GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Tayfun MARO
YAZARLAR
3 Aralık 2021 Cuma

Kırk yıl önce kırk yıl sonra

Para piyasalarında yaşanan sert hareketlerin yarattığı iklim ekonomik krizi derinleştiriyor; toplumun bütün katmanlarında hasar büyüyor.

Muktedirlerin bozulan çıkar dengeleri siyasal hesaplaşmaya dönüştü.Faturası ise halka çıkıyor. Yoksullaşma tedirgin edici boyutlarda.

Günün sonunda karşımıza çıkan tablo çok düşündürücüdür.

Hükümetten kararlı açıklama; Düşük faiz-düşük değerli TL. Türkiye’nin hedefleri ile uyumlu ekonomi politikanın gereğidir.

Ve bu açıklamanın ardından, Hükümetin işaret ettiği ekonomi politik, “devlet politikası” olarak MGK tarafından benimsendi.

Ve devlet politikası gereği Türkiye’nin karşı karşıya olduğu uluslararası ekonomik saldırının ulusal güvenlik tehdidi olarak algılanması, güvenlik önlemlerinin sertleşmesinin yolunu açıyor.

Ve kurtuluş savaşı verdiğini söyleyen iktidar zümresine göre; emperyal güçlerin saldırısı karşısında muhalefetin izlediği siyaset, mandacılıktır.

Özetle durum bu…

1980 yılında, 24 Ocak Kararları açıklandıktan kısa bir süre sonra, Le Monde Gazetesi'nde Türkiye’nin konu edildiği baş makalede, “24 Ocak kararlarını parlamenter sistemde uygulamanın mümkün olmadığı, darbenin kaçınılmaz olduğu” yazıyordu. Öyle de oldu.

O gün bu gündür, 24 Ocak Kararları ile üretimden uzaklaşan ve ulusal değerlerine adeta savaş açan Türkiye, küreselleşmenin girdabında gelgitler yaşıyor.

Çok tuhaf, tam kırk yıl sonra, Türkiye’de seksen darbesiyle başlayan dönemin getirdiklerine iktidar itiraz ediyor.

Tuhaf, çünkü itiraz eden iktidar, kırk yılın yirmi yılında iktidardaydı… Tarımda ve sanayi üretiminde uzun yıllardır kan kaybeden ekonominin durumunu yirmi yılda ancak idrak eden iktidar inandırıcı olabilir mi?

Belli ki Türkiye’yi çok zor günler bekliyor. Küresel dünya düzeninin getirdikleriyle barışık 18 yıl ülkeyi yönettikten sonra, günün birinde, uluslararası sisteme karşı “kurtuluş savaşı” verdiğini söyleyen iktidar, nasıl ciddiye alınır? Hem de iç dinamikleri önceleyen milli ve kamucu iktisadi programı bile yok iken...

Tek adam iktidarından tükenişe giden yol hikayesiydi Erdoğan’ınki…

Geldi, yönetti, gidiyor... O da biliyor ki bundan sonrası tufan…

Akıllardaki soru; Geldiği gibi gidecek mi?