GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Tayfun MARO
YAZARLAR
4 Kasım 2021 Perşembe

Hiçliğin çağrısı

Ölüm insana yalnızlığın gerçekliğini anlatıyor. Yalnızlık ve sessizlik, ölüm karşısında çıkışsızlığın en yalın ifadesi, hiçlikle hemhal…

Veya kendi içine kat eden insanın yine kendi derinliklerinde dağılması…

İnsana dair bildiklerimiz ontolojik problemi çözmeye yetmiyor.Varlık felsefesi, insan denen meçhulü anlamanın yolunu açıyor fakat henüzo meçhulün yol açtığı evrensel trajedinin önüne geçecek akıl ve irade oluşmuş değil.

Ancak bu durum, felsefeyle düşünmenin gerekliliğini azaltmıyor. Aksine, felsefeyle düşünmeye çok fazla ihtiyacımız var.

İnsan sonlu bir varlık; sonluluk ile sonsuzluk arasında sıkışıp kalmış… Gerçeğin imkansızlığında “eksik” olanın peşinde.

ÖTEKİ ile kimlik kazanan BEN, yetersizlik bilinciyle bir yandan ÖTEKİ’ne bağlanırken, diğer yandan hiçliğin çağrısıyla yalnızlaşıyor.Ve iflah olmaz Nihilist böylece ortaya çıkıyor.

Aidiyeti sorgulamaya yol açan hiçlik duygusu, sessiz başkaldırının da saikidir; sisteme ses vermemekle başlayan isyan…

Yeryüzünde görüntü ve gürültü olarak sürüp giden uygarlığa tutunmak kaygısıyla hayata asılmanın tezahürü, içlerin dış olduğu yapış yapışhayatlar… Vazgeçilmiş hayatlar ise gerçek kadar uzaklardadır.

Araf’ın yeryüzü olması kuvvetle muhtemel… Araf sakinleri yeryüzünü mekân tutmuş, bekliyor…

Gelişi ile gidişi arasındauzanan ömür dediğimiz gerilim hattında, sonluluğun çıkışsızlığında sonsuzluğu arıyor, insan denen meçhul.

Ve yeryüzünün orta yerine bırakılmış lanettir, yaşamın ayak izlerini takip ederek varılan yerde bekleyen…

Araf’tayız… ne umduğumuzdan ne bulduğumuzdan razıyız;

Sahip olduk, biriktirdik, tükettik, tükendik…