GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Rifat ÖZER
YAZARLAR
6 Mart 2022 Pazar

Acıların kadını

Başlığın öyküsüdür bu yazı, ama kahramanı,

bir devrimci… Bir Eşitlikçi, Bir Özgürlükçü,

Bir Adaletçi ki… hem de en keskinlerinden.

1789 Fransız devriminin temel ilkeleridir :

Eşitlik, Özgürlük ve Adalet…

Hele bir de feminist ki… en keskininden!

Olympe de Goues… 1748’de Fransa doğumlu. Babası kasap, annesi çamaşırcı. 17 yaşında kendisinden yaşça büyük ve sevmediği biriyle evlendirildi… Oğulları Pierre doğdu. Arkasından kocası ölünce genç yaşta dul kaldı…

22 yaşına gelince oğlunu da alarak Paris’e gitti... Oyun yazarlığına başladı. Siyasi yazılarıyla ünlendi… Bir yazar, kadın hakları savunucusu ve aktivist oldu. Üstelikte bunları okulsuz ve okur yazar da olmadan… yaptı!

***

Köleliğe karşı çıktı… Özgürleşmelerini istedi. İdam cezası kaldırılmalı dedi. Adil yargılanma hakkı ve halk jürisi olsun istedi... Vergide adaletsizlik ve yoksullukla mücadele etti…

Kadınlar için boşanma kolaylığı ve velayet hakkı… Evlilik dışı çocukların tanınması ve evlat edinebilmelerini savundu. Dini evliliğe karşıydı. Cinsel özgürlüğü savundu. Evlilik, toplumsal cinsiyet eşitliğine dayalı olmalıdır… dedi.

Bu ilkeleri için… Fransız Devrimini coşkuyla

ve umutla karşıladı. Çok da aktif oldu. İnsan Hakları Bildirgesi yayınlanınca… Gördü ki, yine kadınlar görmezden geliniyor… Eşit haklar yalnızca erkeklere tanınıyor. Yine erkek egemenliği kuruluyor. Baktı ki, yine değişen

bir şey yok : eski hamam… eski tas!

Kadın hakları konusunda öne çıktı…

“Kadına darağacına çıkma hakkı tanınıyorsa, kürsüye çıkma hakkı da tanınmalıdır” diyerek, ilk vurucu çıkışını yaptı!

Yapıtı yapmasına da, Fransa’da kadınlara seçme ve seçilme, yani kürsüye çıkma hakkı, Devrimden 157 yıl sonra 1946 yılında, Atatürk Türkiye’sinden de… 12 yıl sonra verilebildi!

1791’de Meclis tarafından yayınlanan ‘İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirgesi’ne cevap olmak üzere… ‘Kadın ve Yurttaş Hakları Bildirgesi’ ni yayınladı. O çarpıcı kürsü sözlerini de bu bildirgenin içine… yerleştirdi.

Önsözünde de, ‘Adam… sen adil olabilir misin? Sana bu soruyu bir kadın soruyor! En azından bu hakkı ondan alamazsın… Söyle bana, benim cinsimi baskı altına alan, kendinden menkul iktidarı kim verdi sana…’ diye soruyor da,

erkeklerin dalına basıyor. Düşünemiyor ki, sorunlar zaten… Soruyla başlıyor!

Yazıları giderek sertleşiyor, meselelere şiddetli eleştiriler getiriyordu. Cumhuriyet, federal hükumet ve anayasal monarşi gibi konularda da… referandum istiyordu.

Ne varki, meşruti monarşi de olsa, istemi Fransız Devriminin çoğulcu ruhuna uygun düşmezdi. Karanlığı ancak… ışık yok ederdi!

Eleştirisel duruşuna tepkiler büyüdü. Evi silahlı gruplarca sarıldı… Sokakta saldırılara uğradı. Mücadeleden hiç mi hiç, geri durmadı ama…

Yazdığı oyun için, Kral yanlılığı ve Cumhuriyet karşıtlığı ile suçlandı… Temmuz 1793’de tutuklandı. 3 ay tutuklu kaldı. Avukat tutma hakkı bile verilmedi, savunmasını kendisi yaptı!

2 Kasım 1793 de ‘sapkın’ diye ölüme mahkum edildi... Ertesi gün halkın gözleri önünde, Concorde Meydanında, giyotinle idam edildi. 45 yaşındaydı…

Biricik oğlu da onu, ölümünün üzerinden daha 10 gün geçmişken… annelikten red etti.

General olmuştu… ya da olacaktı da!

***

Tarihsel alışkanlık hiç değişmedi. Fransız Devriminin devrimci kadını, yine devrimciler tarafından… yiyildi !

Bugün de özellikle kimi siyaset aleminde, olay çok farklı mı sanki? Seçimler yaklaşınca bol bol eşit temsil vaad edilir… Haklarında ne de güzel övgüler dizilir. Aday listeleri yapılırken de… üzerleri çizilir!

O yüzden de, öyle olmalı ki…

Dünya için… acele yoktur, zaman çoktur!

Yaşam için ise… acele vardır, zaman azdır.

Kadın, Dünyanın incisi de birincisi de olmalı. Kadınlar Gününde de… daha mutlu olmalı !

İyi Pazarlar…