Yunanistan ABD üssüne döndü.
Batı’ya yaslanan Yunan Devleti, Türkiye hakkında konuşurken ses tonu ve üslup olarak o üslerden sesleniyor gibi…
Doğu Akdeniz ısınmaya devam ediyor.
Bu arada, yeni adıyla “Türk Devletleri Teşkilatı” kuruluş statüsü açıklandı, Genel sekreterlik binası İstanbul’da resmen açıldı.
Türk Konseyi’ne katılan ülkeler; Türkiye, Azerbaycan, Kırgızistan, Kazakistan, Özbekistan, Macaristan, Türkmenistan. Son ikisi gözlemci statüsünde.
Türk Devletleri Teşkilatı’nın aldığı kararlara bakılırsa; Ekonomik ve kültürel iş birliği güçlenecek. Doğu Türkmenistan’dan Edirne’ye uzanan yol bölgeyi Avrupa’ya bağlayacak. Buna İpek Yolu da dahil. Yeni Dünya düzeninde etkili olmak, dijital devrime hazırlanmak gibi bir dertleri var.
Sonuç olarak, uluslararası sistemde dengeleri etkileyecek bir topluluk...
Dünya günbegün yönetilemezliğin belirsizliğinde güven sorunu yaşarken, Türk Devletleri Teşkilatı’nda yer alan Ural-Altay dil grubuna mensup ülkeler bu tercihiyle değişimin yönünü işaret ediyor. Benzerler bir araya geliyor.
Türk Devletleri Teşkilatı ile atılan yeni adım, Türkiye’nin uluslararası sistemde durumunu etkileyecek potansiyele sahip. Yanı sıra, ülkenin iç dinamiklerini de etkileyebileceğini öngörmek gerekir. Sadece ülke liderlerinin sicili üzerinden yapılacak değerlendirme yanıltıcı olabilir.
Hatırlamakta yarar var, ellili yıllarda, Türkiye-Sovyetler Birliği ilişkileri Türkiye’nin sanayileşmesinde önemli rol oynamaya başlayınca, NATO-Pentagon hattında ortaya çıkan hoşnutsuzluk, 60 darbesine yol açtı. Yetmedi, ardından 71 muhtırası, 80 darbesi geldi.
Yüzyıllık gerçek; Türkiye’yi bölgesinde görece bağımsız ve güçlü kılacak ilişkiler Batı tarafından hoş karşılanmıyor.
Lozan Konferansı sırasında bir oturum sonunda Lord Curzon’un İsmet Paşa’ya sözleri, Batı’nın yüzyıl boyunca izleyeceği politikaların habercisidir; “… Unutmayın, ne ret ederseniz hepsi cebimdedir. İhtiyaç sebebiyle yarın para istemek için karşımıza gelip diz çöktüğünüz zaman, bugün reddettiklerinizi birer birer çıkartıp size göstereceğiz.”
Batı, Küçük Asya’da Ermenistan ve Kürdistan devletlerini kurma kararından hiçbir zaman vazgeçmedi. Bu karar hep ceplerindeydi.
Türkiye Cumhuriyeti’nin elini güçlendirecek “Türk Devletleri Teşkilatı” ile ilişkilerin bir şekilde engelleneceğini, Cumhuriyet tarihine bakarak tahmin etmek pekâlâ mümkündür.
Bu oluşumu sağ/sol çekişmesine indirgeyerekgörmezden gelmek ülkeye kaybettirir. Konsey ile ilişkilerin düzenlenmesinde ön yargılara dayalı kriterler artık belirleyici olmamalı.
Dünya düzeni yeniden kurulurken bir karar vereceğiz…
Ya Türkiye’nin köşeye sıkıştırılmasına izin vermeyeceğiz ve kendi kaderimizi tayin edeceğiz;
Ya da Batı’nın dümen suyunda kalarak çizilen kadere boyun eğeceğiz.
Tercih bizim.