GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Tayfun MARO
YAZARLAR
28 Aralık 2020 Pazartesi

Yok olmak için bu ne acele!

Sanayi Devrimi, Aydınlanma ve ilerleme sonucu ortaya çıkan kalkınma ve gelişme, uygarlığın ulaştığı son aşamada, duvara dayanmış bulunuyor.

Tabiat tarafından insanlığın önüne koyulan notta şöyle yazıyor; “Buraya kadar!”

Entelektüel bir tavırla dile getirmeyi alışkanlık haline getirdiğimiz “paradigma çökmesi” sonunda gerçek oluyor.

Öyle bir tükeniş ki bütün değerler insanlığın üstünden dökülüyor.

Tükenişten çöküşe ve nihayet yok oluşa doğru yol alan insanlık, bu defa, tarihin sonunu gerçekten görecek gibi...

Sistem kuran akıl çaresizlik içinde; Zembereği boşanmış sistem dengeden çıktı ve dengeye geri dönemiyor.

Dünya’nın efendileri, insanlığın son durağa geldiğinin farkındalar. Cüzü oldukları laneti nasıl bilmezler!

Ve olan oldu, insanlık yapay zekadan medet umar duruma geldi.

Ne güzel günlerdi… Kendisini “akıllı” olarak tarif eden kâinatın efendisi insan, tarifsiz gururluydu... Şimdi, emanet akılla iş görecek… Akıllı yaratık işte!

Nihayet, her şeyi çok kötü yaptığını ve insanlığın uygarlık altında kalmak üzere olduğunu gören efendiler, “akıllı olmayı” dijital sistemlere bırakmaya karar vermiş gibiler... Ellerini yıkayıp olay mahallinden uzaklaşmayı umuyorlar…

Sistemde ortaya çıkan tablo, bütün kurum ve kuruluşlarıyla iktidar zümrelerinin yönetme kabiliyetini kaybettiğini gösteriyor.

Toplum ise henüz durumun çok farkında değil. Elan hiçbir derde derman olmayan rutin gündemlerle durum idare ediliyor.

Siyasetçilerin vaatleri, yönetenlerin programları ve projeleri, yakın gelecekte olacakları öngörmüyor. Sanki hayat, “Nerede kalmıştık?” dedikten sonra kaldığı yerden devam edecek...

Oysa “yeni normal” dedikleri, kurulmakta olan yeni Dünya düzeninde kalıcı bir durumu ifade ediyor.

Sanal Dünya, “anti ütopya”da anlatılan hikayelerden ibaret değil.

O bildiğimiz gerçeklik ötesinde insanlığı bekleyen, dijital devrimle gelen “yeni hayat”ın ayak sesleridir.

Korkarım, “Yok olmak için bu ne acele!” demek için bile çok geç.