GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ümit YALDIZ
YAZARLAR
10 Mayıs 2013 Cuma

Adaylar çıktı meydane...

Zamansız bir vali becayişiyle EXPO 2020’yi riske atan; bana göre kaybeden İzmir, kendi gündemine dönüyor. Ve de şu sıralar bilhassa yerel siyasette oldukça hareketli bir dönemden geçiyor. AK Parti, kente kabinenin gücüyle yüklenirken, bakan yağmuru aralıksız sürüyor. Kısa sürede İzmir’i etkisi altına alan saatte 50 kilogram düşen sağanak kadar olmasa da neredeyse haftanın her güne bir bakan düşüyor. ‘Düşüyor da ne oluyor?’ diyeceksiniz… Haklısınız. Çoğunlukla İzmir’in dilini konuşamayan bakanlar kaş yapayım derken göz çıkarabiliyor. Ama yine de kentin gündemini bir şekilde işgal etmeyi başaran iktidar, CHP’nin başkentinde gündemin önünden yürüyor.
CHP’de durum çok daha vahim…
Genel merkezdeki ‘bildiri’ krizinin önemli ayaklarından biri de İzmir…
Çünkü ulusalcı CHP’lilerin tepki gösterdiği o bildiriye çok sayıda İzmir milletvekili de imza atmış durumda. Başta Alaattin Yüksel olmak üzere Mustafa Moroğlu, Oğuz Oyan, Hülya Güven… Kentteki hâkim siyasi yapının yani Büyükşehir Belediye Başkanı Kocaoğlu’nun yakınındaki bu vekillerin ‘imzacılar’ barış bildirisine imza atmaları ulusalcılığın kalesinde kısa süreli bir şok yarattı.
Kimilerine göre şokun boyutunu daha derin… Başta Deniz Baykal olmak üzere gerek örgüt, gerek parlamento grubu gerek de Parti Meclisi’nde önemli isimlerin karşı çıktığı bu bildiriye Kılıçdaroğlu’nun destek vermesi de manidar bulundu. Son dönemde ulusalcı yapının süvarisi gibi poz veren birkaç gün önce İstanbul ziyareti sırasında ‘Son Yurtsever ölene dek Türk Milleti kavramı ve T.C ibaresi silinemez’ gibi iddialı çıkışlara imza atan Kılıçdaroğlu’nun önce kredi açıp sonra karşısına geçtiği ‘çözüm sürecinden’ uzak kalmamak için böyle bir hamle yaptığı düşünülüyor.
Ancak görünen o ki CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, partisini Diyarbakır karpuzu gibi tam ortadan ikiye bölen yenilikçi-ulusalcı tartışmasının önüne geçemiyor. Yahut son süreçte bir o yana bir öbür yana savrulan partide yenilikçi-ulusalcı kavgası bitecek gibi görünmüyor. 
CHP Genel Merkezi’ndeki ‘bildiri savaşları’ tüm hızıyla sürerken İzmir örgütünde ‘yerel seçim’ kavgası herşeyin önüne geçmeye başladı. Başta İl Başkanı Ali Engin olmak üzere yerel seçimde adaylık kovalayanlar bir yandan rakiplerini kollarken öbür taraftan attıkları adımlara da azami gayret göstermeye başladı.
MYK üyesi bulunmayan İzmir’e AK Parti’nin bakanları kadar sık gelen Genel Başkan Yardımcıları hem başkanlarla hem de aday adaylarıyla dirsek temaslarını arttırıyor. 
Favoriler Gürsel Tekin, Gökhan Günaydın, Sezgin Tanrıkulu ve de Adnan Keskin…
Önceki hafta Karabağlar’da boy gösteren Tekin ve Tanrıkulu…
Geçen hafta Adnan Keskin’in katıldığı Karşıyaka yemeği…
Hemen sonrasında Bayraklı’daki devasa (!?!) açılışa katılan Günaydın…
Buca ve Gaziemir’de garip ilişkilerin ortasına düşen Bekçi Celal…
Üç günlüğüne İzmir’e ‘siyasi çıkarma’ yaparak şaşırtan Selvi Hanım.
Ve önseçimciler…
Hemen aklınıza Kocaoğlu gelmesin. 2014’te İzmir’de ‘ön seçim istiyoruz’ çağrısını ilk olarak onun ağzından duysak da yakın zamanda zehir-zemberek parti içi demokrasi bildirisi yayınlayan Yüksel Çakmur resmen sahaya iniyor. Yarın akşam yani 11 Mayıs Cumartesi Karşıyaka tren istasyonundan ‘ön seçim ateşinin fitilini’ yakmaya hazırlanan Çakmur, ilk toplantısında gövde gösterisi yapmaya hazırlanıyor. İzmir kongresinde yaptığı duygusal ve etkili konuşmasıyla kurultay delegesi seçilen ama Kılıçdaroğlu’nun beyaz/sarı listesine girmeyi başaramasa da hatırı sayılır bir oy almayı başaran Çakmur, Büyükşehir adayı olmak için ön seçim kozunu kullanmaya kararlı.

