GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Tayfun MARO
YAZARLAR
29 Kasım 2021 Pazartesi

Kapitalizmin cinnet eşiği

Tek kutuplu dünyada, geçen yüzyılın ikinci yarısında, piyasa ekonomisi liberal dönemine girerken, kapitalistler büyük konuşuyordu;

İnsan doğasıyla uyumlu, insan ihtiyaçlarına bütünüyle cevap veren biricik sistem kapitalizmin artık insanlığın doğal durumu olarak algılanması gerektiği ve bunun ideolojilerin sonu olduğu, söylendi.

Söylendi de ne oldu!.. Hayat alışveriş oldu. Bütün değerler paraya hizalandı. Değerlinin yerini “önemli” aldı.

Ve bu dönemde, teknolojinin getirdiği imkanları yaşamın kendisi zanneden tüketim öznesi insan, salt gösteri toplumunda parlamak için yaşamayı seçti.

Yine bu dönemde, liberallerin özlediği vahşi rekabete dayalı serbest piyasanın alıp başını gitmesi sonucu, sistem obezleşmeye başladı.“Durulacak bir yer” olmadığı görüldü veamaca giden yolda bütün barikatlar yıkıldı. Daha çok para kazanmaktan ötesi anlamsızlaştı.

Mesela, daha çok para kazanmak için binalar göğe doğru tırmanırken kapitalistin tanıdığı tek engel, yer çekimi kanunu; yoksa duracağı falan yok.

Tarımda karlılığı artırmak amacıyla daha fazla ürün almak için araziler büyük sermayenin elinde toplandı. Ve nihayetinde, daha çok ürün vermeğe zorlanan toprak pes etti.Kıtlık, kuraklık kapıda…

Turizm adı altında yeryüzüne yapılan zulüm ibretliktir.

Bundan kırk yıl öncesine kadar, herkesi sisteme dahil etmek amacıyla telefonlar ücretsiz dağıtılırken; liberal dönemde hidayete eren kapitalistler, kişiyi tüketim toplumuna dahil etmek için bir imkânolarak kullandıkları telefonu, el yakan fiyatlara satmaya başladılar. Tüketicinin etinden, sütünden, derisinden yararlanma kafası…

Sorun şu ki piyasada para kazanan insanhiçbir engel tanımıyor. Ve liberal düzende obezleşen insanın neleri tenezzül ettiği görüldükçe, insanlığın gelecek kaygısı büyüyor.

Nasıl kaygılanmayalım? Kapitalistler, kuralsızlığın kural olduğu küresel dünya düzenini, “insanlığın doğal durumu” olarak ilan edecek ölçüde kendinden geçmiş durumda…

Çağın vicdan yitimiyle malul olduğu, bu nedenle söylendi. Yalan ve paranın en büyük değer olması da bu çağın getirdiklerindendir.

Ancak yürüyen gerçek çok farklı. Kapitalizmin etik değerlerini ve kurallarını sınırsız kar ve sermaye birikimi elde etmek için yıkıp geçen kapitalistler, yıkılan değerlerin ve kuralların altında kalırken insanlık büyük bedeller ödemeye başladı.

Tükeniş ve yıkılış sürecinde yaşanmakta olan ekonomik bunalım, iklim krizi, pandemi, ekolojik çöküş, kuraklık, göçler ve insanlığın yolunu bekleyen nice lanet bir tesadüf değil.