklıydı. Hatta AKP’’nin Türkiye genelinde basın üzerinde yarattığı baskı, sahiplenme ve yandaş oluşturma süreçlerinden sonra geç kalınmış bir adım bile sayılırdı bu.
Hatta CHP’’nin en azından İzmir’’deki hakimiyetini bir ölçüde korumak için yazılı basına el atmak için geliştirdiği projeleri de biliyorum. Bazı yerel gazetelerle yapılan pazarlıklar, yeni bir günlük gazete kurma çabalarının arka planında Rıfat Nalbantoğlu ismini duyuyoruz.
 
İzmir’’deki basın kuruluşlarının bir bölümü AKP’’nin kontrol ve güdümünde kaldığından ve de kalacağından Nalbantoğlu’’nun partisi için alan açma çabalarını destekliyorum.
Her ne kadar ’‘basın özgürdür, hürdür, demokrattır’’ gibi beylik laflar ortalıkta hala kol geziyor olsa da, öyle olmadığını biz basın emekçileri biliyoruz.
Gazetecinin özgürlüğü ya da gazetelerin özgürlüğü alınan ilan bedelleriyle ölçülür durumda.
Bir gazete yöneticisinin dediği gibi, ’“Vazgeçilmeyecek kimse yoktur’” Herkesin bir fiyatı bir ederi vardır yani.
En azından İzmir’’i elinde tutmak isteyen CHP, kendi kitle iletişim araçlarını kurmak istiyor. Ve bunun için İzmir’’de ciddi bir adım atıldı.
Halk radyo adı altında bir istasyon kurmak için geçtiğimiz hafta önemli görüşmeler yapıldı ve İzmir’’de 7 yıl öncesine kadar yayın yapan Radyo Diva satın alındı.
 
Türkiye bu gelişmeyi Sonsöz’’den öğrendi. Haberde özetle CHP’’nin Radyo Diva’’yı satın aldığı ve adının Halk Radyo olarak değiştirilip 9 Eylül’’de yayına başlatılacağına ilişkin bilgiler vardı.
Arka planını bilmeden tamamen habercilik/gazetecilik güdüsü ve özel haber logosuyla verdiğimiz haber binlerce kişi tarafından okununca, ortalık karıştı.
 
Radyo Diva’’nın öncesini bilen sektör temsilcileri harekete geçti.
CHP’’nin içinde RTÜK’’te görev yapan bir ’‘izleme uzmanı’’nın da bulunduğu kişi ya da kişilerce tongaya düşürüldüğü iddia edildi.
RTÜK’’ten bir üst düzey yetkiliyle bizzat konuştum.
CHP’’nin satın aldığı iddia edilen Radyo Diva’’nın RTÜK’’ün cezalı frekanslar listesinde olduğu, 2002’’den bu yana yayında olmadığı, ülke genelinde 160 cezalı frekanstan biri olarak yayın yapmasının olanaksız olduğunu söyledi bu RTÜK görevlisi’…
 
Ve daha sonra Radyo Diva’’nın iki yıl öncesinde el değiştirdiği, yayın izni alamadığı, korsan yayınlarının da RTÜK’’çe durdurulduğunu gösteren belgeler ulaştı elimize’…
 
İzmir’’de CHP’’ye yakın radyo kurulmasının fikir mimarlarından biri olan İl Başkanı Nalbantoğlu ile konuştum.
Nalbantoğlu, projenin kendisine ait olduğunu ancak Radyo Diva satış sürecine kendisinin girmediğini bu süreci başından sonuna Halk TV yetkililerinin götürdüğünü söyledi.
 
İşte tam da burada işler karıştı.
Haberin Sonsöz’’de yayınlanması belki de CHP’’yi büyük bir tuzağın ya da kazığın eşiğinden döndürdü.
Ankara harekete geçti. Halk TV’’ciler satın aldıkları radyonun durumunu öğrenmiş oldular.
Nalbantoğlu CHP’’nin yaş tahtaya basmayacağını, Halk TV’’cilerin de radyonun yayın izni alınmadan ücret ödemeyeceğini savunuyor. Ancak başta bir kaynağım işin bittiğinde ısrarcı. ’‘Halk TV radyoyu devralmış ve parayı da ödemiş’’ diyor.
Durum öyleyse işler biraz karışık.
Ancak dedik ya işin içinde bir RTÜK izleme uzmanı var diye’… Hem de tam ortasında bu uzman.
Yani iddiaya göre radyonun gizli ortağı ve de bunu kanıtlayan belgeler birilerinde var.
Yukarıda izlenmesi gereken yol izleniyor. Yayın izni için başvurulacak, radyo hakkında kapatma kararı verilecek.
CHP’’nin yayın organı yargı yoluna başvuracak ve istasyonu açtıracak.
İşte izlenmesi gereken yol bu.
Ancak burada da bir çifte standart söz konusu’… Radyoyu iki yıl önce devralan grup aynı yolu izleyemedi. Yani RTÜK kapatma değil uyarı cezalarıyla caydırıcı olma yoluna gitti.
Eğer kapatma kararı alınsa iş yargıya intikal edecek ve yargı kanalıyla frekans yeni sahibine teslim edilecekti.
Ama iki yıl önce izlenmeyen yol bu kez denenecek gibi görünüyor.
 
Peki CHP’’ye radyo satışına aracılık ettiği belgelerle sahip olan RTÜK personeli hakkında işlem yapıldı mı?
Bölge müdürlüğü yetkilileri bu konuyu aslında herkesin bildiğini ancak belge sorunu olduğunu söylüyorlar.
Bölge müdürlüğünden bunun yanıtını istemek sanırım hakkımız. Diğer taraftan radyonun eski sahipleri neden suskun?
Yoksa hala bu sektörde olduklarından RTÜK korkusu mu yaşanıyor?
Bunu da bilmek hakkımız.
RTÜK’’ün en tepesinden en aşağısına yani bölge müdürlüğüne kadar herkes İzmir’’de CHP ile yaşanan radyo skandalından haberdar.
İzleyip göreceğiz. Bakalım ne olacak?
Sonuçta AKP iktidarı ülke genelinde basının yüzde 80’’ini şu veya bu şekilde denetimine geçirirken CHP bir radyo istasyonu sahibi olmakta bile zorlanıyor.
Birilerinin hazırladığı tuzağa düşebiliyor. Umarız yayınlarımız etkili olmuştur ve de umarım CHP, Halk TV yetkililerinin bana dolaylı yoldan söyledikleri gibi ’‘kumpasa’’ gelmeden bu işten sıyırmışlardır. Umarım’…