Ön seçim olmasa da örgüt kozunu kullanmak isteyen potansiyel adaylardan biri de Birgül Ayman Güler… PM Üyesi Güler, Yeni CHP’nin ilk sözcülerindendi.
Gelinen noktada yenilikçilere savaş açıp İzmir’in ulusalcı bağrına dönse de bu kez rotayı yerele çevirmiş görünüyor. Çakmur’un ön seçim için düğmeye basmaya hazırlandığı günün sabahında yani yarın saat 11,00’de Bornova Çamdibi’ndeki ‘göçmen’ zirvesinde PM Üyesi Prof. Dr. Birgül Ayman Güler’in katılacağı toplantı var.
Kürt ırkı-Türk milleti tartışması sırasında ‘Boşnak kızıyım’ diyerek İzmir’in hakim seçmen yapısına selam çakan Güler’in de Küçük Menderes-Bakırçay çizgizinden sonra metropolde de gövde gösterisi yapmaya hazırlandığı kaydediliyor.
Gövdeyi kime mi gösterecek?

Hem Kılıçdaroğlu’na hem de Kocaoğlu’na…

Kocaoğlu demişken… Çiğli’deki açılışta vatandaşlarla karşı karşıya gelen yahut getirilen İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı, 14 Mayıs’taki tarihi duruşmaya konsantre olmaya çalışırken bir yandan da 23 Mayıs’taki Diyarbakır çıkarmasının hazırlıklarını sürdürüyor.
Günübirlik bir ‘iade-i ziyaret’ de olsa gerek ülkenin gerekse partisinin içinden geçtiği süreç nedeniyle azami dikkat gerektiren bu seyahatten yara almadan sıyrılmaya çalışan Kocaoğlu, operasyon sonrası çıkarma yaptığı Eskişehir’de olduğu gibi Diyarbakır’da da İzmir’i yanında görmeyi arzuluyor.
Gerek sivil toplum örgütleri gerek medya gerekse de ilçe belediye başkanlarıyla birlikte Diyarbakır’a gitmeye hazırlanan Kocaoğlu’nu yalnız bırakma dahası siyasi açıdan Diyarbakır seyahatini bir zamanlar başını çok ağrıtan Tayland krizine dönüştürmeye çalışanlar da yok değil. Dedik ya her köşe başında ayrı bir hesap var diye… Başta bazı ulusalcı vekillerce desteklenen Diyarbakır’ı Tayland’a çevirme harekatı kimi ilçe belediye başkanları üzerinde hemen etkisi göstermişe benziyor. 23 Mayıs’ta kimlerin ‘önceden planlanmış’ programı nedeniyle uçağa binmediğini göreceğiz.
*
Başkan Kocaoğlu’nun işi hiç kolay değil. Dahili ve harici adayların yanısıra iktidar tarafından da sıkıştırılan Aziz Başkan, son dönemde kendini EXPO’ya adayıp yerel hengameden kaçmayı denese de eninde sonunda yüzleşeceği İzmir gerçeğini daha fazla ‘es’ geçemez.
Kulisler fokur fokur aday kaynıyor. Her köşe başında ayrı bir hesap/kitap… 
