GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ümit YALDIZ
YAZARLAR
1 Eylül 2009 Salı

İzmir'de Sarıgül Hareketi

Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül, siyasette belirli bir kesimce ’‘umut’’ olarak görülen bir isim.’¶ Türk siyasetine ilişkin yapılan ciddi beklenti anketlerinde, halkın yüzde 49’’unun yeni bir lider, 40’’ının ise yeni bir parti istediği rakamlarla ortaya konuluyor.
Çünkü;
Çünküleri biliyorsunuz. Halkın iki dönem üst üste tek başına iktidar yaptığı AKP içerde ve dışarıda yarattığı travmalarla umut olmaktan çıktı.
Muhalefet derseniz’… Zaten tablo ortada.
Ne Baykal ne Bahçeli’…
Zaman zaman bazı olaylar karşısında doğru tavırlar takınmış olsalar da, genelde ne yazık ki Türkiye’’nin umudu olmaktan uzaklar. Başbakan Erdoğan’’ın yarattığı gündem kirliliği içinde kaybolup gidiyorlar.
Ve asla Türk halkına, ’‘Bunlar onlardan daha iyi yönetir’’ dedirtemiyorlar. Yani alternatif olma şansları yok. Ya da yok denecek kadar az.
 
Sarıgül’’ün çizmeleri giyip Anadolu’’ya çıkarma yapmasını, yeni bir lider, yeni bir parti ihtiyacını karşılamak kadar muhalefetin yetersizliğine de bağlamak gerekiyor.
Baykal’’ın karşısına rakip olarak dikildiğinde bizzat CHP’’nin apoletli yöneticilerince ’‘hırsız’’ diye suçlanmış bir isim Sarıgül. Ama halkın bir şekilde sevdiği, benimsediği, DSP gibi ölü bir partiden bile Şişli gibi prestijli bir ilçede seçim kazanmış bir siyaset adamı.
Eylem ve söylemde Başbakan Erdoğan’’la benzer yönleri çok.
Ortak noktaları yerel yöneticilikten genel siyasete soyunmuş olmaları gibi görünse de aslında onları birleştiren başka unsurlar da var.
Yedi düvelle barışıklar her şeyden önce. Alevi ile alevi, Kürt’’le Kürt, Türk’’le Türk olabiliyorlar. Renkten renge girebiliyorlar.
Cemaatlerden de sosyeteden de oy alabiliyorlar.
Bir yönüyle Türkiye mozaiğine şu veya bu şekilde hitap edebiliyorlar.
Ben kendi adıma Sarıgül hareketinden umutluyum.
Türkiye’’ye daha iyi yere götüreceğinden değil, en azından yüzde 10’’u geçeceğinden.
CHP’’nin yerinde saydığı, sahile sıkıştığı, merkez sağın tuzla buz olduğu, AKP’’nin inişe geçtiği, MHP ve DTP’’nin çeşitli çevreleri korkutan yükselişi böylesine ortadan yürüyen bir hareketi Türkiye’’nin merkezine oturtabilir.
 
Bir ay kadar önce İzmir’’in gedikli Sarıgülcüsü CHP Eski İzmir Milletvekili Muharrem Toprak’’la görüştüm.
Çok umutluydu.
CHP’’de önseçim şampiyonu ve Sarıgülcü olmanın bedelini ödeyenlerden biri olan Toprak, hareketin partileşme sürecini hızla sürdürdüğünü belirtiyor ve ekliyordu, ’“Bizim partide ön seçim ilk koşulumuz. Tam demokrasi ve parti içi özgürlük vaat ediyoruz’”
Toprak’’tan edindiğim bilgiyle Sarıgül Hareketi’’nin İzmir Sorumlusu Tekin Kansoy’’a da ulaştım.  
İzmir’’de hareketin 2 bin kişiyi aştığını belirten Kansoy, Çankaya’’daki Pit Pazarı karşısında kurdukları il binasının iktidar partisinden de ana muhalefet partisinden de daha çok işlediğini söylüyordu.
Binanın dışından görülen ’“Her derde derman Sarıgül’” afişinin İzmirliyi doğrudan binanın içine çektiğini söyleyen Kansoy, il yönetimindeki isimleri de sıralayınca hareketin ciddiyetini biraz daha anladım.
İzmir Eski Defterdarı Mete Gönenç var mesela.
Gönenç’’in sosyal demokrat olduğunu, bu nedenle AKP’’nin İzmir bürokrasisinden aldığı ilk kellelerden biri olduğunu herkes bilir. Gönenç, mesleği gereği hesap adamıdır aynı zamanda. Umut görmese, Sarıgül Hareketi’’ne bodozlama girmezdi.
DYP Muğla İl Eski Başkanı Ömer Nural Toksöz, DSP Eski İl Saymanı Şakir Varol, CHP Eski İl Yönetim Kurulu Üyesi İrfan Kürüm, Anap Eski İl Başkan Yardımcısı Atilla Güner, DSP Eski İl Yönetim Kurulu Üyesi Yılmaz AK, Pisultan Abdal Derneği Kurucusu Turabi Yılmaz, CUMOK Başkanı Cemil Bülent Çınar gibi kentin yakından tanıdığı isimler de hareketin İzmir il yönetiminde’…
 
***
Tekin Kansoy ise DSP’’lidir. Bir dönem Ecevitlerin Prensi olarak İzmir’’de tanınan,  partinin her kademesinde bulunmuş, Piriştina ile birlikte CHP’’ye geçmiş bir siyasetçi.
İki yıldır Sarıgül Hareketi’’nin İzmir Sorumluluğu’’nu yürütüyormuş. Üç aydır da konumu biraz daha resmileşmiş.
Kansoy da umutluydu. İnsanlar geliyor, ’‘Siz burada mercimek mi dağıtıyorsunuz, nohut mu? Yoksa iş mi veriyorsunuz? Diye soruyor. Çünkü 260 metrekarelik il binamız yüzlerce kişinin akınına uğruyor. İğne atsan yere düşmüyor.
Ve de bu bize biraz daha umut, biraz da inanç aşılıyor’” diye konuşuyor.  
 
Ve Kansoy’’dan İzmir’’de siyaset yapmayı düşünenlere açık davet var; ama herkese değil.
"Eli harama bulaşmamış, siyaseti rant olarak görmeyen, yaptığı eleştirilerin hemen ardından proje üretebilecek’” kapasitede olanlara’…
Siyasetimizin alternatifsizlik girdabında inlediği bu süreçte Sarıgül ya da başka bir lider. Kesinlikle gerekli.
Başka bir parti.
Kesinlikle gerekli.
Ben böyle düşünüyorum.
 
Not: Partinin adının Türkiye’’nin 81 ilinden gelen tekliflerle belirleneceğini ve kuruluşa ilişkin resmi adımın da yeni yılın (2010) ilk Cuması atılacağını da sizin için öğrendim.
Benden bu kadar’…
 
Not2: CHP İzmir İl Yönetimi Radyo Diva’’yı satın alarak radyoculuğa soyundu. Nalbantoğlu’’nun medya dünyasına açılımı olarak sunulan bu açılımın önemli bir tehlikesi de var. Kemal Karataş 3-5 arkadaşıyla bir sabah erkenden radyoyu basıp, Kenan Evren benzeri bir anonsla, 10. yıl marşı eşliğinde ’“Arkadaşlar, parti yönetimine el konulmuştur’” diyebilir. Bilginize’…