GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ümit YALDIZ
YAZARLAR
31 Ağustos 2009 Pazartesi

Karataş'a herşey serbest!

İnternet gazetesi olmanın avantajı bu işte’… Kağıda basılı gazetede olduğu gibi habere ya da yazıya tepkiyi okura vermek için yarını beklemek zorunda değilsiniz.’¶ Haber ya da yazıdan hemen sonra tepkileri de beraberinde verebiliyorsunuz.
İşte sizlere güzel bir örnek;
 
Malum CHP Lideri Deniz Baykal’’ın üç gün olarak açıklanıp yaşanan skandal olaylarla 1,5 günde sona eren İzmir programına ilişkin Kemal Karataş’’ın düşüncelerini kaleme aldık öğle saatlerinde.
Özetle CHP Eski İl Başkanı Kemal Karataş, programda yaşanan tüm aksaklıklardan mevcut İl Başkanı Rıfat Toruntay Nalbantoğlu’’nu sorumlu tutuyor ve istifaya davet ediyordu.
Nalbantoğlu’’nu Mask krizinde Buca Belediye Başkanı Ercan Tatı’’ya ’‘tuzak kurmakla’’ itham edip, Baykal’’ın kafasına gelen pet şişeden de sorumlu olduğunu, iptal edilen Hamzababa etkinliklerinin de müsebbibi olduğunu belirterek, ’‘Derhal istifa etmeli’’ diyerek açıkça çağrıda bulunuyordu.
Yeri gelmişken değinmekte yarar var. Bu olayların tamamından Nalbantoğlu’’nu sorumlu tutan yalnızca Karataş da değil ayrıca.
Örgüt kademelerinden aldığım tepkiler, Karataş’’ın değerlendirmelerini destekliyor.
Ancak ben Nalbantoğlu’’nun özellikle Kemal Karataş’’a nasıl yanıt vereceğini merak edip aradım. Ve konuşmasından yazıyı okuduğunu ya da yazının ona okunduğunu hissettiğim CHP İl Başkanı Rıfat Nalbantoğlu’’nun Kemal Karataş’’ın istifa çağrısına ve hakkında ileri sürdüğü iddialara yanıtı gayet netti.
 
’“Kemal Karataş’’a her şey serbest. O istediği gibi konuşabilir, hakkımda her şeyi söyleyebilir. Kendisi sevdiğim bir ağabeyimdir. Dilediği gibi konuşur’”
 
Bu sözler Nalbantoğlu’’nun Karataş hakkında düşüncelerini de özetleme yetiyordu. Sadece düşüncelerini mi?
Hayır!
Son dönemde hakkında defalarca eleştiri yapmasına rağmen neden yanıt vermediğini, İl Danışma Meclisi’’nde ’‘Buca’’ tutumu için ağır sözlerle eleştirmesine karşın neden yutkunup kaldığını, partiye yönelik sözlerine rağmen disiplin için neden hala harekete geçemediğini, Karataş’’a yakın bazı ilçe başkanları hakkında ayyuka çıkan iddialara rağmen ’‘görevden alma yetkisini’’ neden kullanamadığını da’…
 
Nedense birden Buca’’da Başkan Ercan Tatı’’nın yönetim anlayışını kamuoyu önünde eleştirdiği gerekçesiyle disiplin soruşturmasına konu edilen ve hakkında bir 1 yıl hak mahrumiyeti kararı alınan Dr. Levent Köstem’’i hatırladım.
İzmir’’in yakından tanıdığı Köstem’’i partiyi uluorta eleştirdiği gerekçesiyle kınama cezası veren İl Başkanı Nalbantoğlu, kendisini, belediye başkanlarını ve yönetimini topa tutan, gazetelere, televizyonlara, internet sitelerine her gün açıklama üstüne açıklama yapan Karataş söz konusu olduğunda neden yutkunup, eleştirileri içine atmak zorunda kalıyordu?
Yoksa ’‘Karataş’’a her şey serbest!’” sözünün altında herkesin iyi bildiği bir atasözü mü gizliydi? Ya da Deniz Baykal-Karataş arasındaki ’‘Bu ne sevgi ah!’’ dedirtecek ilişkinin gücü mü?
’‘Karataş’’a her şey serbest’’ yanıtı, bir bıkkınlık, bitkinlik halini de yansıtıyordu aslında.
Çünkü kafasına mevcut İl Başkanını eleştirmeyi koymuş bir Kemal Karataş’’a kimse engel olamaz. Bu gerçeği en iyi bilenlerden biri de Nalbantoğlu’’dur.
 
Anlayacağınız, yerel seçim öncesi Aziz Kocaoğlu’’na, eleştirileri, proceleriyle kan kusturup/kızılcık şerbeti içtim’’ dedirten Karataş, şimdilerde kafayı Nalbantoğlu ile bozmuş durumda.
Yaşanan son olaylarda söylediklerinin önemli bölümüne katılmakla birlikte, tüm suçu tek başına Nalbantoğlu’’na yüklemesinde biraz da Karataş’’ın önümüzdeki döneme ilişkin beklentilerinin etkisi olduğunu düşünüyorum.
Çünkü Karataş-Nalbantoğlu ikilisi önce ilçeler düzeyinde kongre süreci için daha sonra da milletvekilliği sıralaması için kapışacak.
Bu görünen köy!
Karataş’’ın en önemli amacı milletvekilliği sıralamasındaki önemli rakibi şimdiden saf dışı bırakmak olabilir. Ya da kendisini tamamen partinin ağabeyi olarak görüp, eleştiri/demokrasi  mekanizmasını mı çalıştırmak istiyordur. Kim bilir?
Ya da ’‘Her şey serbest’’ modundadır. Bilemiyorum.
 
CHP 30 Ağustos’’a katıldı mı?
 
Ve Nalbantoğlu’’na gün içinde bana ulaşan bir istihbaratı da sordum. Söz konusu istihbarata göre, CHP İzmir İl Başkanı Rıfat Nalbantoğlu, İl Sekreteri Hüseyin Mutlu Akpınar dahil hiçbir yönetici dünkü 30 Ağustos törenlerine katılmamış. CHP’’nin meydandaki çelengini Atatürk büstüne koymak, sorumluluk sahibi birkaç İzmirli vatandaşa kalmış.
Bilginin tamamen doğru olması CHP açısından tam bir skandaldı.
 Ben de o törenlerde olmadığım için bu bilgiyi ancak görüntüler üzerinden teyit edebilirdim. Nalbantoğlu törenlere katılmadığını, İl Sektereri Akpınar’’ın da törenlerde olmadığını doğruladı.  
Ancak çelenk koyma törenlerinde partisini İl Yöneticisi Aydın Özcan ve üç bayan yöneticinin temsil ettiğini, çelengin bu 4 isim tarafından konulduğunu söyledi.
Sanıyorum bu konuda bana ihbarda bulunanlar, İl Yöneticisi Aydın Özcan ve bayanları tanımıyordu. Ya da skandal boyutundaki iddia tamamen doğruydu.
Bu konuda araştırmayı sürdürüyorum. Nalbantoğlu ve Akpınar ’‘Baykal programı’’ nedeniyle yorgun olduklarını ya da tamamen başka bir mazeretleri olduklarını söyleyebilir. Ancak CHP’’nin örgüt başı ve yardımcısının böylesine önemli bir törene katılmamak için gerçekten sağlam bir mazereti olmalıdır. Bence’…