Birgül Ayman Güler İzmir’in ulusalcı dokusu üzerinden başkanlık rüyası görürken Yüksel Çakmur kaderini örgütün kollarına bırakmak istiyor. Tabi ki başta Konak olmak üzere ‘malum’ belediye başkanlarını unutmamak lazım… Vekiller cihetinde Mehmet Ali Susam’ın hatta Aytun Çıray’ın adının ‘olası’ başkan adayları arasında sayıldığı, Ege-Koop Genel Başkanı Aslan’ın emin adımlarla yürüdüğü bir ortamda Kocaoğlu’nun hata yapma lüksü yok. Hem de Çiğli’deki gibi bir hata…
Kendisi dışında neredeyse herkesin haberdar olduğu bir gösterinin ya da bir kumpasın içine düşen Kocaoğlu, beklendiği gibi sinirlerine hakim olamadı ve daha bir ay önce Fuzuli’den gazel okuduğu Çiğli’de bu kez fena patladı. Başta İl, ilçe örgütü olmak üzere pek çok kişinin zaafiyet gösterdiği, gümbür gümbür geliyorum diyen krizi iyi yönetemeyenlerin unuttuğu bir şey vardı.
Siyasetin matematiğinde özellikle böyle süreçlerde hataya yer olmadığını unuttular. Çünkü siyasetin matematiğinde ÖSYM kuralları geçerli değildir. Yani 4 yanlış bir doğruyu götürmez. Bazen bir yanlış tüm doğruları götürür.
Rakibinin anketlerinde yüzde 43-44’lerde gözüken, süreç nedeniyle kemikleşen MHP oylarının yanı sıra varoşlardaki yoksul ve de Kürt oylarını da hesaba katmak zorunda olan, sakalla-bıyık arasına sıkışan Kocaoğlu aday olmayı gerçekten düşünüyorsa etrafına yeni bir duvar örmeli.  
Tıpkı 2009’da olduğu gibi…
Sonradan bir bölümüyle ayrı düşse de 2009’daki tarihi başarıda aylar öncesinden kurulan ve seçime doğru iyice sağlamlaştıran güvenlik duvarının katkısı büyüktü.
Eylem ve söylemin yanı sıra dağınık durumdaki bürokrasinin gücünü de bir noktaya toplayan bu yapı, Kocaoğlu’na yönelik her türlü dahili ve harici tehdidi önceden algılayıp Başkan’a ulaşmadan savuşturuyordu. Eylem planının yanı sıra söylem planını da ince ince ören hepi topu 5-6 kişiden mütevellit bu yapının benzerine hemen şimdi ihtiyaç duyan Kocaoğlu, etrafına bakarsa yeni ve daha güçlü bir duvar örmek için yeterince malzeme olduğunu görecektir. Bir bölümü 2009’dan deneyimli çok sayıda Aziz Başkancı bürokrat-siyasetçi böyle bir duvarın tuğlası olmak için can atıyor.
İstedikleri mi? Biraz yetki… Hepsi o kadar…
Güvenlik duvarı olmadan ne kadar savunmasız olduğu Çiğli’deki Evka-5 Katlı Kavşak açılışındaki olaylarla ortaya çıkan Aziz Başkan, etrafındaki güçleri birleştirip voltranı oluşturmazsa, İzmir gibi mayın tarlasında daha çok infilak yaşar.
Güvenlik duvarının tuğlaları kim mi olur?
Aziz Başkan şöyle bir etrafına baksa görecektir.
Onu da başka bir yazıya saklayalım en iyisi.